Malumunuz balık sezonu açıldı. Mis gibi balık kokusunu takip ederken yolumuz sağlıklı beslenme, deniz ürünleri güvenliği ve sürdürülebilir balıkçılık konusunda kapsamlı çalışmalara imza atan Norveç Deniz Ürünleri Konseyi’nin, Norveçli ve Türk beslenme uzmanlarını bir araya getirdiği keyifli bir atölye çalışmasına düştü. Norveç Ulusal Beslenme ve Deniz Ürünleri Araştırmaları Enstitüsü (NIFES) Gıda Güvenliği ve Beslenme Bölümü Uzmanı Lisa Kolden Midtbø’dan balığın beslenme alışkanlığı için önemini, içindeki vitaminleri, doğru yetiştirme ve tüketme yöntemlerini dinledik. Norveç Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye Direktörü Maria Kivijarvi Heggen ise sürdürülebilir balıkçılığın dünya için öneminden söz etti. Sofralarını balıkla donatmayı sevenlerin ayrı ‘Balık yemem’ diyenlerin ayrı dikkatle okuması gereken notlar aldık.
PETROL TÜKENİR AMA OKYANUS KURUMAZ
ZEKAYA DOPİNG DEPRESYONA İLAÇ
Norveç Ulusal Beslenme ve Deniz Ürünleri Araştırmaları Enstitüsü (NIFES) Gıda Güvenliği ve Beslenme Bölümü Uzmanı Lisa K. Midtbø “Mottomuz daha sağlıklı bir toplum için daha sağlıklı balık” diyor ve bunun için gerekli kaliteli yem, kaliteli balık, doğru servis adımlarını izlediklerini anlatıyor. Balık yetiştiriciliğinde kademeli olarak antibiyotik kullanımını azalttıklarını ve son 10 yıldır üretilen balıklarda eser miktarda dahi antibiyotik kullanılmadığını anlatan Midtbø yerine insan sağlığına zarar vermeyen ve balık ırklarının sağlıklı üremesini destekleyen aşılar kullandıklarından söz ediyor. Midtbø ardından balık tüketiminin önemini açıklamaya koyuluyor: Deniz ürünleri insan sağlığı için gerekli birçok besinin bir arada bulunduğu eşsiz bir gıda. Zihinsel rahatsızlıklar, beyin gelişimi, davranış, depresyon ve şeker hastalıkları üzerinde de olumlu etkisi olduğuna dair araştırmalar var. Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili ve birçok balık çeşidi var, bunlar da daha çok tüketilmeli. Sağlık Bakanlığımız her yaş grubundan kişiler için haftada 3-4 kez minimum 200 gr. yağlı balık tüketilmesini öneriyor. Yetişkinlerin 300-450 gr. balık tüketmesi ise en ideali. Özellikle hamilelerin bu konuya çok daha dikkat etmesi gerekiyor. Yaptığımız araştırmalar hamilelikte haftada üçten fazla balık tüketen kadınların gebelik sonrası depresyon yaşamadığını, çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişiminin de daha sağlıklı olduğunu gösteriyor.
Metabolizma ve beyin gelişimi için çok önemli bir besin olan iyot seviyesinin, özellikle hamileler ve çocuklarda olmak üzere Türkiye genelinde yetersiz seviyede olduğu görülüyor. Bizim NIFES’te yürüttüğümüz araştırmada da benzer sonuçlar çıkıyor. Sonuçlara göre hamileler ve yetişme çağındaki gençler yetkili kurumlar tarafından önerilen miktarların çok daha altında deniz ürünü tüketiyorlar. Bu da Omega-3, D vitamini ve iyot gibi insan sağlığı ve gelişimi için çok önemli besinlerin de daha az alınmasına neden oluyor.
YAĞLI MI OLSUN YAĞSIZ MI
D vitamini eksikliğinin önüne geçmek için ringa, halibut (okyanus dil balığı), somon, alabalık, uskumru, morina tüketilmesi çok önemli. Bu balıklardan haftada en az iki kez tüketmek sizin bir haftalık D vitamini ihtiyacınızı karşılar. Yine ringa, halibut, somon, uskumru ve pisibalığı Omega 3 açısından en zengin balık türleri. Her hafta bunlardan birini tüketmeye çok dikkat edilmeli. İyot ihtiyacınızı gidermenin en iyi yolu da yağsız balıkları tüketmekten geçiyor. Yağsız balıkların protein oranı yağlıya oranla düşük olsa da iyot oranları çok daha yüksektir. Bu nedenle yağsız balıkları da sofralarınızdan eksik etmeyin. Balık, protein ve aminoasitler açısından da son derece zengindir. Bu nedenle beslenme alışkanlıklarınız içinde mutlaka yer edinmeli.
Çocuklarınıza sevdirin, yedirin
Balık tüketimi dünya ekolojik sistemini korumak ve ekonomi için çok daha faydalı desek de ne yazık ki yaptığımız araştırmalar balık tüketiminin her geçen gün azaldığını gösteriyor. Norveç’ten örnek verelim; orta yaş ve üzeri haftada 3-4 gün balık tüketirken genç nüfus ve çocuklarda bu sayı haftada 1-2 güne düşüyor. Şu an Norveç’te yılda kişi başı 17 kg aile başı ise 40 kilo balık tüketiliyor. Türkiye ise kişi başı 7 kilo balık tüketiyor ki sizin Norveçlileri kıskandıracak seviyede sebze-meyveniz ve güzel yemekleriniz olsa da siz de bizim gibi deniz kültürü ile yetişen bir toplumsunuz. Buna rağmen Türkiye’deki deniz ürünü tüketimi AB ortalamalarının üçte biri kadar. Giderek azalan balık tüketiminin önüne geçebilmek için anaokullarında bu konuyu işlediğimiz etkinlikler düzenlemeye, çocuklara küçük yaşta balık tüketimini sevdirmeye çalışıyoruz. Balık tüketiminin toplum sağlığı açısından çok önemli olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.