Bu yarışmaya ben katılmazdım
ABONE OL

-Sizi ilk kez bir yarışma programında görüyoruz. Projeye nasıl dahil oldunuz?

Kanaldan arayıp görüşmeye çağırdılar. Biz tam programlar müdürüyle konuşurken içeriye İrfan Şahin girdi ve ‘Seni sunucu yapacağız’ dedi. Ben de boş bulundum ve ‘Evet farkettim ne yapmaya çalıştığınızı fakat benim düşünmem lazım’ dedim. Çünkü gerçekten o ana kadar sunuculuk deneyimim yoktu, bu nedenle çok korktum. Yapamam diye düşündüm. Ama sağolsun İrfan Bey beni çok rahatlattı ‘Programda canın ne istiyorsa yap. Bölüm kötü olursa atar yenisini çekeriz. Hiç kendini sıkma’ dedi.

-Bu nedenle mi programda çok rahat ve hiperaktifsiniz?

Tabii gazı aldım, o nedenle rahat rahat yapıyorum programı (gülüyor).

-Yarışmada bizim görmediğimiz olaylar yaşıyor musunuz? Örneğin ciddi ciddi kavga eden çiftler oluyor mu?

Yayınlamadığımız bir sürü bölüm var. Pek çok çift ciddi ciddi kavga ediyor. Boşanma noktasına gelenler bile oluyor! Bir çift vardı ki onlar zaten yarışmaya geldiklerinde boşanma kararı almışlardı ama yarışmadan sonra boşanmaktan vazgeçtiler.

-Bölüm yarışmalarını siz mi belirliyorsunuz?

Bazen ben de bir şeyler söylüyorum, kafamdakileri iletiyorum ama programın bir yazar ekibi var ve tüm yarışmaları onlar yazıyor.

-Sizce en zor bölüm hangisi?

Acı biber yemek ve topuklu ayakkabıyla parkur geçmek.

BİBERLER GERÇEKTEN ÇOK ACI!

-Biberlerin acısını nasıl tarif edersiniz?

Onun bir tarifi yok. Gerçekten çok acı. Yani 15 tane biberi normalde acıyı seven biri bile yiyemez.

-Peki siz olsanız bu yarışmaya katılır mısınız?

Ben katılmam ki yarışmaya (gülüyor)! Hem ben katılırsam kim sunar yarışmayı?

-Çok ilginç bir olay yaşadınız mı yarışmada?

Çok yaşıyoruz ama benim için zaten program çok ilginç. Kadınları tanıdığımı, bildiğimi sanırdım, yarışmadan sonra tanımanın yakınından geçmediğimi anladım. Mesela bir arkadaşım geçenlerde Twitter’a şöyle yazmış: ‘Bir kızım oldu. Kadınları tanımaya sıfırdan başladım. Kızım 10 yaşına geldi hala sıfır noktasındayım.’ Erkeklerin tırt bir hırsı var. Ama kadınlar... Ama kadınlar (gülüyor). Kadınlar bizim yarışmadayken o anda hırslıymış gibi duruyor ama aslında hiç umurlarında bile değil. Örneğin iddiada bulunacakları zaman eşlerine göre değil rakiplerine göre bulunuyorlar. Halbuki kazanmanın sırrı eşine göre iddiada bulunmak.

KAZANMASINI İSTEDİĞİM YARIŞMACILAR OLDU

-Gelen yarışmacıların hepsine ‘Gönlüm sizin kazanmanızı istiyor’ diyorsunuz. Peki hiç gerçekten kazanmasını istediğiniz biri oldu mu?

Oldu birkaç kez. Ama bir çift vardı ki tüm yarışma boyunca onların arabayı alıp gitmelerini istedim. Çünkü durumları çok kötüydü. Şimdi nereden biliyorsunuz diyeceksiniz. Yayın aralarında kulağımdaki kulaklık hep açık duruyor benim ve herkesin ne konuştuğunu duyuyorum. O gün kadın diğerleriyle konuşurken ‘Evi kapattık, kayınvalidemin yanına taşındık. Borçlarımızı ödemeliyiz. Zaten kazanırsak arabanın parasıyla borçları kapatırız. Sonra belki ev taksidine gireriz’ dedi, burnumun direği sızladı. İşte o anda belli etmesem de onların kazanmasını istedim.

-Hiç iptal ettiğiniz bir yarışma oldu mu?

Çok titiz ve adil bir kişiliğim var. Programda da defalarca ‘Olmadı, içimize sinmedi. Pek adil olmadı bu yarışma’ diyerek iptal ettiğimiz yarışmalar oldu. Çünkü kaybeden kişinin ‘Bizi yanlış yönlendirdi, o nedenle kazanamadık’ diye düşünmesi beni vicdanen hırpalar.

Seksenler 20 yıl sürecek

-İçinde bulunduğunuz işler son zamanlarda çok iyi gidiyor. Seksenler dizisi de bunlardan biri.

Evet dizi gerçekten çok çok iyi gidiyor. Hatta en iyi komedi dizisi diye lanse ediliyor. TRT’de yayınlandığı gün AB’de 10 reyting alıyor.

-Duyduğum kadarıyla Seksenler’in filmi de çekilecekmiş. Dizi bitecek mi o halde?

Birtakım projeler var. Birol Güven ne düşünüyor bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa o da Seksenler’in 10 yıl, 20 yıl süreceği...

-Bizimkiler dizisinin tadında mı olacak?

Bence olur. Çünkü hakikaten iyi bir iş yapıyoruz. Yani dokunulması zor zamanlar, biliyorsunuz sağ ve sol olaylarının olduğu dönemler... Bu konuları taraf tutmadan anlatabiliyoruz.

-Bu arada dizide ilk başlarda günümüze de dönülüyordu ama şimdi sadece 80’leri görüyoruz. Ne oldu da günümüze dönmekten vazgeçildi?

Çünkü seyirci 2012’ye dönmeyi pek sevmedi. Tepki verdi. Aslında biz ilk başladığımızda bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüştük. Ne var ki seyirci bir türlü ilgi duymadı, sevemedi. O nedenle de seyircinin isteği üzerine o bölümleri kaldırdık.

-Yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. Eşiniz ne diyor?

Zaman zaman şikayet ediyor tabii. Çünkü gerçekten bu aralar çok yoğunum ve neredeyse görüşemiyoruz. Hatta vizemizi aldık, tam yurtdışına tatile gidecekken yarışma programından teklif geldi ve haliyle gidemedik. Şimdi onu tek başına biraz dinlenmesi, kafasını dağıtması için tatile göndereceğim.

İki tiyatro oyunu bir sinema filmi geliyor

-Tiyatro nasıl gidiyor?

Yakında Polonyalı bir yazarın Sığıntılar adlı oyununu sahneleyeceğiz. Bir aydınla işçinin sıkışmış sohbetini konu alan politik bir oyun. Bana ‘Sizi şimdiye kadar hep komedide görüyoruz, neden dramda görmüyoruz?’ diyorlardı. Onlar için tiyatroda dram oynayacağım. Bir de tabii Savaş Dinçer’in oyunu Uçurtmanın Kuyruğu da devam ediyor. Bu oyunu rol arkadaşım Aykut Taşkın ile beraber ölünceye kadar oynama kararı aldık. Ne zaman ki ikimizden biri öldü, oyun da o zaman bitecek!

-Bir de Çakallarla Dans filminiz yakında gösterime giriyor...

Çakallarla Dans 2 aralık ayında gösterime girecek. Birincisi hiç tutmamıştı, vizyon yapmamıştı ama ne olduysa film vizyondan kalkınca oldu. Bir anda internette izlenme rekoru kırdı. İkincisi çekilsin diye talepler gelince çekimlere başladık.