Sinema, doğruları arayan insanoğlunun kendini en etkili ifade etme yollarından biri. Evet, hem sanat hem eğlence ama sadece bu kadar değil. Geçmişte toplumu felsefi ve sosyolojik açıdan inceleyen romanların, inceleme yazılarının da yerini aldı diyebiliriz sinema için. Sinemasal olarak çok kaliteli olmasa bile The Purge gibi filmlerin üreticilerine böyle konuları dert ettikleri için saygı duyabiliriz. The Purge’un yönetmeni ve senaristi James De Monaco aslında daha çok senarist olarak yoluna devam eden bir isim. Zaten Arınma Gecesi’ni seyrettiğinizde bunu algılıyorsunuz. Yönetmenliği çok basma kalıp ama söylediği şey değerli.
Suç işlemek 12 saat serbest olursa!
Filmin konusunu kısaca anlatalım; ABD’de hükümet, her yıl 12 saatliğine, cinayet de dahil, her türlü suç eyleminin yasal olmasına izin vermektedir. 12 saat içinde polis aranamaz, hastaneler ve itfaiyeler de yardıma ara verir. Böylece kanunsuz gece sayesinde halkın kendisini kötülükten arındırdığına inanılmaktadır. Şiddetin ve suçun her yeri sardığı bu gecede bir yabancı kapılarını çaldığında, ne yapacaklarına aile karar verecektir. Ve evin küçük oğlu Charlie bütün aile yerine karar verir. Linç edilmek üzere olan kurbanı korumalı eve alır. Fakat saldırganlar kolay vazgeçmek fikrinde değildirler. Aileyi eğer kurbanı vermezlerse yok etmekle tehdit ederler. Ailenin babası James de kurbanı vermek için çaba sarfeder. Şiddet ve acımasızlık o kadar büyüktür ki bütün aile babanın dönüştüğü şeye karşı çıkar. James kurbanı saldırganlara verdiğinde dönüşeceği durumun ailesinin saygısını ve sevgisini kaybetmesine sebep olacağını anlar. Artık insan olmanın gereğini yerine getirmek ve bu gaddarlığa dur demeye mecburdurlar, bedelini ödemek şartıyla.
Yönetmen James Franko olayı tamamen zengin mahallesinde işliyor. James Satin ve ailesi bütün özel koruma sistemi satan bir adam. Kazandığı paralar ile zenginliğine zenginlik katıyor. Ama bu sistem aslında Arınma Gecesi denen gaddarlığın da devam etmesini sağlıyor. Akıllıca bir gönderme. Kapitalist sistemini, aynı filmdeki gibi bizim sırtımızdan devam ettiriyor. Biz tükettikçe, sistemin bize öngördüğü davranışları yaptıkça onu güçlendiriyoruz. Sistemden nemalanıp sonra sistemi eleştirmek bizim ikiyüzlülüğümüz. Aile bu ikiyüzlülüğün bedelini ödüyor. Daha doğrusu yönetmen bütün topluma bir gün o bedeli hepimizin ödeyeceğini söylüyor.
Ethan Hawke’ı yıllar sonra iyi bir cast içinde görüyorum. Tam da ona uygun bir karakteri canlandırmış ve çok başarılı. Evin annesi Mary Sandin’i ise Game Of Trons’tan tanıyacağınız Lena Headey canlandırıyor. Perdeye bu kadar yakışan bir kadın bulmak zor, derinlikli karakterleri büyük başarıyla canlandırıyor. Bu filmlerin ABD’den gelmesini önemsiyorum. Tabii kapitalizmin kalesi ABD halkının kendini böyle filmlerle temizlediğini sanmaması şartıyla. Bu filmler, seyredip de kendimizi rahatlatacağımız yapımlar değil. Tam tersine, yaşantımızı tekrar tekrar değerlendirip bir şeyleri değiştirmemiz gerektiğini anlamamıza yarayacak uyarılar olarak kabul etmeliyiz. İşte bu sebeplerle Arınma Gecesi/ The Purge’u seyretmenizi öneririm.
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetment: James DeMonaco Senarist: James DeMonaco
Oyuncular: Ethan Hawke, Lena Headey, Rhys Wakefield, Max Burkholder
Tür: Dram
Yapım: 2013, ABD, 85 dakika.