Baþkent’te yaþayan koleksiyoncu Gürkan Gürbüz, müziðe olan tutkusunu 1996 yýlýnda açtýðý plak evi ile diðer müzikseverlerle de paylaþýyor. Yaklaþýk 10 bin plaðýn ve 50’den fazla pikabýn yer aldýðý, ayný zamanda kafetarya hizmeti de veren plak evinde taþ plak ve gramofon satýþý yapýlýyor, müþteriler duvarlardaki Yeþilçam sanatçýlarýnýn imzalý fotoðraflarý ve film afiþleriyle nostaljik bir yolculuða çýkýyor.
Gürkan Gürbüz, Türkiye’de kasetin popüler olmaya baþladýðý dönemlerde plak dinlemeye baþladýðýný, ardýndan yerli ve yabancý sanatçýlarýn plaklarýyla koleksiyon oluþturmaya baþladýðýný söyledi. Yýllar içerisinde biriktirdiði plak ve gramofonlarý bir plak evinde topladýðýný, müzik tutkunlarýnýn daha uzun süre vakit geçirmelerine olanak saðlamak üzere zamanla mekaný geniþleterek kafeterya hizmeti de sunulan alana dönüþtürdüðünü aktaran Gürbüz, þunlarý kaydetti: “Türkiye’nin en büyük plak evlerinden birini kurduk. Mekanýn tarihi dokusunu ise hiç bozmadýk. 1970’lerde anne ve babalarýmýz nasýl bir dükkana giriyorsa bizim dükkanýmýz da aynýsý, çünkü bu dükkana hala kaset ve CD girmiyor. Dinletilerimizi tamamen plaklardan saðlýyoruz.”
Gürbüz, mekana plak tutkunlarýnýn yaný sýra gençlerin de geldiðini ve gramofonlardan yankýlanan müzik sesleri eþliðinde uzun süre vakit geçirme imkaný bulduðunu söyledi.