'ABD ve Gülen arasında gizli pazarlık yapıldı'

Bir dönem FETÖ lideri Fethullah Gülen’in karakutusu olarak bilenen gazeteci Nurettin Veren paralel yapının hain planlarını hakkında çok çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

9 Kasım 2016 Çarşamba 07:00
Röportaj Haberleri


FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in sağkolu olan ve 1970'li yıllarda örgütün iki numaralı ismi gazeteci Nurettin Veren, FETÖ’nün doğuşunu ve örgütün nasıl devleti nasıl ele geçirmeye çalıştığını Aksam.com.tr'den Mehmet Bayar'a anlattı. Fethullah Gülen’in CIA ile olan bağlantısının nasıl başladığını anlatan Veren, Sovyet Rusya’nın yıkılmadan önce FETÖ lideri Gülen’e önceden gelen bir mektup olduğunu söyledi. Gelen mektup üzerine Gülen’in uluslararası bir konu hakkında neden ilgilendiğini merak ettiklerini fakat bunu sorgulamadıklarını söyledi. Veren, Gülen’in CIA ile olan bağlantısı hakkında şu şekilde devam etti.”1988 yılındaki Altunizade’deki FEM, FETÖ’nün karargahıydı. Bizde orada kalıyorduk.  İzmir’de kalıyorduk daha sonra Altunizade’deki FEM binasına geçtik. 1988 yılında bir mektubun gelmesiyle CIA bağlantısı oradan ortaya çıktı.“ sözleriyle ifade etti.

Öte yandan Fethullah Gülen’in ABD’de kaldığını ve neden Türkiye’ye dönmediği hakkında önemli açıklamalarda bulunan Veren, Gülen’in kardinallik teklifi karşısında ABD’de ikamet ettiğini söyledi. Veren; “ABD Gülen’e ‘Kardinallik karşısında Amerika’da ikamet etme mecburiyetin var. Türkiye’de durarak bu görevi ve misyonu eda edemezsin’ dediler. 17 sene oldu FETÖ halen Pensilvanya’da yani Kardinalliği karşısında Amerika’da rehin ve ikamet etme pazarlığı oldu.” ifadelerini kullandı.

FETÖ'nün CIA ile bağlantısı ne zaman başladı?

FETÖ’nün CIA ile bağlantısını görmek ancak 1988  yılında bir işaret şekilde eline gelen 22 ülkenin bölünmesi meselesi var. Diyor ki ‘Türkiye ile beraber 22 ülkenin bölüneceği haberi bana geldi’ Fethullah Gülen’e böyle bir mektup geliyor. Bu 22 ülkenin bölüneceği haberiyle pek fazla ilgilenmedik. Çünkü biz zamana kadar hala 1970 yılındaki vazife çizgisine göre çekirdek kadronun yemin ettiği yazı üzerine bizde zannediyorduk ki cami yurt ve talebelere burs verme işiyle meşgul oluyoruz. Ve hep o yolda devam etti. Zaten çok büyük bir kurumsal yapımız da yoktu. 1977 yılında İzmir’de bir tane yurt yapıldı. Daha sonra ise 1977 yılındaki okul 1986 yılında okul oldu. Bundan başka fiziki boyutta bir şey yok. 1986’da yurtlar çoğalmıştı okul bir taneydi. 1988 yılındaki Altunizade’deki FEM, FETÖ’nün karargahıydı. Bizde orada kalıyorduk.  İzmir’de kalıyorduk daha sonra Altunizade’deki FEM binasına geçtik. 1988 yılında bir mektubun gelmesiyle CIA bağlantısı oradan ortaya çıktı.

Mektubu kim getirdi?

Odasına gelen bir fax

‘RUSYA’NIN GÜMBÜR GÜMBÜR YIKILACAK’

Kimden geliyor peki bu fax?

Şimdi bu böyle önemli bir kağıt,  herkesten önce ona gelmesi dikkat çekici bir şey ama biz bunu çok düşünüp de sorgulamadık. Bu somut gibi ona nerden geldi veya niye geldi o neden bu kadar ulusal bir konu hakkında ilgileniyor diye çok düşünmedik. Hep yaptığımız iş standart okul ve yurt inşaatları ile öğrencilere burs bulma ziyaretler falan bu şekilde devam etti. 1988’de bu kağıt geldiğine göre 2000 yılında da bir vaazinde de söyledi. ‘22 ülkenin içinde Türkiye ve Rusya’da var çok yakında Rusya’nın gümbür gümbür yıkılacağını göreceksiniz’ diyor ve 1990’da gerçekten Rusya yıkılıyor. Bu bilgiler net ve somut bilgiler. Gülen’e bir yerden doğru bilgiler geliyor. Bu ne olabilir? CIA olabilir, MOSSAD olabilir. İlk belirtisi bu 89-90 yılları. Daha sonra bunun dışında askeri yargıyı mülkiyeyi ele geçirin kaseti var 1996’da buda açıkça bir nerden kendine güvence verilmiş olması gerekir ki gerekli güce ulaştığını düşünüp gizli bir toplantıda bunları söylüyor. Tamamen kapalı arabalarla getirilmiş o günkü hakimler, savcılar, kurmay yüzbaşılar ve birkaç tane komiser seviyesinde kişilerdi. Bunlar gösteriyor ki Gülen artık bu ilişkisini saklamıyor. Zaten bizim de ilk kopmamızda oradan kaynaklanıyor. Bu kadar açık bir beyan hem beni çok rahatsız etti hem de bunun mutlaka duyulacağını biliyorum. Devlet de bunu duyacak ama Gülen hiç bunu endişe etmeden oradaki açıkça 100 kişi içinde söyledi. Çekimde yapılıyor.

Yani hepsi kayıt altında

Tabi ki kayıt altında. Gülen bu ilişkisini saklamıyor yeterince güce inandığını düşünüyor. Ve bu talimatı oradan verdi.

1999 yılında Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilmesinden hemen sonra Gülen ABD'ye gidiyor. Bunun altında yatan sebep nedir?

Fethullah Gülen ABD’ye 2 veya 3 defa gitti. Şimdi bunun ona denk gelmesi planın bir parçası mı bilmiyorum. Yalnız Pensilvanya’daki yer 1988’de Altunizade’de para toplanarak bir talebeye hizmet edecek kamp olarak parası toplandı. Necdet Başaran ABD’ye gitti Pensilvanya’da Altın Nesil Vakfı adına bir yer aldı.

Necdet Başaran kimdir?

Necdet Başaran FETÖ’nün ilk çekirdek kadrosunda olan İzmir Yüksek Fikir Enstitüsü'nden mezun Yozgat’lı bir arkadaş. Eşi çocukları Hollanda’da duruyordu. Türkiye’ye geldi ve ona para topladık. Ve dedik ki git Amerika’da hizmet yapabilecek bir yer satın al. Bu toplanan parayla Necdet Başaran Altın Nesil Vakfı adına yer alıyor. Bu olay 1988-1989 yılları Gülen’in ABD’ye yerleşmesi 1999 demek ki 10 sene sonra gideceğini planladığı için hazırlık yapıyor. Burada Türkiye’nin bölüneceği meselesi var. 88-89’da kampın alınması var. 10 sene sonrada Türkiye’den Vatikan’a ziyaret sonrası ülkeyi terk ediyor ve oraya gidiyor. Bütün puzzle’ın parçalarını yan yana koyduğumuz zaman şu çıkıyor ortaya demek ki Gülen bu planın kullanılması esnasında bir yerden talimatla hedefine adım adım yürüyor. Gülen gitmeden önce Vatikan’a gidiyor. Vatikan’a gitmeden önce Türkiye’deki bütün Ermeni, Yahuhi, Rum mensuplarıyla görüşüyor gözlerimle gördüm. Tabi dinler arası diyalog projesinden dolayı görüşüyor düşüncesiyle zannediyoruz. Oradan aldığı referansla Vatikan’a gidiyor. Vatikan’a gidip papayla görüşmesi bu görüşmeden bir sene sonra 89 yılında. Vatikan’daki mutabakatta şu bana göre; Amerika’ya gidip Vatikan’a sunmuş olduğu mektupta kardinallik teklifi ve kabul teklifi gibi bir pazarlık var. Vatikan’ın arayıp da bulamadığı dinler arası diyalog ve ılımlı İslam milenyum projesi Asya'nın hristiyanlaştırılması meselesindeki tekliflerin aynı cevaplarını veriyor Gülen. Gülen sizin naçizane planınız projenizin bir parçası olmak için hizmetlerimi sunmaya geldim diye insanı dehşete düşürecek sözler sarf ediyor.

Kaç yılında gerçekleşiyor bu olay?

1998’de Vatikan’da gerçekleşiyor. Bu planın karşısında şu çıkıyor oraya; Kendisine Vatikan pasaportu veriliyor. Zannediyorum Vatikan’la anlaştıktan sonra Amerika’da ikamet buna şart koşuldu. Önceleri şöyle düşünüyordum. Türkiye’de 28 Şubat’tan sonra senin başına bir hal gelir. Seni koruyabilmemiz için Amerika’ya git dediler diye düşünüyordum. Halbuki şöyle anlıyorum artık bu kardinallik teklifi karşısında senin Amerika’da ikamet etme mecburiyetin var. Türkiye’de durarak bu görevi ve misyonu eda edemezsin. Bakın buradan 17 sene oldu FETÖ halen Pensilvanya’da yani Kardinalliği karşısında Amerika’da rehin ve ikamet etme pazarlığı oldu. Gülen neden yıllardır hiçbir siyasi sorun olmadığı halde neden Türkiye’ye gelmedi. Burada anlaşılıyor ki orada ikamet etme pazarlığına evet dediği için. Çünkü ileride 17-25 Aralık, 15 Temmuz gibi operasyonlarda kullanılacak bir aparat haline gelecek bir muhavele var.

ABD ASLA GÜLEN’İ İADE ETMEZ

O halde ABD Gülen’in iadesinde bulunmaz

Kesinlikle vermez. Türkiye’de başarısız bir darbe girişimi olsa bile Fethullah Gülen’in 180 ülkede planlamış teşkilatı var. Bütün gizli servislerin özellikle ABD’nin ve MOSSAD’ın kullandığı her yere girilmiş. Türk imajını kullanarak büyük sempati duyulan bir istihbarat örgütünü ABD feda eder mi?

FETÖ’NÜN HEDEFİ ÇOK FARKLI

Fethullahçı terör örgütünün diğer terör örgütlerden ne farkı vardır?

Çok tehlikeli ve çok farklı bir örgüt çünkü PKK’nın hedefi belli istekleri belli Kürt devleti kurmak işte ırkçı mezhepçi olay yaratmak. DEAŞ’ta öyle ama Fethullah Gülen’in kurmak istediği hedefler bunlardan 100 kat daha tehlikeli dünya çapında örgütlenme var. Diğer terör örgütlerin dünya çapında örgütlenme gibi hedefleri yok.

17-25 ARALIK OLSAYDI 15 TEMMUZ OLMAZDI

İkinci darbe girişimi söylentilerinin altında yatan sebep nedir?

Yapılan bu mücadele tekniği ve şekli yok. Yine aynı hukuki şekilde yargıçla polisle bu iş olsaydı 17-25’te bu iş biterdi ve 15 Temmuz olmazdı. Şuanda yapılan şey şu, bir ihbar alınıyor şikayetler duyuluyor gidiliyor o yurt veya bina kapatılıyor. Fakat şuan 35 bin kişi cezaevinde kamudan atılmış 100 bin işi var. Daha 200-300 bin kişi daha işin içinde. Nasıl tespit edeceksiniz. Attığınız adam buhar olup uçmuyor. Sadece görevinden uzaklaştırıyorsunuz. İçeriye alınan 35 bin işi ama sizin devletten attığınız 100 bin kişi bir 100 bin kişi attığınız zaman bunların etrafında 3-5 kişi olduğunu düşünerek Türkiye’nin başına yeni bir muhalefet cephesi çıkıyor. Böylede muhalefete de malzeme gönderiliyor. CHP ve HDP de bunlara eklendiğini düşünerek kendi elimizle karşı tarafa malzeme veriyoruz. Tedavi ve çözüm şekli bu değil.

Hep FETÖ'nün siyasi yönleri konuşuluyor. Peki FETÖ'nün dinler arası diyalog projesi nedir? Gülen'in kitabında yer alan Kutbu’l İrşad nedir biraz açar mısınız?

Kutbu’l İrşad kendi yazı Prizma 2 kitabında 179. sayfada Sızıntı’nın baş yazısında tekrar yazmıştı. Sızıntı dergisi 1979 yılında çıktı. Sonra Gülen burada ki yazılarını topladı. Zannediyorum ki 80’li yıllarda kitaplarını yazdı. Burada kutbu’l irşad denilerek kendisinin olmak istediği makam ve mevkiyi anlatmak istiyor. Halkın bunu çok anlamış olması mümkün değil. Kutbu’l İrşad diyor şöyle birisidir; Hedefi de şudur o şu mevkiinin adamıdır yani mehdi değil HZ. İsa olma iddiasında da değil . Humeyni gibi Türkiye’ye gelip lider olma içinde de değil bu tarif ettiği şahıs öyle bir makam ve mevki sahibi ki peygamberliğin çok üstünde çünkü peygamberler bulunduğu devire kadar dini temsil etmişlerdir. Ve ulaştıkları coğrafya belirli yerlerde kalmıştır. Kutbu’l Attap denilen şahıs bütün bu din adamlarının tamamını içine alacak bir dinle ortaya çıkacak. Yani Müslümanlığı, Hristiyanlığı ve Yahudiliği birleştirerek harmanlayıp bir din halinde herkesi mutlu edecek ve dinler arasında bir çatışma ve sürtünmeyi yok edecek diyor. Benim misyonum bu diyor. Onun için ‘la ilahe illallah’ kenarından ‘muhammeden resulullah’ çıkarmakta mahsur yoktur. Bu benim iştihadım ben bunu yaparım diyor. Eğer İmam-ı Gazli Rabbani olsaydı bana tabii olurdu diyor. Ben o mevkiinin adamıyım diyor. Bununla anlaşılan şey ben bütün peygamberlerin ve bütün müşriklerin üstünde iştihatlı dinde oynama yapabilecek sıfatta biriyim. Yakın kadrodakilerde  bu adam olduğuna inanıyorlar.  Yani böyle bir hüküm yok ben yaparım diyor. Peki sen Hristiyan dünyasıyla nasıl yakınlaşacaksın dinimizden bir takım tavizler vermemiz lazım diyorlar. Veririz diyor. Onlara belli bir yaklaşım içinde olmalıyız.

 

Kaynak: Aksam.com.tr- Mehmet Bayar