TRT Haber
Türkiye'nin yerli ve milli imkanlarla geliştirdiği Silahlı İnsanız Hava Araçlarının (SİHA) zorlu coğrafyalarda farklı hedefleri başarıyla vurduğu biliniyor. Bugüne kadar ortaya koyduğu performansla kendi sınıfında dünyanın en iyisi olduğunu defalarca ispat eden Bayraktar TB-2 önceki başarılarına rağmen imza attığı kimi işlerle şaşırtmaya devam ediyor.
Son günlerde TB-2'lerin bir kez daha gündem olmasında Ukrayna'daki savaştan yansıyan yeni bir görüntü var. Uluslararası medya kuruluşlarında da geniş yer bulan görüntülerde, Ukrayna'ya ait Bayraktar TB-2'lerin Rus devriye botlarını tam isabetle vurduğu görülüyor.
Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz, bu görüntülerin ne anlama geldiğini ve Türkiye için muhtemel bir Ege-Doğu Akdeniz krizinde ne gibi imkanlar sağlayacağını TRT Haber'e anlattı.
Oğuz önce kısa bir hatırlatmada bulunuyor... Ukrayna'nın özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için üretilen Bayraktar TB2'leri teslim aldığı Haziran 2021'den itibaren deniz hedeflerinin tespit, takip ve imhası için Karadeniz'de yoğun eğitim ve tatbikatlar yaptığından bahsediyor. Hatta NATO unsurlarının da katıldığı bir tatbikatta dahi bu yöntemin kullanıldığı bilgisini paylaşıyor.
Türkiye'nin de daha önceden tatbikatlarda su üstü hedeflerine karşı Bayraktar TB2 + MAM-L ikilisini başarıyla kullandığına dikkat çekiyor Oğuz ve "Bu yeni kabiliyeti sayesinde TSK'nın Ege ve Akdeniz'de muhasım yüzer unsurlar karşısında taktik üstünlük sağlayacağını geçen yıl söylemiştik" hatırlatmasında bulunuyor.
Turan Oğuz kadrajı biraz daha geniş tutuyor ve Bayraktar TB-2'nin dönüşümünü şöyle anlatıyor:
"2014'te sadece keşif-gözetleme için kullanılmaya başlanan basit bir taktik İHA platformu, üzerinden daha 8 yıl geçmeden yeni doktrinler yazdıran, fiyat/performans açısından dünyanın en iyi İHA'sı haline geldi.
Bu başarıda kuşkusuz Mini Akıllı Mühimmat (MAM) ailesinin de etkisi çok. İki ürün de yıllar içinde hem kullanıcı hem de üreticilerin insanüstü gayretli çalışmalarıyla sınıfında en üst lige yerleşti. Üstelik hem oyun değiştirici hem de trend belirleyici oldu."
Ukrayna'dan yansıyan görüntüler ve Türk SİHA'ların deniz platformlarına yönelik vuruş gücü aslında bizi başka bir soruya götürüyor. Ege Denizi'ndeki çok sayıda ada ve adacık özellikle Yunan güçleri için çok değerli bir 'saklanma' alanı oluşturuyor.
SİHA'ların gemilere ve botlara yönelik isabetli atışlarını gördükten sonra Türkiye'nin Ege ve Doğu Akdeniz'deki kabiliyetlerine bu durumun nasıl yansıyacağını merak ediyoruz.
Öncelikle bir konunun altını çok net şekilde çiziyor Turan Oğuz ve "MAM-L hücumbot veya daha büyük savaş gemilerini doğrudan batıramaz." diyor.
Ancak burada ilginç bir detaydan da bahsediyor:
"Köprü üstü, radar, savaş yönetim merkezi, silah lançeri gibi kritik noktalara zarar verebilirse muhasım gemi muhabere yeteneğini kaybeder ve savaş sahasından çekilmek zorunda kalır. Ya da arkasından gelen bir dost gemi 'kör ve/veya silahsız kalan' muhasım gemiyi vurup batırabilir. İkisinin de çok kritik öneme sahip kazanımlar olduğunu unutmamak gerek.
Peki, azami 15 kilometre menzile ulaşan MAM-L mühimmatlar taşıyan bir SİHA Ege ve Doğu Akdeniz'de ne ifade eder? Örneğin Yunan donanmasına ait 30'a yakın hücumbot ve gambotun menzili dışına çıkarsınız. Bu da büyük bir taktik üstünlük anlamına gelir."
Türkiye'nin ANKA ve Bayraktar TB-2 sınıfındaki SİHA'lardan aldığı verim ortada. Ancak hem Baykar Savunma hem de TUSAŞ var olan platformlarını daha da geliştirdiler ve Akıncı ile Aksungur gibi iki çok kritik platforma imza attılar. Tabi bu arada diğer ilgili firmalar da MAM-L'nin daha gelişmiş versiyonu olan MAM-T'nin de hizmete girmesi için canla başla çalıştılar.
Turan Oğuz da MAM-T'nin etki gücüne işaret ederek sözlerini tamamlıyor "Aksungur, AKINCI ve benzer büyüklükteki İHA platformlarından kullanılabilecek MAM-T daha büyük muhasım gemiler için çok daha uzak mesafelerden çok daha büyük vuruş gücüne sahip bir tehdit olabilecek." ifadesini kullanıyor.