Bir dakika içinde birbirine benzemeyen dört kare
ABONE OL

Ressamların boş tuval karşısında durup hayal dünyalarını resmetmelerine doğrusu kıskanarak bakıyorum. İstediğin konuyu istediğin figürlerle, istediğin renklerde ve boyutlarda çiz. “Mavi kar olur mu? Yeşil yüz olur mu? Çizgi gibi adam mı olur mu?” diyen yok. Olsa da sanattan anlamayan insan yaftasını yer anında. Geçenlerde bir cumartesi ak- şamı İstanbul’da benzeri çok nadir görülen bir günbatımı olayı ger- çekleşti. Renkleri anlatmaya kelimeler yetmez. Gökyüzü ve deniz özel olarak boyanmış gibi. Hem de ne tonlarda. Kırmızı, kızıl, pembe, turuncu, mavi, mor... Asla biraraya gelmez denilen renkler, birbirini engellemeden arzı endam etmişler. Ancak maalesef yanımda fotoğraf makinem yoktu. Sadece seyrettim. Evet bir seyirci gibi baktım durdum. Sonra malum, rutin mail ve Facebook kontrolleri yaparken bir de ne gö- reyim! Benim seyrettiğimin fotoğ- raflarını çekenler paylaşmamış mı? Kıskançlıktan çatladım!

RESSAM DEĞİLİZ AMA...

Ertesi gün fotoğraf makinem çantamda Acıbadem’den çıkıp Bağlarbaşı-Üsküdar-Salacak-Harem-Selimiye-Haydarpaşa ve Kadı- köy rıhtımını da kapsayan uzun bir yürüyüş yaptım. Ara sıra da fotoğraf çektim tabii. Ancak benim niyetim önceki günün rövanşını almaktı. Üstelik hiçbir günbatımı- nın bir diğerine benzemeyeceğini bildiğim halde. Akşamı beklerken oyalanmak için yanıma gazetelerin bulmaca eklerini almıştım. Haydarpaşa Garı’nda dinlenirken bildiklerimi çözdüm. Güneş etkisini azaltıp renkler değişmeye başlayınca Kadıköy sahilinde çekimlere başladım. Güzeldi ama bir önceki günün renklerinden eser yoktu. Birden aklıma zaten uzun zamandır anlatmayı düşündüğüm bir konuya uygun fotoğraflar çekmek geldi. Ressam olmasak da biz de renklerle oynayarak creativ (yaratıcı) fotoğraflar yapabiliriz. İlle de gördüğümüzü çekmek zorunda değiliz. Hele de belgesel tarzda fotoğraflar üretmiyorsak. Beyaz ayarını değiştirerek (White Balance/ beyaz ayarı programının kafasını karıştırarak) gördüğümüzden farklı renkler elde edebiliriz. Öyle ki uygun ışık ve koşullarda mü- kemmel işler çıkarabilecek kadar. Konumuz günbatımı renkleri olduğundan ışık ölçümümü (pozometre) gökyüzünden yaptım. Kayalıkların ve insanların ters ışık etkisiyle zaten siyah lekeler olarak görüneceğini biliyordum. İSO/ASA 160,Shutter/ Enstantane 1/160 (saniyenin yüzaltmışta biri),diyafram F:13,odak uzaklığını 100 mm. de sabitleyip aşağı yukarı aynı kadrajla(çerçeve) kompozisyonumu oluşturup beyaz ayarlarını değiştirerek fotoğraf çekmeye başladım. İlk önce Auto/ Otomatik ile birinci karemi, sonra beyaz ayarını indandescent/ampul simgeli olana alıp ikinci karemi, sonra fluorescent/floresan ampul simgeli olana alıp üçüncü karemi çektim. Sıra dördüncü karedeydi. Beyaz ayarını Shade/Gölge konumuna getirip çektim. Bü- tün bunlar bir dakika gibi çok kısa bir sürede gerçekleştiği için ışık koşulları hiç değişmediği halde kompozisyonu aynı ama renkleri birbirine hiç benzemeyen dört fotoğraf yapmış oldum. Sanatçılar bir iş üretirken özgür ve kalıplara bağlı olmadan çalışır. Renkler ve zevkler de tartışılmayacağına göre bu tür denemeleri yapabilmemize olanak sağlayan fotoğraf makinelerimizin sunduğu nimetlerden ara sıra da olsa yararlanmayı ihmal etmeyin.