HABER MERKEZİ
Elektrikli araç sektöründe yaşanan son gelişmeler, küresel ölçekte beklenen hızlı dönüşümün bir süre daha erteleneceğine işaret ediyor. Avrupa Birliği'nin içten yanmalı motorlu otomobillerin aşamalı olarak kaldırılması yönündeki iddialı planlarında geri adım atması ve ABD'li otomotiv devlerinin elektrikli araç yatırımlarını yeniden değerlendirmesi, sektörün geleceğine dair önemli sinyaller veriyor. Elektrikli araç pazarında son dönemde ortaya çıkan bu yavaşlama, hem üreticiler hem de tüketiciler için yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
Elektrikli araç sektöründe yaşanan gelişmeler, büyük üreticilerin stratejilerinde köklü değişikliklere gitmesine neden oluyor. Avrupa Komisyonu, içten yanmalı motorlu araçların aşamalı olarak kaldırılması için belirlediği agresif takvimde esnemeye giderek, otomobil üreticilerine ve tüketicilere daha fazla uyum süresi tanıdı. Bu adım, elektrikli araç geçişinin beklenenden daha yavaş ilerlediğinin açık bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Ford Motor Company, sekiz yıl önce tamamen elektrikli araçlara geçiş sözü vermiş olsa da, son dönemde bu stratejiden geri adım atarak 19,5 milyar dolarlık ek maliyet açıkladı. Bu gelişme, elektrikli araç pazarında yaşanan zorlukların sadece birkaç şirketle sınırlı olmadığını, sektör genelinde bir hesaplaşma sürecinin başladığını gösteriyor.
Elektrikli araç alanında devrim yaratan Tesla da, son yıllarda büyüme hızını kaybetmeye başladı. Şirketin dünya genelindeki teslimatlarının ikinci yıl üst üste düşmesi bekleniyor. Tesla CEO'su Elon Musk, şirketin odağını uygun fiyatlı elektrikli araçlardan insansı robotlar ve sürücüsüz taksiler gibi yeni teknolojilere kaydırıyor. Çin'in elektrikli araç devi BYD ise, 2025 yılında batarya elektrikli araçlarda liderliği hedeflese de, son üç ayda satışlarında düşüş yaşadı. BYD'nin büyüme ivmesinin azalmasında, Çinli yetkililerin fiyatlandırma politikalarına yönelik artan denetimleri de etkili oldu. Şirket, batarya elektrikli araçların yanı sıra, benzinli motorlu plug-in hibrit modeller de üretiyor ve bu çeşitlilik, elektrikli araç pazarındaki yavaşlamanın bir başka göstergesi olarak öne çıkıyor.
Elektrikli araç geçişinde yaşanan yavaşlama, sadece birkaç üreticiyle sınırlı kalmıyor. Ford'un yanı sıra, General Motors da elektrikli araç üretim kapasitesini azaltmaya karar verdi ve bu nedenle 1,6 milyar dolarlık ek maliyet açıkladı. Şirket, ilerleyen dönemde benzer adımların atılabileceğini de duyurdu. Stellantis ise, tamamen elektrikli Ram pikap modelini iptal ederek, ABD pazarında benzinli V-8 motorlu araçlara yeniden ağırlık vermeye başladı. Bu adımlar, elektrikli araç pazarında yaşanan belirsizliğin ve rekabetin giderek arttığını gösteriyor.
Avrupa'nın önde gelen otomobil üreticilerinden Volkswagen de, elektrikli araç üretiminde önemli değişikliklere gidiyor. Şirket, Dresden'deki fabrikasında elektrikli ID.3 hatchback üretimini durdurdu ve bu, Volkswagen'in 88 yıllık tarihinde Almanya'daki bir montaj tesisinde ilk kez üretimi tamamen durdurması anlamına geliyor. Ayrıca, Porsche'nin elektrikli araçlardan geri adım atmasıyla bağlantılı olarak Volkswagen 4,7 milyar euro (yaklaşık 5,5 milyar dolar) maliyet kaydetti. Tüm bu gelişmeler, elektrikli araç sektöründe yaşanan zorlukların ve maliyet baskısının giderek arttığını ortaya koyuyor.
Sektördeki tüm bu zorluklara rağmen, elektrikli araçlar otomotiv endüstrisinin geleceğinde önemli bir yer tutmaya devam ediyor. General Motors CEO'su Mary Barra, elektrikli araçların şirketin "Kuzey Yıldızı" olmaya devam ettiğini vurgularken, batarya teknolojisinin içten yanmalı motorlara göre üstünlüğüne dikkat çekiyor. Volvo Car AB ise, Avrupa Birliği'ne 2035 yılına kadar içten yanmalı motorlu araçların aşamalı olarak kaldırılması hedefinin sürdürülmesi için lobi yapıyor ve elektrikli araçların otomotiv sektöründe büyüyen bir segment olduğunun altını çiziyor.
Ancak, Brüksel'deki politika yapıcılar, elektrikli araç satışlarının belirlenen hedeflere ulaşmak için yeterli hızda artmadığını kabul ediyor. Avrupa Komisyonu, egzoz emisyonlarının 2035 yılına kadar %90 oranında azaltılmasını öngören yeni bir hedef belirledi. Bu oran, daha önceki %100 azaltım hedefinden bir miktar geri adım anlamına geliyor. Ayrıca, otomobil üreticilerinin ek kirliliği telafi etmek için düşük karbonlu veya yenilenebilir yakıtlar ile yerel olarak üretilen yeşil çelik kullanmaları şart koşuluyor. Bu düzenlemeler, elektrikli araç geçişinde üreticilere daha fazla esneklik tanırken, tüketiciler için de alternatif seçenekler sunmayı amaçlıyor.
Otomotiv sektöründe yaşanan bu değişim, üreticilerin yatırımlarını ve üretim stratejilerini yeniden gözden geçirmelerine yol açıyor. Jefferies'in otomotiv hisse senedi analisti Philippe Houchois, birden fazla güç aktarma organına sahip olan üreticilerin yatırımlarını farklı teknolojilere yaymak zorunda kaldıklarını ve bu nedenle daha fazla zamana ihtiyaç duyduklarını belirtiyor. Ford'un yaşadığı maliyet artışları, planlanan elektrikli F-Series kamyon hattının iptal edilmesi, üretimin benzinli ve hibrit araçlara kaydırılması ve batarya tesislerinin enerji depolama sistemleri üretimine yönlendirilmesi gibi adımlarla doğrudan bağlantılı. Ford CEO'su Jim Farley ise, müşterilere daha fazla seçenek sunmanın ve üretim esnekliğini artırmanın önemine dikkat çekiyor. Farley, "Dünyanın dört bir yanında aynı eğilimi görüyoruz. Müşterilere seçenek sunmalı ve üretimimizi onların taleplerine göre şekillendirmeliyiz" ifadelerini kullanıyor.
Sonuç olarak, elektrikli araç sektörü küresel ölçekte yeni bir döneme giriyor. Hem Avrupa'da hem de ABD'de büyük otomobil üreticileri, elektrikli araç geçişinde yaşanan yavaşlamaya karşı stratejilerini yeniden şekillendiriyor. Artan maliyetler, değişen regülasyonlar ve tüketici taleplerindeki farklılıklar, sektörün önümüzdeki yıllarda daha esnek ve çok yönlü bir yapıya kavuşmasına neden olacak gibi görünüyor. Elektrikli araçların otomotiv endüstrisindeki yükselişi devam etse de, bu geçişin beklenenden daha uzun ve karmaşık bir süreç olacağı artık netleşmiş durumda.