AA
Yüksel, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, UAD'nin, İsrail'in Filistin topraklarındaki işgaline ilişkin danışma görüşü hakkında değerlendirmelerde bulundu.
UAD'nin danışma görüşünde hakimlerin "ezici çoğunluğu ile" vardığı sonuçları değerlendiren Yüksel, danışma görüşünün, İsrail'in Filistin topraklarında işgalci olduğu gerçeğinin en üst yargı mercii tarafından bir kez daha teyit etmesi bakımından büyük önem arz ettiğini vurguladı.
Yüksel, UAD'nin, İsrail'in Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Filistin topraklarında devam eden işgal, yerleşim ve ilhak uygulamaları ile Kudüs'ün nüfus yapısı, karakter ve statüsünü değiştirmeye yönelik uygulamalarının uluslararası hukuka aykırılığını çok net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade etti.
UAD'nin, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında süregiden mevcudiyetinin yasadışı olduğunu ve İsrail'in bu yasadışı mevcudiyetini derhal sona erdirme yükümlülüğü altında bulunduğunu vurguladığını aktaran Yüksel, uluslararası toplumun bu işgali ve statükoyu tanımamasının, BM Genel Kurulunun ve Güvenlik Konseyinin işgalin sonlandırılması için en kısa zamanda ilave tedbirleri alması gerektiği hususlarının altının çizildiğini anlattı.
AK Parti'li Yüksel, şöyle devam etti:
"Bu görüş, Divan'ın 2004'teki Duvar Danışma Görüşü de dahil olmak üzere İsrail'in Filistin topraklarındaki hukuka aykırı uygulamalarının bu zamana kadarki en kapsamlı tespitinin ve incelemesinin yapıldığı yasal süreç olarak büyük önem arz etmektedir. Divan, İsrail'in özellikle Batı Şeria'daki Filistinlilere ait doğal kaynakları kullanmasının, Filistinlilerin doğal kaynaklar üzerindeki daimi egemenlik hakkını ihlal ettiğini kaydederek, İsrail ile söz konusu kaynakların kullanımı ve işletilmesi konularında işbirliği yapan diğer ülke ve şirketler açısından da çok önemli kısıtlamalar getirmiştir. Danışma görüşündeki en dikkati çeken husus ise İsrail'in hukuksuz uygulamalarından zarar görenlerin, 1967'den bu yana yerlerinden edilen Filistinlilerin geri dönme hakkının tanınması ve uğradıkları zararların tazmin edilmesi olmuştur."
Divan yargıçlarının büyük bir oy çokluğuyla aldığı bu danışma görüşünde kullandığı kesin dil, kapsamlı inceleme ve İsrail'in ihlallerinin tespitinin, Divan önündeki İsrail-Filistin meselesine ilişkin derdest diğer iki davanın neticesi açısından da çok önemli ipuçları taşıdığına dikkati çeken Yüksel, UAD'nin hem Filistinlilerin geri dönüş hakkını tanıdığına hem de "apartheid"e varan ayrımcı uygulamaları vurguladığına işaret etti.
Yüksel, "Bu, Uluslararası Adalet Divanının, bu danışma görüşünü ciddi bir fırsat bilerek İsrail-Filistin meselesindeki bütün noktaları aydınlatmayı ve gelecekte önüne gelebilecek diğer uyuşmazlıklara da değinerek meselenin bütün yönlerine ilişkin yol göstermeyi amaçladığını ortaya koymaktadır." dedi.
UAD'nin verdiği danışma görüşlerinin devlet ve kuruluşlar tarafından dikkate alındığını ve verilen görüşe uygun hareket edildiğini söyleyen Yüksel, şunları kaydetti:
"Danışma görüşü, özellikle İsrail aleyhinde UAD'de görülen mevcut soykırım sözleşmesini ihlal davası başta olmak üzere, benzer konulardaki davalarda UAD'nin ne yönde karar verebileceğini de gösterirken, danışma görüşü aleyhine hareket eden devletler açısından politik baskı aracı olarak kullanılabilecektir. Divan'ın danışma görüşü, İsrail'in işlediği ihlalleri durdurmak ve sorumluların cezalandırılması için Filistin'in ve başta Türkiye olmak üzere Filistin'i destekleyen diğer ülkelerin uluslararası mahkemeleri ve uluslararası kuruluşları harekete geçirmeyi amaçlayan hukuki mücadelenin sonuç vermeye başladığını göstermektedir."
Türkiye olarak söz konusu kararı, İsrail'in tüm yeni yerleşim faaliyetlerini durdurması ve işgal ettiği Filistin topraklarındaki tüm yerleşimcileri tahliye etmesi gerekliğini ortaya koyması ve İsrail'in işgalden kaynaklı tüm gerçek veya tüzel kişilere verdiği zararı tazmin etmekle yükümlü kılması açısından da oldukça olumlu değerlendirdiklerini bildiren Yüksel, Türkiye'nin Filistin halkına yönelik zulümlerin ve suçların uluslararası mahkemeler ve kuruluşlar nezdinden cezalandırılması için çabalarını sürdüreceğini dile getirdi.
AK Parti'li Yüksel, "Verilen danışma görüşü kararından sonra, Filistin topraklarında ve Filistin halkına yönelik uluslararası hukuk kurallarına riayet edilmesini sağlamak sadece UAD'nin görevi değil, buradan çıkan kararları uygulaması gereken tüm uluslararası toplumun görevidir." ifadelerini kullandı.
İsrail'in hukuktan ve insanlıktan muaf olmadığını vurgulayan Yüksel, "UAD kararı ile uyumlu olarak artık BM Genel Kurulunun ve BM Güvenlik Konseyinin işgalin sonlandırılması için en kısa zamanda somut ilave tedbirleri almasını bekliyoruz." ifadesini kullandı.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin de faillerin yargılanması için gereken tüm adımları ivedilikle atmasını beklediklerine vurgu yapan Yüksel, bu süreçlerin takipçisi olmaya devam edeceklerini kaydetti.
Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine açılan soykırım davasına Türkiye'nin müdahillik başvurusuna ilişkin soruyu da yanıtlayan Yüksel, UAD'deki soykırım davasına Türkiye'nin müdahillik başvurusuyla ilgili çalışmaların çok yönlü bir şekilde devam ettiğini söyledi.
Müdahillik başvurusunun hem geniş bir hukuki boyutu olan hem de uluslararası hukukun tüm yönlerini de içeren bir süreç olduğunu ifade eden Yüksel, sürecin belirledikleri program doğrultusunda devam ettiğini bildirdi.
Yüksel, "Başvuruya ilişkin hukuki ve teknik çalışmalarımızı da kısa sürede tamamlayarak bu başvuru metnimize son halini vereceğiz. Yani kısa süre içerisinde de müdahillik başvurumuzu Divan'a yapacağız. Uluslararası Adalet Divanındaki soykırım davasına müdahillikle ilgili süreçte teknik çalışmalarımızın sona geldiğini belirtebilirim." şeklinde konuştu.