İyilik için yaşamak

‘Ben Müslüman’ım diyen herkes, iyiliğin dünyada hâkim kılınması için seferber olmalı ve en yakın çevresinden başlamak üzere her işinde hayra anahtar, şerre kilit olmayı ilke edinmeli.

19 Mayıs 2018 Cumartesi 07:00
Ramazan Haberleri


Medeniyetleri inşa eden, kendilerini tanımlamalarına imkân veren belli başlı kavramlar vardır. Bir din ve medeniyet olarak İslam’ı anlamak, anlatmak ve yaşamak istediğimizde karşımıza çıkan temel kavramlardan birisi de ‘iyilik’tir. Son dinin iyiye ve iyiliğe dair ne kadar derin bir bakış açısına sahip olduğunu fark etmek için onun söz dağarcığında yer alan kavram haritasına ve zengin anlam dünyasına bakmak yeterlidir. İyilik kimi zaman ‘hayır’ kavramıyla, kimi zaman da ‘birr’ kavramıyla karşımıza çıkar. Onu bazen ‘ihsan’, bazen ‘hasenat’, bazen ‘lütuf’, bazen ‘fazl’, bazen ‘kerem’, bazen ‘âlicenaplık’, bazen ‘ma‘rûf’, bazen de ‘mürüvvet’ kavramlarıyla ifade ederiz. 

Bireysel ve toplumsal hayatımızın detaylarında dolaştığımızda, iyiliğin inci dizisinden saçılan bu kavramlardan birine mutlaka tesadüf ederiz. 

AMAÇ İYİLİK VE YARDIM

‘İyilik’ dinî metinlerimizde ve gündelik hayatımızda daha çok ‘hayır’ kavramıyla dile getirilmiştir. ‘Hayır’ deyince her türlü iyi, güzel, faydalı, erdemli tutum ve davranışı anlarız. ‘Hayır işlemek’, iyilik yapmak anlamına gelir. Amacı insanlara iyilik ve yardım etmek olan gönüllü kuruluşlara ‘hayır kurumu’ deriz. İnsanlara iyi dileklerimizi aktarırken ‘hayırlı olsun’ temennisinde bulunuruz. Her türlü iyiliğin O’nun elinde olduğunu bildiğimizden, ‘Hayırlısı Allah’tan!’ deriz.

 ‘Hayırlı evlat’, ailevî ve manevî değerlerine sahip çıkan iyi çocuklar için kullandığımız bir tabirdir. ‘Hayırhâh’ insan, herkesin iyiliğini isteyen, iyiliksever kişidir. Hz. Muhammed (sav) ‘hayru’lbeşer’dir; o, insanların en iyisidir. Kur’an-ı Kerim’den öğreniyoruz ki, aslında bütün bir hayat, ‘hayır’ ve ‘şer’ ile imtihandan ibarettir. Herkesin yaptığı hayrı ve şerri hazır bulacağı bir gün gelecek, ‘Kim zerre miktarı bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecek; kim de zerre miktarı bir kötülük işlerse onun cezasını çekecektir.”  Bugün İslam âlemi, önce kendi değer ve kavramlarıyla nasıl bir ilişkide olduğunu yeniden gözden geçirmek, sonra da insanlığa karşı ‘iyilik teklifi’ni yenilemek zorundadır. Zamana tanıklık eden ve ‘Ben Müslüman’ım’ diyen herkes, iyiliğin yeniden bu coğrafyada ve bütün dünyada hâkim kılınması için seferber olmalı; en yakın çevresinden başlamak üzere her işinde hayra anahtar, şerre kilit olmayı ilke edinmelidir.