AA
Çavuşoğlu, Malatya Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen AK Parti Malatya Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gündemlerinin çok yoğun olduğunu, sürekli seyahat ettiklerini, misafirler ağırladıklarını, dış politikadan fırsat buldukça illere geldiklerini söyledi.
Küresel gıda krizinin bugün herkesin konuştuğu bir konu olduğunu, Malatya'nın dünyada kuru kayısısının yüzde 80'ini üretip ihraç ettiğini dile getiren Çavuşoğlu, kentteki ürünlerin ihracatı konusunda neler yapabilecekleri konusunu değerlendirdiklerini belirtti.
İsmet İnönü ve Turgut Özal gibi iki cumhurbaşkanı çıkaran kentin, zengin tarihi ve kültürüyle, çalışkan insanıyla her zaman ön planda olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, Bakanlık kayıtlarına göre yurt dışında 100 binden fazla Malatyalının yaşadığını, Malatyalıların da dürüstlük, çalışkanlık ve vatanseverliğiyle ön plana çıktığını kaydetti.
Dış politikada bir devletin gücünü, askeri ve ekonomik güç ile jeopolitik konumun belirlediğini, Türkiye'nin bunların hepsine sahip olduğunu, her geçen gün daha da güçlendiğini anlatan Çavuşoğlu, bunlardan daha önemlisinin, vatan aşkıyla yaşayan, devletiyle el ele inançlı bir milletin olduğunu, ülkenin asıl gücünü de buradan aldığını vurguladı.
Milli mücadelede, Kıbrıs Barış Harekatı'nda, 15 Temmuz'da tüm dünyanın Türk milletinin nasıl güçlü olduğunu gördüğünü dile getiren Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"İşte milletimizden aldığımız bu güçle 20 yıldır Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye üzerine oynanan oyunları bozduk, bozuyoruz. Uluslararası siyasete yön veriyoruz. Türk tarihi gösteriyor ki devlet millet birlikte olduğunda aşamayacağı bir engel yoktur. Kolay bir coğrafyada yaşamıyoruz. Çok zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Etrafımıza bakın. Etrafımız ateş çemberi. Dünyadaki çatışmaların yüzde 60'ı bizim coğrafyamızda maalesef. Böyle bir ortamda krizlere çözüm odaklı yaklaşıyor, riskleri fırsatlara çevirmeye çalışıyoruz. Dünyada bir marka olarak arabulucuk, yani kavga edenlerin, çatışanların, savaşanların arasını bulabilmek için arabuluculuk çalışmaları, bizim yaptığımız çalışmalar... Barış, diyalog, iş birliği dendiğinde artık herkesin kafasına, aklına Türkiye geliyor. Tabii arabuluculuk yapmak, barışı tesis etmek, savaşları durdurmak kolay bir şey değil. Bunun için güçlü liderlik gerekiyor. Güçlü devlet, güçlü diplomasi şart. İşte bizim de dünyanın gıptayla baktığı güçlü liderimiz var, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan."
Soydaşların hakkı, hukuku söz konusu olduğunda inisiyatif almaktan çekinmediklerine işaret eden Bakan Çavuşoğlu, tarihe karşı sorumlulukları bulunduğunu, "Türkiye'den büyük bir Türkiye" olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi.
Bakan Çavuşoğlu, işte bu nedenle Türkiye olarak sınırlara hapsolmayacaklarını, tüm dünyada aktif olmaları gerektiğini ifade ederek, "Gitmediğimiz yer bizim değildir. Bayrağımızın dünyanın her yerinde dalgalanması lazım." dedi.
Geçen günlerde Balkanlar'da 5 ülkeyi ziyaret ettiklerini, Evlad-ı Fatihan ile hasret giderdiklerini dile getiren Çavuşoğlu, Balkanlar'daki soydaşlara çeşitli hizmetler götürdüklerini, onların güçlü olmaları için her türlü desteği verdiklerini belirtti.
Dünyanın, Türkiye'nin etkisini Ukrayna savaşında bir kez daha gördüğünü anlatan Çavuşoğlu, 18 bin Türk vatandaşı ve 12 bin soydaş ile kardeş ülkelerin vatandaşlarının tahliyesinin gerçekleştirildiğini kaydetti. Bakan Çavuşoğlu, salgın döneminde de 165 ülkeden 100 bin kişinin zor şartlar altında ülkeye getirildiğini bildirdi.
Türkiye'nin terörle mücadelesine de değinen Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Terörle mücadele için, güvenliği korumak için yeri geldiğinde tereddüt etmeden sınırın ötesine geçiyoruz. Bazen telefon açıyorlar 'Endişe duyuyoruz.' Neden endişe duyuyorsunuz? 'İşte o müdahalelerinizden.' Peki terör örgütünün saldırıları sonucunda askerimiz, polisimiz veya sivillerimiz şehit oluyor diye endişe duyuyor musunuz? Neden sadece terör örgütleriyle ilgili endişe duyuyorsunuz? Mazeretleri çok, 'kem küm.' 'Efendim uluslararası hukuk.' Sanki uluslararası hukuku bilmiyoruz. 'Efendim sivillerdi.' Türk milleti savaşın en acımaz olduğu dönemlerde bile sivilleri koruyan bir millettir. Askerimiz, polisimiz, jandarmamız her yerde siviller konusunda herkesten daha fazla hassastır. Ama bir bahane bulacak ya. Hemen bir bahane buluyor. Dertleri PKK/YPG'yi güçlendirmek. İşte Irak'ın kuzeyinde Pençe-Kilit harekatımızda da teröristleri o bölgeden temizliyoruz. O bölgeden teröristleri temizlerken sadece Irak'ın geneline değil özellikle o bölgede yaşayan Kürt kardeşlerimize de destek veriyoruz. Kürtlerin en büyük düşmanı PKK terör örgütüdür, YPG'dir."
Bakan Çavuşoğlu, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine ilişkin Türkiye'nin taleplerinin somut adımlarla karşılanması gerektiğine işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Milletimizin güvenliği söz konusu olduğunda verecek tavizimiz yoktur. İşte İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliklerinde de bu anlayışla sapasağlam duruyoruz. Bizim onlardan istediğimiz, beklentilerimiz mümkün olmayan bir şey değil. Teröre destek veriyorsun, verme. Teröristler ülkende, kapılarını açmış barındırıyorsun, her türlü faaliyetlerine izin veriyorsun, finansmanına göz yumuyorsun. Oralardan Kandil'e ya da şu anda bulundukları bölgelere çocukların zorla götürülmesine vesile oluyorsun. Onların bu çalışmalarına fırsat veriyorsun, engellemiyorsun. İkincisi müttefik olmak istiyorsan, Türkiye'yi düşman ülke gibi göremezsin. Terörle mücadelesinden dolayı ambargo uygulayamazsın. 'Bunları uygularım.' dersen NATO'ya da üye olamazsın, bu kadar basit.
Biz bazı ülkeler gibi, Yunanistan gibi Makedonya'ya 'İsmini değiştir.' demiyoruz. İsmini değiştirmek bir ülke için ne kadar zor bir şey, bir millet için bunu kabul etmek ne kadar zor biliyorsunuz. Yunanistan bu şımarıklığı yaparken, 12 sene Makedonya'nın NATO'ya üyeliğini engellerken neredeydiniz? Neredeydi o zaman dayanışma? Şimdi bu ülkelerin AB üyeliği olabilmesi için de müzakereler devam ediyor. Kalkıyor, bazı ülkeler diyor ki 'Sen aslında şimdi Makedon'sun ama AB'ye girmek istiyorsan geçmişinde şuydun, buydun, bunu kabul etmek zorundasın.' Hangi ülke, hangi millet bunu kabul eder? Bunlara bir şey demiyorlar, sürekli bize 'Dayanışma önemli, güvenlik önemli.' diyorlar. Onlar da korkuyor, tamam onların korkusu meşru olabilir, buna itirazımız yok ama Türkiye'nin terörle ilgili güvenlik endişeleri meşru değil mi? NATO'nun düşman olarak gördüğü unsurlara baktığınız zaman bir tanesi de terör değil mi? Madrid'de terörle ilgili, NATO'nun güneyiyle ilgili teröre odaklanacak bir özel oturum da düzenleyeceğiz. Genel Sekreteri tebrik ediyoruz. İspanya'ya da teşekkür ediyoruz. Çünkü onlar için de önemli. Bu endişelerimizi karşılamaları gerektiğini hem NATO'ya hem diğer müttefiklere hem de bu iki ülkeye net bir şekilde söyledik, sağlam duruşumuz devam ediyor. Bizim endişelerimiz somut adımlarla karşılanmalı, kuru laflarla değil."
PKK ve YPG'nin aynı terör örgütü olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "YPG-PKK unsurlarına televizyonlarını açıyorlar. Neymiş efendim, kod adı Mazlum Kobani olan Abdi Şahin, YPG'liymiş. Eski Suriye Başbakanı Riyad Hicab, müzakere heyeti başkanıydı, o zaman başbakanken Esed ile beraber bu adamı Kandil Dağı'ndan getirip Türkiye'ye yönelik terör faaliyetleri başlat diye nasıl talimat verdiklerini belgeleriyle beraber ABD'sine de Rus'una da hepsine anlattık. Nerede fark var. Hepsi aynı." diye konuştu.
Kimsenin bahanelerin arkasına sığınmaması gerektiğini ifade Çavuşoğlu, "PKK'lı Suriye'den bir geçiyor birden ismi değişiyor, terörist değil adeta melek. Utanmasalar onu da söyleyecekler. Neymiş efendim 'DEAŞ ile mücadele ediyor.' DEAŞ ile bizim askerimiz, polisimiz, güvenlik güçlerimiz gibi göğüs göğüse savaşan, 4 binden fazla DEAŞ teröristini etkisiz hale getiren başka bir ülke var mı? Suriye ve Irak'ı saymıyorum. NATO üyesi var mı? Dışarıdan var mı? Yok. O yüzden bu tür bahanelerin arkasına sığınmamaları gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin artık başkalarının senaryolarında figüran bir ülke olmadığını belirten Çavuşoğlu, "değil. Sadece kendi bölgemizde değil evet çatışmaların yüzde 60'ı burada ama biz 360 derece dış politikamızla dünyanın en uzak coğrafyalarda bile varız. Asya'nın en doğusundan Avrupa'ya, Afrika'ya, Latin Amerika'ya kadar etkinliğimiz artıyor. Ramazan ayında 6 Latin Amerika ülkesini ziyaret ettik. Afrika ile ilişkilerimizin nasıl geliştiğini görüyorsunuz. Bugün dünyanın her yerinde Türk bayrağı dalgalansın diye çok kısa bir süre içerisinde El Salvador ve Gine Bissau'da açacağımız büyükelçiliklerle 255 misyonla dünyanın en büyük 5. diplomatik ağına sahip bir ülke olacağız. Ama dış politikanın çok çetrefilli, karmaşık, birçok tehdit, sınama ve risklerin olduğunu bir alan olduğunu söylüyoruz, aynı zamanda fırsatlar da önümüze çıkıyor." değerlendirmesini yaptı.
Çavuşoğlu, dış politikayı sadece diplomatlarla, Dışişleri Bakanlığıyla yürütmenin mümkün olmadığını, artık yerel yönetimler, parlamenter diplomasi, iş insanları, STK'ler, akademisyenler hatta öğrencilerin, herkesin diplomasinin içerisinde olduğunu dile getirerek, TİKA, Maarif Vakfı, YTB, Yunus Emre Enstitü, Diyanet, Türk Hava Yolları ile entegre bir dış politika oluşturduklarını ve uyumlu bir şekilde Türk bayrağını dünyanın her yerinde dalgalandırdıklarını vurguladı.
Dünyada devletleri bir araya getirecek vizyoner bir liderliğe, vicdanın sesine ihtiyaç bulunduğunu belirten Çavuşoğlu, "Çünkü bu liderlik eksik. Uluslararası örgütler bakımından da ülkeler bakımından da eksik." dedi.
"Evet güçlü ülkeler var, güçlenen ülkeler de var ama herkes bu gücünü dünya insanlığının lehine mi aleyhine mi kullanıyor?" diyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çok taraflılık çerçevesinde mi çalışıyor, herkesin çıkarına, tek taraflı politikalarla dünyayı mı karıştırıyor veya uluslararası sistem yeterli mi, BM yeterli mi, çatışmaları önleyebiliyor mu? Var olan çatışmaları, savaşları durdurabiliyor mu? Bırakın çatışmayı, Kovid-19 gibi insanlığı ilgilendiren konularda bir çözüm önerisini getirebiliyor mu? BM Güvenlik Konseyi 3 ay sonra bir karar kabul edebildi. Biz o arada dünyanın her yerine Kovid-19 ile ilgili malzeme yardımı yapıyorduk, dünyanın her yerine. Hamdolsun yüzlerce yıllık devlet geleneğimizden aldığımız kuvvetle ve Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğiyle biz bu rolü Türkiye olarak oynayabiliyoruz. Daha adil bir dünya için çalışıyoruz. Dünya sisteminin reforme edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunu Cumhurbaşkanımız güzel bir mottoyla tüm dünyaya duyurdu. 'Dünya 5'ten büyüktür'. Yani 5 tane daimi üyeden büyüktür dünya. O ülkelere karşı olduğumuzdan değil, sisteme karşıyız, sistemin yetersizliğini ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Ve haksızlık karşısında susmuyoruz."
Çavuşoğlu, hem ilkeli hem de gerçekçi bir politika izlediklerini belirterek, "Elbette her ülkenin, milletin idealleri vardır ama biz gücümüzü, kapasitemizi biliyoruz ve gerçekçilikten hiçbir zaman uzaklaşmıyoruz ve ilkelerimizden de taviz vermiyoruz." dedi.
"İşte Ukrayna bunun örneği. Hem Rusya hem Ukrayna ile konuşabilen ve bakanlarını aynı masada buluşturabilen tek ülkeyiz." diyen Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bu, o ülkelerin özellikle de Rusya'nın saldırganlığına yönelik eleştirilerimize rağmen, başka konularda da karşı karşıya olduğumuz, hem fikir olmadığımız konular da var. Bu ilkeli tutumumuz sayesinde Türkiye'ye duyulan güvenin esiridir bu. Şimdi de özellikle savaş kaynaklı gıda krizi var dünyada. Özellikle tahıl. Afrika ülkelerinin, en az gelişmiş ülkelerin ciddi ihtiyaçları var. Şimdi Ukrayna konusunda anlaşabilirsek Rusya'dan tahıl ihracatının önünün açılması için çalışma yapıyoruz. BM Genel Sekreteri 'bu işi çözerse Türkiye çözer' diyor. Bu işte Türkiye'ye olan güvenin yansıması. Biz de BM ile birlikte çalışıyor, BM Planı'nı savunuyoruz. Bİr an önce tahılın önündeki sorunların kaldırılması için o plan üzerinde yoğun bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri bir heyetimiz teknik konuları görüşmek üzere Moskova'ya gitti. Şimdi onları İstanbul'da bir araya getirip BM, Türkiye, Ukrayna ve Rusya olarak teknik bir çalışma yapıp sonra bir merkez kurarak buradan bu işi koordine etmek istiyoruz. Bu aslında savaşın bir yansıması ama bu insani bir konudur. Tüm tarafların bu açıdan bakması gerekiyor. Sadece ekonomik bir konu değildir. Yoksa Mısır gibi ülkeler bile dışarıya tahıl bakımından bağımlı ülkeler bile sıkıntı içinde olabilir. Tüm dünya insanlığı için bunu yapmak zorundayız. Bazen Türkiye için de bu konu gündeme geliyor. Hamdolsun biz buğday, tahıl olarak kendi tüketimimizi karşılayacak şekilde kendi kendimize yeterliyiz ama Türkiye dünyada şu an makarna ve un ihracatında birinci sırada. En çok makarna ve un ihraç eden... Bunun için de tabii üretimin, ihracatın devam etmesi için özel sektörümüz dışarıdan buğday ithal ediyor, biz de bunlara yardımcı oluyoruz. Çünkü bu istihdam, ihracat., katma değer demektir. Bunu da inşallah sorunsuz şekilde yürüteceğiz."
Çavuşoğlu, bir ülke için en büyük gücün çalışkan, güçlü, dinamik ve inançlı bir milletin varlığı olduğunu, Türkiye'nin de bu anlamda güçlü bir millete sahip olduğunu belirterek Türkiye'nin her anlamda güçlü olması gerektiğine işaret etti.
Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Savunma sanayiimiz, kahraman ordumuz, milletimizin dirayeti, diplomasimizin arkasındaki güçtür. Mazlumların huzuru için, çıkarlarımızı, güvenliğimizi korumak için Suriye'de, Irak'ta, Libya'da ve her yerde sahada varız. Her şeyden önce de bu ülkelerin huzuru ve istikrarı için varız. Karabağ'da, can Azerbaycan'ın yanında durduk ve durmaya da devam edeceğiz. Artık bekle-gör politikası yok. Çekingen bir Türkiye yok, krizlerin çözümünde özgül ağırlığı olan bir Türkiye var. Dünyanın dört bir yanında varlığımız büyüdükçe, ekonomik kazanımlarımız da artıyor. İhracata dayalı büyüme modelimizle ihracatta her ay rekor üzerine rekor kırıyoruz."
Bakan Çavuşoğlu, geçen yıl Malatya'nın 425 milyon dolar ihracat yaptığını ve önceki yıla göre dış satışını yüzde 41 artırdığını aktararak, bu rakamların gerçek potansiyeli yansıtmadığını, yakında milyar dolarlık ihracatın konuşulmaya başlanmasını hedeflediklerini söyledi.
AK Parti'nin geçen 20 yılda siyasete getirdiği hizmet anlayışıyla, yaptığı mega projelerle, kazandırdığı eserlerle vatanın her köşesine damgasını vurmuş bir parti olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, şunları aktardı:
"Bir davaya inandık ve hepimizin büyük AK Parti ailesinin mensupları olduk ve Recep Tayyip Erdoğan'a inandık, birlikte yol yürüyoruz. Cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamının katbekat fazlasını ülkemize kazandırdık. Bugün Türkiye her alanda en üst ligde boy gösteriyorsa, bu başarının gerisinde 20 yıldır çalışan teşkilatlarımız vardır. O yüzden sizlere minnet borçluyuz. Bizim siyasetimiz eser siyaseti. 20 yılda yaptığımız eserler, gelecek nesillere bırakacağımız eserlerdir. Yalan, iftira, çamur siyasetinden, ülkesini ve milletini farklı ülkelere şikayet eden bir siyaset anlayışı yoktur, olamaz. Artık bu tür siyaset olmamalıdır. Yalan, iftira, çamur siyaseti, çirkef siyaseti, ülkesini Ankara'da gördüğü büyükelçilere bile şikayet eden bir siyaset anlayışı bu ülkede olmamalı. Bu bizim milletimize, ülkemize yakışmaz. Ne varsa konuşalım kendi aramızda. Yalan, şikayet değil. Son 20 yılda Türkiye, hem içerde hem dışarda terör yuvalarını kuruturken ülkemizin dört bir yanında da büyük yatırımları tamamladı, mega eserleri hayata geçirdi. İşte bunun arkasındaki güç milletimiz ve istikrardır. Artık eskisi gibi bu ülke işlerini yaparken yarım bırakıp, seçime gitme dönemi bitti. Koalisyon dönemleri bitti. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bunun en büyük sigortasıdır. Alınan kararlar, yapılan işler, atılan adımlar ortada. Hızlı karar alıp, çağa hızlı ayak uyduran politikaları belirliyoruz. Birileri de çıkmış, 'Eski döneme dönelim, koalisyonlar olsun, senede bir, 3 ayda bir değişsin.' diyor. 'Sistemi değiştirelim, hemen seçim yapalım' diyorlar, Seçimin tarihi nettir. Artık kafasına esen kimse seçim isteyemez. Tarih belli, 2023 Haziran. Cumhur İttifakı olarak adayımız da belli. Bizim adayımız, liderimiz Recep Tayyip Erdoğan. Herkes adayını belirlesin, halkın huzuruna çıksın. İşte er meydanı sandıkta."
Seçim takviminde 1 yıldan daha az bir zaman kaldığını belirten Çavuşoğlu, partililerden her geçen gün sahadaki varlıklarını artırmalarını istedi.
Referanslarının ve en önemli dayanak noktalarının 20 yıllık iftihar dolu hizmet serüveni olduğunu aktaran Çavuşoğlu, sözlerini, "Evet, bugün insanlarımızın sıkıntıları, yüksek enflasyon, fiyat artışı var, hayat pahalılığı var. Bunu inkar etmiyoruz, doğruya doğru. Ama tüm dünyada bu krizlerin derin yaşandığını görelim. 'Tüm dünyada bu sorunlar var' diyerek sorunların çözümü noktasında da çekimser davranamayız. Daha önceki krizler de Türkiye'yi etkiledi ve bir çoğu Türkiye'yi teğet geçti ama bu ciddi bir krizle karşı karşıyayız. Nasıl bugüne kadar sorunları çözdüysek, krizleri aştıysak, bizim de görevimiz bu krizleri aşmak ve halkımıza en güzel şekilde hizmetleri sağlamak. Muhalefetin oluşturmaya çalıştığı huzursuzluk iklimine asla müsaade edemeyiz. Onların derdi huzursuzluk. Sürekli doğru olmayan bilgilerle çarpıtmalar. İnsanımızı içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtaracak olan yine bizleriz. O nedenle mücadelemizi yürütmeye devam edeceğiz." diye tamamladı.