Osmanlı Devleti döneminde Güneş'in battığı anı 12:00 kabul eden “alaturka saat” sistemi geçerliydi
Güneşin tepe noktasında olduğu anı esas alan ve tamamen battığı anı esas alan saatler arasında farklılık söz konusuydu
Bu farklılıkları ortadan kaldırmak ve uluslararası uyum sağlamak için
Türkiye’deki saat sistemi “Günün 24 Saate Taksimine Dair Kanun”un mecliste görüşülüp kabul edilmesi ile değişti
Kanunun birinci maddesi “Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gün, gece yarısından başlar ve saatler sıfırdan yirmi dörde kadar sayılır” diyerek ülkede günün 24 saate bölündüğü saat sistemini yürürlüğe koydu
Kanunun 2. maddesi ile ulusal saat sistemi İzmit’ten geçen 30. meridyen esas alınarak oluşturuldu
698 sayılı kanunla da Türkiye Cumhuriyeti’nde resmi devlet takvimi olarak Milâdî Takvim kabul edildi ve 1 Ocak 1926’dan itibaren Miladi Takvim kullanıldı
Osmanlı zamanında Tanzimat dönemine kadar Hicri takvim kullanılmış, Tanzimat’tan sonra Hicri ve Rumi takvimler birlikte kullanılmaya başlanmış ardından da sadece Rumi takvim kullanılır olmuştu
Cumhuriyet döneminde Miladi Takvime geçildikten sonra bu konuda yapılan son değişiklik, 1945 yılında “Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunuevvel, Kanunusani” isimlerinin “Ekim, Kasım, Aralık, Ocak” olarak değiştirilmesi oldu