AA
Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi, Turgut Özal Tıp Merkezi Kemik İliği Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Ali Erkurt, Türkiye'nin artık kök hücre nakillerinde çok yüksek bir tecrübeye ve altyapıya sahip olduğunu, Avrupa ve ABD standartlarında hizmet sunduğunu bildirdi.
Erkurt, AA muhabirine, akut lösemi, lenfoma, multiple myeloma gibi hematolojik kanser hastaları için hayati önem taşıyan kök hücre nakli ve kök hücre bağışının önemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kök hücre (kemik iliği) nakillerinin otolog (hastanın kendi kök hücrelerinin kullanılması) veya allojenik (bir başka kişinin kök hücrelerinin kullanılması) yoluyla yapılabildiğini anlatan Erkurt, bu çerçevede kök hücre nakli bekleyen hastalara en uygun bağışçının bulunabilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılay işbirliğinde Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi (TÜRKÖK) projesinin yürütüldüğünü anımsattı.
Prof. Dr. Erkurt, Türkiye'de kök hücre nakil merkezi sayısının 100'ü geçtiğini belirterek, "Türkiye'de yılda yaklaşık 6 bin kemik iliği nakli yapılıyor, bu konuda Avrupa ülkeleri arasında 4'üncü sıradayız. Akraba dışı nakillerin artık yüzde 95'i TÜRKÖK sistemine kayıtlı gönüllü bağışçılar yoluyla gerçekleştiriliyor." dedi.
Turgut Özal Tıp Merkezi Kemik İliği Nakli Merkezi'nin 40 ruhsatlı nakil yatağıyla bu alanda Türkiye'nin en büyük merkezlerinden biri olduğuna, yıllık 200'ün üzerinde kemik iliği naklinin gerçekleştirildiğine değinen Erkurt, Türkiye'nin dört bir yanından ve yurt dışından hastaların merkeze başvurduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Erkurt, "Türkiye'de kemik iliği nakilleri, kanser tedavilerinin tamamı ücretsiz, tamamı SGK bünyesinde ödeniyor. Bunun dışında sağlık turizmi kapsamında yurt dışından gelen her türlü hematoloji hastasına da kemik iliği nakilleri yapıyoruz. Türkiye, kök hücre nakli alanında Avrupa ve Amerika standartlarında klinik tecrübeye ve hasta bakımına sahip bir ülkedir." diye konuştu.
Prof. Dr. Mehmet Ali Erkurt, hastalar için kök hücre bağışında bulunmanın önemine dikkati çekerek, "Ben de kök hücre bağışçısıyım. 5 yıl önce kök hücre bağışçısı oldum ve uygun bir hasta olup arandığımda gidip kök hücre vereceğim. Bunda korkulacak hiçbir şey yok, bağışçıya hiçbir zararı yok." dedi.
Gönüllü kök hücre bağışçıları ile hasta bilgilerinin sürekli TÜRKÖK üzerinden tarandığını, uygun bir hasta çıkması durumunda bağışçının aranarak hastaneye davet edildiğini anlatan Erkurt, bağışçının kabul ettiğinde detaylı tetkiklerin yapıldığını ve uyum sağlanması durumunda nakil işlemi için hazırlıkların başladığını söyledi.
Prof. Dr. Erkurt, bunun zor bir işlem olmadığının altını çizerek, şu bilgileri paylaştı:
"Tetkik sonuçlarına göre kök hücre vericisi olabileceği belirlenen bağışçılara 4 günlük bir cilt altı aşı uygulaması yapılıyor. Sonrasında modern aferez cihazları ile damardan kan alır gibi 2 saatlik bir sürede kök hücreleri toplanıyor. Hayat kurtarmak için 4 günlük bir iğne ve 2 saatlik bir toplama işlemi gerçekten zor değil.
Eskiden bu işlem daha zor yöntemlerle, ameliyathane ortamında yapılıyordu. Ama artık kök hücre vermek, kan vermek gibi çok kolay bir işlem. İnsanlarımız bunu bilmeli, bağışçı olmaktan korkmamalı. Kök hücre vermenin bağışçıya sağlık açısından hiçbir zararı yok. 18-50 yaş arasında kan bağışında bulunabilen herkes, kök hücre bağışında da bulunabilir."
Kemik iliği nakli yapılan hastaların ortalama 1 ay hastanede takip edildiğini, sonrasında ise özellikle ilk 6 ay düzenli aralıklarla yakın kontrollerin sürdüğünü aktaran Erkurt, şunları kaydetti:
"Türkiye'de kök hücre nakillerinde ölüm riski belirgin olarak azaldı. Eskiden bu yüzde 25 oranındaydı yani hastaların dörtte birinde risk söz konusuydu. Fakat artık Türkiye, kök hücre naklinde çok yüksek bir tecrübeye, altyapıya sahip, Avrupa ve ABD standartlarında hizmet sunuyor. Mortalite oranları, allojenik nakillerin en zor, riskli durumlarında bile yüzde 10'un altına düştü. Kişinin kendinden yapılan otolog nakillerde ise yüzde 1'in altında."