Koku ve tat algısıyla ilgili araştırmalar yapan Kulak Burun Boğaz uzmanı Doç. Dr. Esin Yalçınkaya, koku duyusunun insanın tüm içgüdüleriyle ilişkili olduğunu belirtti. Doç. Dr. Yalçınkaya, anne ile bebek arasındaki bağın kurulmasında ya da kişinin birine aşık olmasında kokunun önemli yere sahip olduğunu söyledi. Doç. Dr. Yalçınkaya, koku duyusunun kişinin mutluluğu üzerinde de etkili olduğunu vurgulayarak, hiç koku almayan birinin mutluluk uyaranlarının koku alanlara oranla daha düşük olduğunu ifade etti. Kokunun bazen geçmişe dönük anlara çağrışım yaptığını ve hafızanın tazelenmesini sağladığını aktaran Doç. Dr. Yalçınkaya, koku alamamanın parkinson, alzaymır gibi nörolojik hastalıkların ilk belirtisi olabileceğine dikkati çekti. Doç. Dr. Yalçınkaya, “Alzaymır, her şeyi unutma demektir. Böyle hastalıklar, önce koku alamamayla başlayabiliyor” dedi.
KOKU BELİRTİ OLABİLİR
Doç. Dr. Yalçınkaya, vücut kokusunun değişmesinin bazı hastalıkların belirtisi olabildiğine işaret ederek, “Örneğin metabolik hastalıkların belirtisi olabiliyor. Böyle durumlarda bir check up veya iç hastalıklar bölümüne görünerek kontroller yaptırmak faydalı olabilir” diye konuştu. Kokunun tatla da yakından ilişkili olduğunu aktaran Doç. Dr. Yalçınkaya, koku alamayan kişilerin çoğunlukla tat da alamadıklarını anlattı. Doç. Dr. Yalçınkaya, yemek tercihlerine göre kişisel özelliklerin de değişebildiğini belirterek, “Acı tüketenlerin tatlı tüketenlere göre daha sert ahlaki yargılamalar yapabildiğine, uyumlu kişilerinse tatlıyı daha çok sevdiklerine dair bilimsel çalışmalar var. Ayrıca araştırmalarda baharatlı yiyecek sevenlerin heyecan arayan kişiler olabileceği de saptanmış” ifadelerini kullandı.