Türkiye'nin yerli ve milli seyir füzesi Atmaca'nın 200 kilometrenin üzerinde bulunan bir hedefi nokta atışla vurduğunu gösteren görüntülerin yankısı sürüyor. Özellikle de Ege, Akdeniz ve Libya gibi bölgelerde son dönemlerde yaşanan kimi gelişmeler, Türkiye’nin deniz unsurlarından etkili ateş gücüne kavuşmasının ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
TRT Haber'den Sertaç Aksan'a konuşan Savunma Sanayii Araştırmacısı Hakan Kılıç, test videosuyla ilgili değerlendirmesinde, temsili hedef yerinde gerçekten bir gemi olsa Atmaca’nın tam olarak gemi bordasına isabet edeceğini söyledi.
FARKLI ŞEKİLLERDE HEDEFE ULAŞABİLİYOR
Atmaca’nın hedefe yaklaşma açısına da dikkat çeken Kılıç, füzenin deniz yüzeyini yalayarak uçtuğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Tam olarak teyit edilmese de bazı açık kaynaklar Atmaca’nın yalnızca 5 metre irtifada dahi uçabildiğini söylüyor. Atmaca sadece ‘yalama uçuşu’ (sea skimming) kabiliyeti ile hedefi bulmuyor. Türkiye, farklı varyasyonlarda da taarruz edebilen bir seyir füzesi geliştirdi.
Örneğin, gerekli olduğu durumlarda Atmaca yüksek irtifaya çıkıp gemiye dik açıdan dalarak hedef küçültebiliyor. Ya da adanın çevresinden dolaşarak gemi radarına son anda girdiğinden herhangi bir savunma sisteminin harekete geçmesine fırsat vermeden hedefi başarıyla vurabiliyor.
Gemisavar füzemiz hedef güncelleme özelliğinin yanı sıra 4-5 farklı hedef dolaştırılıp, son anda hedeften cayma ya da yeni bir hedef güncellemesi yapılabilecek bir ürün. Bunların da test edilmiş olması son derece doğal.”
ABD’Lİ MUADİLİNDEN ÇOK DAHA ÖNDE
Türkiye’nin bu tür durumlarda Harpoon füzesini kullandığını hatırlattığımız Hakan Kılıç, yerli/milli Atmaca ile ABD’li muadilinin karşılaştırmasına ilişkin şunları söyledi:
“Atmaca, ABD yapımı olan ve hem Türk hem de Yunan donamalarının kullandığı Harpoon füzesi ile aynı türde yani muadili ama rakibi değil. Çünkü aralarında geliştirme açısından yıllarca fark olduğu gibi aynı zamanda menzilinin 200 kilometrenin üzerinde olduğu açıklanan Atmaca bu yönüyle de önde. Harpoon’un geliştirilmiş versiyonu olan Blok2 modelinin dahi menzili 130 kilometre.
Türkiye’nin bu noktada asıl rakibi Fransız Exocet Bl3 füzesi. Onların da yaklaşık 200 kilometre menzile sahip olduğunu söylemekte fayda var. Rusların bu konuda ABD’den dahi ileride olduğunu ve Karadeniz’in farklı noktalarında söz konusu türde füzeler taşıyan Rus deniz unsurlarının bulunduğunu göz önünde bulundurmak gerek.
ABD ise daha çok uçaktan atılan gemisavarlara önem veriyor. Onların da farklı çalışmaları var. Bu sıralar en çok uçaktan atılan gemisavar AGM-158C LRASM füzesi ön planda. Düşük radar görünürlüğüne sahip ve 1000 kilometreye yakın menzili var. Söz konusu ürünün gemiden atılan versiyonunun 400 kilometre menzile erişmesi bekleniyor.”
ATMACA DÜNYANIN EN İYİLERİ ARASINDA
Genellikle füzelerin sadece menzil üzerinden değerlendirildiğini ve bunun yanlış olduğunu anlatan Kılıç, “Her şey menzil değeri değil. En önemli faktör; füzenin elektronik karıştırma ve aldatma sistemlerine karşı dayanıklılığı. Atmaca, Rus, ABD’li ve Fransız rakipleri içinde çok iyi bir yer edinmiş, dünyanın en önde gelen gemisavar füzelerinden biri olarak gözüküyor. Tabii ki burada Rus füzelerinin ve yeni ABD LRASM hakkında az şey bildiğimizi ve Rusya’nın Hipersonik Zircon gemisavar füzesini de hizmete soktuğunu belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.
DIŞ GÜÇLERİN MÜDAHALESİ OLMADAN KULLANIM ÖZGÜRLÜĞÜ
Kılıç, Atmaca’nın Türkiye’nin silahlı gücüne ne tür katkılar sağlayacağı sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“ABD yapımı Harpoon’u kullanmak istediğiniz zaman işin ekonomik boyutunu da düşünmek zorunda kalıyordunuz. Çünkü bunlar son derece pahalı füzeler. Bu bile Atmaca’nın ülkemize ne denli bir katkı sağlayacağını tek başına gösterebilir.
Bir diğer örnek de Kardak krizi idi. Hatırlanacağı üzere o dönem ABD’li Büyükelçi, Harpoon’un ABD yapımı olduğuna dikkat çektikten sonra, ‘Türkiye ve Yunanistan gemilerden füze ateşleyemeyecekti’ açıklamasında bulunmuştu.
Tabii ki Türkiye çok farklı seçeneklerle yine de istediğini yapabilecek güçteydi. Ancak bu örnek bize savunma sanayiinde yerli ve milli ürünlerin nasıl hayati bir rol oynadığını göstermesi bakımından önemli. Sonuç olarak bugün bir kriz çıksa kendi füzemizi istediğimiz kadar kullanabilecek, elektronik harp ve diğer aldatma sistemlerine rağmen, üstelik ağ merkezli harp kabiliyeti ile kullanabilecek noktaya geldik.”
ATMACA’YA YERLİ MOTOR GELECEK
Kılıç, Atmaca’da şu an için Fransız TR-40 motoru kullanıldığı bilgisini vererek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Planlamalara göre 1 yıl içerisinde yerli üretim olan KJT-3200 milli turbojet motorları ile Atmaca hedefine ilerleyecek. Atmaca ile ilgili şunun da altını çizmek lazım; kıyı konuşlu versiyonunun yanı sıra bir süre sonra Reis sınıfı denizaltılardan da ateşlenebilecek. Süreç bununla da kalmayacak ve milli denizaltı projesi MİLDEN’de de bu kabiliyet olacak. Torpido kovanında su üstüne varan Atmaca, kapsülün açılmasından sonra roket motorunu ateşleyerek hedefine doğru uçuşa geçebilecek.
Kamuoyunda Atmaca’nın kara versiyonu üzerinde de farklı yorumlar okuyoruz. Atmaca’nın kara hedeflerini vuran bir versiyonuna ihtiyaç olmadığı fikrindeyim. Fayda/maliyet açısından tek atış ile bir harp gemisini batıracak kabiliyette olan Atmaca, kara hedefi gündeme geldiğinde aynı fayda/maliyeti veremeyebilir. Zaten bu nedenle Gezgin seyir füzesinde çalışmalar devam ediyor.
Bizim bu noktada önceliğimiz Atmaca füzesinin yeni alınan ATR-72 deniz karakol uçaklarından atılmasının sağlanabilmesi, yukarıda bahsettiğim şekilde denizaltıda kullanılabilmesi ve üç tarafı denizlerle kaplı ülkemizde kıyı konuşlu olarak kullanılmak sureti ile caydırıcılığımıza katkı sunabilmesidir.”