Moderatör İsmail Küçükkaya, Sayıştay raporunda, son 5 yılda 753 milyon liralık zarardan bahsedildiği, ihtiyaç dışı araç kullanımının 120 milyon, vakıflara ayrılan paraların da son 1 yılda 308 milyon lira olduğu iddialarını hatırlattı.
"Siz belediye başkanı seçilirseniz bu tabloyu nasıl değiştireceksiniz?" sorusuna AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, Sayıştay raporunda öyle bir rakam olmadığını söyledi.
Yıldırım, raporda 108 bin liralık bir usulsüz işlemden bahsedildiğini dile getirerek, "Bu yalan, yalan. Yalan olduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açıklandı, defalarca." dedi.
Küçükkaya da, Sayıştay'dan bununla ilgili hiç yalanlama gelmediğini söyledi.
"Geldi. Onu bilmenizi isterim. Yalnız memurların açıklamaları yer almaz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden de birçok yazılı açıklama yapıldı. Maalesef bu konu yeterince duyurulamadı, onların yerine biz duyurmak sorunda kaldık. Böyle bir şey yok. Kısacası yalan. 'Doğru değil' diyelim, Ekrem Bey alınmasın. Nitekim o televizyon programında biz düzeltmeyi yapınca 'Doğru değilmiş, ne güzel.' dedi kendisi böyle bir geçiş yaptı. Değerli arkadaşımızın maalesef bu konularda daha ilkeli davranmasını beklerim. Bugüne kadar ortaya atıp kafa bulandırmaya çalıştığı bütün meselelerin doğru olmadığı ortaya çıktı. Bunları tek tek isterseniz sayalım ama ben bunları konuşmaktan zül duyuyorum. Ben İstanbul'u konuşmak istiyorum."
Yıldırım, vakıflarla ilgili de açıklamalar yapıldığını belirterek, "Zaten belediyeler vakıflara nakdi kaynak aktaramaz." dedi.
Küçükkaya'nın "Arazi, bina verir." sözleri üzerine Yıldırım, "Veriyor, vakıflar ne yapıyor peki. Bu vakıflar öğrenci yurtları yapıyor, eğitime destek veriyor, sosyal faaliyetler, sosyal sorumluluk projeleri yapıyor. Yaptıkları iş tamamen kamu yararı. FETÖ'nün nasıl beyin yıkamak için gençleri devşirip sonunda da 15 Temmuz gibi belayı başımıza sardıysa, vakıflar da o tehlikeleri bir daha yaşamamak için bu işleri yapıyor." dedi.
İsmail Küçükkaya, İmamoğlu'na "Belediye başkanı seçilirseniz, israf dediğiniz düzen, rakamlar, vakıflara aktarılan paralar veya kötü ekonomi yönetimini nasıl çözeceksiniz? Binali Bey'in 'yalan' dedikleri yalan mı doğru mu açıklar mısınız?" sorusunu yöneltti.
"İstanbul'un şu an en büyük sorunu yoksulluk ve mali süreciyle ilgili derin problemler ve israf. Biz, israf, tasarruf ve seferberlik kelimelerini çok önemsiyoruz. Belki birilerinin canını acıtıyor ama kul hakkı meselesini de çok önemsiyoruz. Artık kelimelere takılmıyorum, nasıl söylerlerse söylesinler ama Sayıştay denetiminden çıkan raporu getirdim. Arzu ederlerse Sayın Yıldırım'a takdim ederim. Söyleyeceklerimin de sayfa sayfa konuları mevcuttur.
Sayıştay raporunda İETT ve İSKİ'de, büyükşehir belediyesi yönetimiyle beraber toplam yapılan usulsüzlüklerin 753 milyon liraya ulaştığı... Burada Sayıştay raporu konuyu anlatır. Altına hesap kitap yapmaz. Örnek; belediye taşınmazları işgal olarak kullandırılıyor, işgaliyelerin sadece yüzde 20'sinden tahsilat yapılıyor. Bedeli, 164 milyon civarında."
İmamoğlu, Binali Yıldırım'a yönelik, "Yanıltılmış olabilir, aldatılmış olabilir. Bence kendisine bilgi verenleri gözden geçirsinler." dedi.
İhtiyaç fazlası araç kullanımına ilişkin İmamoğlu, şunları söyledi:
"Efendim neymiş, cenazeymiş... Şu anda bile israf yapıyorlar. İstanbul'un bütün bilboardlarına bunlarla ilgili büyükşehir belediyesi cevap yazsın. Şu an vekalet eden bir Vali Bey var. Vali Bey'e buradan sesleniyorum; lütfen mukayyet olun. Kim bu kararı veriyor? Şu an bir seçim süreci. Bunu kim asıyor oraya? Benim iddiam değil ama hadi iddia kabul edelim, Sayın Yıldırım tersini savunabilir. 23 Haziran'dan sonra kim gelirse ona göre hareket edilir. Şu anda bu afişleri kim asıyor?
İhtiyaç fazlası araç kullanımı... Efendim neymiş; ambulansmış, cenaze aracıymış, iş makineleriymiş, tankermiş... Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait, iştirakler hariç 1810 araç, 7 personele bir binek araç düşüyor. Bunun gibi israfı engelleyeceğiz, tasarruf yapacağız, ekonomik seferberlik başlatacağız."
"Kadınlar için de erkekler için de ayrı ayrı yurtlarını yapacağım"
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, "Siz Belediye Başkanı seçilirseniz bir kere İBB'de FETÖ ile mücadele bağlamında ne yapacaksınız? Siz bunların hiç okullarına gittiniz mi, yurtlarında kaldınız mı, örgüt elebaşını Pensilvanya'da ziyaret ettiniz mi? Genel itibarıyla FETÖ sorusunu yanıtlar mısınız?" şeklindeki soru üzerine şu yanıtı verdi:
"Benim uzaktan yakından hiç ilgim, temasım, ilişkim, siyaset öncesi eleştiren, siyaset sonrası da eleştirisine devam eden bir kimliğim... Niye biliyor musun? Ben devlete inanırım. Bence Sayın Yıldırım az önce çok talihsiz bir şey söyledi, işte FETÖ gibi örgütlerin yok olması adına mevcut vakıflarla iş birliği yapılarak temiz yurtlar, vesaire... Belediye var. Kardeşim belediye var. Ben belediyeye güvenmeyeceğim de yani burada Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı'na TÜRGEV diye vakfa 51 milyon 593 bin lira... 2018 raporu bu. Burada da okul ve yurt çalışmaları raporu var burada bakın. 2018 ve yenisi. Her ikisi de burada. Burada yazıyor yani ben demiyorum bunları. Ensar Vakfı'na 29 milyon 797 bin... Bunun gibi aşağıya sıralayabilirim. Türkiye Gençlik Vakfı TÜGVA... İstanbul Büyükşehir Belediyesi var. Allah aşkına ben yurt yapamıyor muyum da başkasına ihtiyaç duyacağım? Mücadele böyle verilir."
Esas olanın devlet olduğunu dile getiren İmamoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Vakıflarla, derneklerle tabii ki iş birliği yaparım. Temiz dernekler, vakıflar, makul seviyede iş birlikleri yaparsınız, faydalı işler üretirsiniz. Bazen endişe ediyorum sözünü demeye. Ben herkesimdeki vakıflarla, derneklerle iş birliği yapmış 5 yıllık belediye başkanlığım var. İHH ile de yaptım, başka kurumlarla da yaptım, anlık yaparsınız. Benim ne işim var vakıflarla? 3-5 dernekle iş birliği yaparsınız ama yurdu belediye yapacak kardeşim, taahhüdümüz de var. Kadınlar için de erkekler için de ayrı ayrı yurtlarını yapacağım. Birçok konuda yatırımlarını yapacağız. Yani zaten başımızda bir bela oluştu, bir FETÖ terör örgütü oluştu. Yani hepimizin evine kadar girme konusunda birtakım iş ve işlemleri oldu. Allah aşkına soruyorum size? Bu nedir yani? İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak yurtlar yapacağız, eğitime destek vereceğiz. Bugüne kadar açılmamış o kreş dediğimiz mevzuyu biz çok güçlü bir kavram olarak görüyoruz. İşimiz bu. Dolayısıyla biz o işten anlamayız. Ben hiç anlamam, 5 yıllık belediye başkanlığım orada. Bizim işimiz olmaz o işlerle, sağlıklı, kurumsal düzene inanan, devletine inanan, devletinin güçlenmesine inanan bir ahlaktan geliyoruz. Bizim o terör örgütlerinin hiçbirisiyle zerre ilişkimiz olamaz. Bu kadar net.
"Bu vakıflara nakdi bir kuruş yardım yapılmamıştır"
Binali Yıldırım, vakıflara yardımlara ilişkin yöneltilen soruya, "(Temiz vakıflara veririz.) diyor da temiz vakfı nasıl, deterjanla yıkayarak mı belirleyeceğiz? Temiz olduğunu veya olmadığına kim karar verecek? İstanbul'da 23 bin vakıf, dernek ve hemşehri derneği var. Hepsine büyükşehir belediyesi de ilçe belediyeleri de destek oluyor. Bir şeyi tekraren söylüyorum, hiçbir şekilde belediyeler bu kuruluşlara nakdi destek olamaz. Kendisinin de ilçesinde bir vakıf var. Batı bilmem ne vakfı... Vakıflara destek olmak yanlış bir şey değil. Sizin yapamadığınız işleri onlar yapıyorlar. Siz de onlara destek veriyorsunuz. Toplumsal sorumluluk üstleniyorlar. İnsanları bir araya getiriyorlar. Onların kaynaşmasını sağlıyorlar, ihtiyaçlarını görüyorlar, kurslar ve geziler düzenliyorlar. Vakıf isimlerinden bahsetti. Bu vakıflara nakdi bir kuruş yardım yapılmamıştır. Yapamaz belediyeler. Burada algı operasyonuna gerek yok. Yapılmadığına dair zaten belediye açıklamasını yaptı." cevabını verdi.
Belediyede FETÖ mücadelesi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, şöyle devam etti:
"FETÖ'ye yönelik beyanatından memnun oldum. Bunu doğrusu takdir ediyorum. FETÖ büyük bir terör örgütüdür. 15 Temmuz gecesi biz bunu yaşadık. Yakından yaşadık. 251 şehit verdik. 2 bin 193 gazimiz oldu. Bu FETÖ ile mücadelede elbette devam edecek. Burada tabii ki hukukun içerisinde kalarak devam edilecek. Bunların ibadet kısmı var, ticaret kısmı var, ihanet kısmı var. Bizi ilgilendiren ihanet kısmıdır. Bunlar da şimdi mahkemelerde hesabını veriyor."
Yıldırım, "Belediye başkanı seçilirseniz işsizlik ve kent yolsuzluğunu azaltma konusunda ne yapacaksınız?" sorusu üzerine, şu anda ekonomik bir sıkıntı çekildiğini anlatarak, bunun da insanların hayatına öyle veya böyle yansıdığını söyledi.
Bu yükü hafifletmek için birçok vaatlerinin, müjdelerinin olduğunu dile getiren Yıldırım, "Ama genel değerlendirme olarak şunu söyleyeyim, İstanbul Avrupa'nın 13. büyük ekonomisi. İstanbul ihracatı 72 milyar dolar. İstanbul milli gelirin 232 milyar doları karşılıyor ve gelen turistin üçte biri İstanbul'a geliyor. Bizim gelecek 5 yıl içinde yapacağımız projelerle çekeceğimiz yatırımcılarla 500 bin istihdam sağlayacağız. Tuzla'da biyoteknoloji vadisi kuracağız ve burada 50 bin kişiye istihdam sağlayacağız. 160 biyoteknoloji fabrikası olacak, aşılar yapılacak, antikor, enzim üretimi gerçekleşecek. Hem dışarıdan aldığımız bu ürünlerle döviz kaybını önleyeceğiz. Buradan 27 milyar ekonomiye katkı sağlayacağımız gibi 50 bin istihdam sağlayacağız." diye konuştu.
Ayrıca bir teknoloji üssü kuracaklarını vurgulayan Yıldırım, "Burada bigdata dediğimiz büyük verinin işlenmesi, yapay zeka merkezi olarak burada gençler istihdam edilecek ama istihdamı biz yapmayacağız. Onlara altyapısını hazırlayacağız. Fikirlerini getirecek onların akıl terini sermayeye dönüştürecek ürüne dönüştürecek bir imkan sağlayacağız. Buradaki istihdam miktarı 24 bin 500. Yatırım miktarı da 1,5 milyar lira. Pendik'te bir teknoloji geliştirme bölgesi burada da firmaların Ar-Ge'leri buraya yerleşecekler, altyapı arsa tahsisi belediyeden olacak. Aynı bunun örneği Rotterdam'da, Singapur'da var. Bu modeli İstanbul'a getireceğiz. Burada da 50 bin istihdam öngörüyoruz." ifadelerini kullandı.
Atatürk Havalimanı'nın millet bahçesi ile fuar ve kongre merkezi olacağını anlatan Yıldırım, 11 milyon metrekarelik alandaki amaçlarının Avrupa'daki 50 milyonluk fuar ve kongre turizminin yüzde 10'u, yani 5 milyonundan istifade etmek olduğunu dile getirdi.
"İBB desteğini 5 katına çıkaracağız"
Belediye başkanı seçilmesi durumunda yoksulluk ve işsizlik konusunda neler yapılacağı sorulan İmamoğlu, "Öncelikle şu yanlışı düzeltelim. Ben temiz vakıflara vereceğim demedim. Temiz vakıflarla iş birliği yapacağım. İş birliği başka, 308 milyon liralık değeri devretmek başka." dedi.
Bunun üzerine araya giren Yıldırım, "Şimdi ne anlama geliyor. Kusuru bakmayın ama yani bu lafı çarpıtmayalım." dedi.
Sözlerine devam eden İmamoğlu, "Kişisel sayfalarımı da karıştırıp kendisine vermişler ama inanın vakıftan bahsederken vesaire inanın ben her şeyin Sayın Yıldırım'a daha önce de ziyaret yapmış birisiyim. Onun için her şeyi konuşmaya hazırım. Bana istediğini sorabilirler. Büyük olarak da sorabilirler. Hiç sorun yok." dedi.
Ekrem İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu şehrin yoksulluğu var. Bu şehrin 3 gencinden birisi işsiz. Bu şehirde 350 bin genç var TÜİK verilerinde. Ben demiyorum. Okutamamışız, meslek sahibi yapamamışız. İş de bulamamışız. Bu şehrin 2 üniversite gencinden birisi işsiz. Bu şehirde yüzde 15'i aşmış işsizlik oranı var. Böyle bir acı faturada bizim uğraşacağımız şey evet kesinlikle israf. Bu belediyenin parasını israf ettirmeden tasarrufla beraber değere dönüştürüp, bu şehrin öncelikle yoksulluğuyla mücadele etmek. Yoksullukla mücadelede ucuz ve sağlıklı gıda, ulaşım indirimleri, eğitim seferberliği ve suda indirim özellikle 5 yıl içerisinde de özellikle içilebilir su kısmı, İBB desteğini, bütün bu paketlerle eğitim destek paketi, geçim destek paketi, evlilik destek paketi ve sofra destek paketi ve işsizlik destek paketiyle tam 5 katına çıkaracağız. Mevcudun 5 katından bahsediyorum."
İmamoğlu, 4 aileden birisinin bu şehirde açlık sınırında olduğunu ifade ederek, "Feci bir durum bu. Dolayısıyla biz açlık sınırı altındaki ailelere 2 bin 20 liraya kadar maddi destek sunacağız. Bu ortalama yılda 6 bin ile 13 bin lira civarında maddi desteğe denk geliyor ki biz bunun evin kadınıyla paylaşacağız. Bunların her birinin maliyeti neye tekabül ettiği de ortada. Eğitim destek paketinin içerisinde 500 bin öğrencimiz var." diye konuştu.
Okullarına yemek getiremeyen ailelerin çocuklarına kumanya destekleri bile olduğunu anlatan İmamoğlu, şunları kaydetti:
"İşsizlik destek paketimize bakın biz işsizimizin yanında olacağız. Bölge İstihdam Ofisine kayıt yaptıran işsizlerimize öyle işsizlik maaşı alan değil, işsizlik maaşı da almayabilir. Bölge İstihdam ofisimize katılan 200 bin insanımıza biz iş bulacağız. Kayıt yaptıran ve bizim eğitim desteğimize katılan insanlarımıza biz diyoruz ki, 'Biz size ücretsiz ulaşım desteği sunacağız. Özellikle ulaşım indirimlerinde sadece yaptıklarımızla yetinmeyeceğiz. 12 yaş altına ücretsiz yapacağız. 0-4 yaş arası bebeği olan annelere ücretsiz ulaşım vereceğiz. 25 yaş altı öğrenci olmayan tüm gençlere de yüzde 40 indirim yapacağız. Belediye hizmetlerinde gönüllü çalışan insanlara da birtakım ücretsiz imkanlar sunarak yoksullukla mücadele edeceğiz."
"Partizanlık bu ülkenin en büyük düşmanlarından biridir"
CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, "Ben İstanbul'da yaşayan Kürt kökenli ve Türkiye Cumhuriyeti aşığı bir kardeşinizim. İkinizden birine oy vermek istiyorum. Beni ikna ediniz. Bugün Selahattin Demirtaş'ın tahliye edileceği şeklide haberler çok konuşuldu, avukatı da açıklama yaptı, bundan tahliye edilse bile 2020'ye kadar cezaevinde kalacak, dedi. Bunun da yorumlamak isterseniz, bilemem." sorusuna, yoksulluktan, sosyal politikalardan, kadın ve annelerle ilgili projelerinden söz ederken, Kürk veya Türk kökenli olup olmadığına ilişkin bir şey söylemediğini anlattı.
İmamoğlu, şöyle devam etti:
"Benim vatandaşım, diyorum. 16 milyon İstanbullu, diyorum. Yola çıktığım ilk gün partimin genel başkanıyla konuşurken, 'Ben İstanbul İttifakının adayı olmak istiyorum.' dedim. Ben belediye başkanlığı yapmış birisiyim. Partizanlığı büyükşehir belediyesi içinden söküp atacağız. Partizanlık bu ülkede bitecek. Partiler bir araç, amaç değil. Birileri için amaca dönüşmüş olabilir, bizim için araç. Hizmet için araç. Bunun içinde AK Partili hemşehrim de var, Saadet Partili, MHP'li, HDP'li, BBP'li, DSP'li hemşehrim de var. Sadece ittifak partisinin adayı değilim ki ben. İttifak partilerinin belediye başkanı da olmayacağım. Partizanlık bu ülkenin en büyük düşmanlarından biridir. Terör en büyük sorundur, peşinden gelen en büyük sorunlardan biri partizanlıktır. İnsanlar birbirine selam alıp vermeyecek duruma geliyor. Biz bu milleti barıştırmaya, eşitlemeye geliyoruz. Bağcılar'daki çocukla, Kadıköy'deki çocuğu eşitlemeye geliyoruz."
Barış, özgürlük ve eşitliğin mahalleden başladığını ifade eden İmamoğlu, mahallede, ilçede, şehirde demokrasiyi sağladığımızda hiç kimsenin sorunu kalmaz, keyifli bir şehir inşa etmenin çabası içerisinde olduğunu söyledi.
İmamoğlu, partizanlığın yok edilmesi için sadece kendisinin değil Binali Yıldırım'ın da mücadele etmesi gerektiğini ifade ederek, şehirdeki herkesin partizanlığın farkında olduğunu söyledi. İmamoğlu, 16 milyonun insandan gücünü alan bir belediye başkanı adayı olduğunu kaydetti.
İmamoğlu, mal varlığının beyanı ve bunun kamuoyuyla paylaşımı hususunda, "Öncelikle Sayın Yıldırım'ın açıkladığı gibi aynen hepimiz kamu görevlisi olmamızdan dolayı mal beyanımızı zaten veriyoruz. Kendileri '16-17 yıldır veriyorum.' diyor. Ben de yaklaşık 5.5 yıldır, bunu her yıl da yenileyerek veriyoruz. Hatta büyükşehir belediye başkanı seçildikten sonra da beyan etmiştim." ifadelerini kullandı.
Belediye başkanlığı, milletvekilliği veya bakanlığın bir meslek olmadığına dikkati çeken İmamoğlu, "Hepimiz bir görevi yerine getiriyoruz. Sayın Yıldırım'ın daha önce yerine getirdiği görevler gibi. Yine bir görev daha yerine getireceğiz, başka görevler de nasip olabilir. Her ikimize de başkalarına da... Erdemli, ahlaklı, süreci iyi yönetebilmek, insanlara hesap verme noktasında dürüstlüğümüzü ortaya koymak adına şahsım adına bu önerinizi aynen Yıldırım gibi zevkle kabul ediyorum. Tabii ki ailece olmalı. Ben, eşim, çocuklarım ve babam var. Keza aynı şekilde Sayın Yıldırım'ın ailesi var. Bunun beyanında bulunmak, toplumun önünde bunun olması yarınlardaki kaygıları çözüme kavuşturur diye düşünüyorum." değerlendirmelerinde bulundu.
İstanbul'daki Suriyeliler
İmamoğlu, Suriyeliler konusunda ne yapacaklarına yönelik soru üzerine, "Biz mülteci konusunu iyi yönetemedik. Mülteci konusunu sadece vicdanla ve toplumsal tavırla, davranışla açıklamak mümkün değil. Zira mülteci konusu ayanı zamanda bir takım evrensel hükümler taşır. Şunun altını çizelim güneyimizde yaşanan insanlık dışı olaylar sonrası Türkiye'miz yalnız bırakılmıştır. Yaklaşık 3,5 yıl önce Fransa'da katıldığım bir toplantıda yaptığı konuşmanın içeriği bu minvaldeydi. 'Siz bizi bu süreçte yalnız bırakarak dünyayı başka bir tehlikeye sürüklüyorsunuz' diyerek Avrupa'daki katılımcılara seslenmiştim." dedi.
İstanbul'da 547 bin kayıtlı Suriyeli göçmenin olduğunu anlatan İmamoğlu, bu göçmen sayısının kayıt dışı rakamlarla 1 milyona ulaştığı yönünde yoğun gözlemlerin olduğunu söyledi.
İmamoğlu, bunu 3 aşamaya böldüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:
"Göçmenliğe ve mülteciliğe ilişkin mutlaka 16 milyonluk kenti yöneten bir belediye başkanı olarak bir masa kuracağız ve bu masa aktif çalışacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu hususta ürettiği bir politika yok. Sessiz, kulakları tıkalı... Nasıl sessiz kalabilirsiniz, siz politika üretmelisiniz. Mevcut mülteci insanları, özellikle çocuklarını, kadınlarını koruyacağız. Özel bir masa kuracağız ve bu konuyla özel ilgileneceğiz. (Plaja alınmama tartışmaları) Benim partimden olabilir, yanlış kardeşim. Bu işin bu tarafında en insani duygularımızla geçmişten günümüze kapsayıcı hareket edeceğiz. Ülkemiz adına ulusal politika geliştirme noktasında aktif davranacağız. Burada nerede yanlış yapıyoruz. Bir anda 3,5 milyona yakın mülteci bu ülkenin her yerine dağılmamalıydı ve engellemek için neler yapabiliriz, bu süreci nasıl destekleyebiliriz? Bu anlamda belediyelere düşen görevler nelerdir işin içinde olmamız gerekir."
İstanbul'un sokaklarının tehdit altında olduğunu savunan İmamoğlu, "İstanbul'un mahallelerinde doğudan, güneyden, kuzeyden gelen vatandaşlarımız ekmeğinin elinden alındığını düşünüyor ve bu hususta bizden aktif rol almamız isteniyor ve biz aktif rol alacağız, bu süreci çok önemli bir başlık olarak ele alıp mutlaka katkı sunacağız." dedi.