Kalbinin sesini notalara döküyor
ABONE OL

Çankaya'da yaşayan Arzu Yılmaz, işitme ve konuşma engelli olarak dünyaya geldi. Doğduğunda gece körlüğü teşhisi de konulan Yılmaz’ın hayatı 21 yaşına geldiği zaman tamamen değişti. Görme yeteneğini de kaybeden Yılmaz, kendini tüm dünyaya kapattı. Ailesinin çabalarıyla hayata yeniden bağlanan Yılmaz, önce Braille Alfabesi, ardından kendi çabasıyla İngilizce öğrendi. Genç kız son olarak göz doktorunun tavsiyesiyle gittiği Gören Kalpler Eğitim Derneği’nde aldığı piyano dersiyle müzik alanındaki yeteneğini ortaya çıkardı. Engelsiz bireylerin piyanoda birkaç ayda öğrenebildiklerini kısa sürede öğrenen Yılmaz, bu yeteneğiyle müzik öğretmenini de şaşırttı.      

MÜCADELEYİ HİÇ BIRAKMADI  

Anne Gülistan Yılmaz, “Arzu, doğuştan tavukkarası, gece körlüğü vardı, sonradan görme yeteneğini de kaybetti. Doktora götürüyoruz, ‘çaresi yok’ diyorlar. Allah’tan ümidimizi kesmedik. Arzu’ya çok üzülmesin diye ‘ileride düzeleceksin’ diyorum” ifadelerini kullandı. Kızının evde takı yapıp, Braille Alfabesi’yle kitapları okuyarak zaman geçirdiğini belirten anne Yılmaz, “Arzu mücadele veriyor ben de mücadele veriyorum. Çok şükür hayata küsmedi, dört elle sarılıyor hayata. ‘En iyi benim’ diyor, mücadele veriyor” diye konuştu. 

YETENEĞİ ALLAH VERGİSİ 

Göz doktorunun kendilerini Gören Kalpler Eğitim Derneği’ne yönlendirdiğini ve kızının yaşamının bundan sonra daha da renklendiğini anlatan Gülistan Yılmaz, Arzu’nun piyano dersindeki başarısını ‘Allah vergisi’ olarak yorumladı. Engelli çocukları olan ailelere çağrıda bulunan Yılmaz, “Annelere babalara sesleniyorum; çocuklarını eve kapatmasınlar, mücadele versinler. Çocuklarını mutlu etmek için ne gerekiyorsa yapsınlar. Ben yapıyorum, yapmaya da çalışıyorum. Mücadeleyi de bırakmadım çok şükür” diye konuştu. 

KONSER VERMEK İSTİYOR       

Arzu Yılmaz da annesinin yardımıyla yaptığı açıklamada, çok mutlu olduğunu ve ileride konser vermek istediğini söyledi. Müzik öğretmeni Arda Gündoğan da Arzu’yu derslere kısa süre önce almaya başladığını belirterek “Şu anda majör minör kalıplar, sağ elde oktav çalışmasının hepsini bir ders içerisinde yaptık. Normalde öğrencilerimizde bir ay içerisinde bu ortam gerçekleşiyor ama bir ders içerisine bunu yapmak büyük marifet hem de görmeden ve duymadan yapmak ayrı bir olay. Çünkü bizim müzik işi zaten işitmeye dayalı. Biz bile ilk duyduğumuzda donup kaldık. Üstün yetenek bu. Duymadan, görmeden büyük işlerde bulunması bizi çok mutlu etti” dedi.