Çok kültürlülüğün sesi: İstanbul Müziği
ABONE OL

Medeniyetler şehri İstanbul… Kimi sanatçının bestelerine, kiminin tuvallerine, şiirlere, romanlara ilham olan İstanbul… Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Kültür ve sanatın başkenti oldu. 

Bugün İstanbul Müziği olarak adlandırılan müziğin geçmişi 700 yıl öncesine dayanıyor. Anadolu, Balkanlar, Avrupa, Akdeniz, Ortadoğu gibi geniş bir coğrafyadan beslenen Bizans ve Osmanlı uygarlıklarının imparatorluk başkenti olan İstanbul’un zengin müzik mirası, koordinatörlüğünü müzisyen ve araştırmacı Derya Türkan’ın üstlendiği ‘İstanbul ve Müzik’ Araştırma programı (İMAP) ile dünyaya açılıyor.Programın ortaya çıkış sürecini ve yapılacak etkinlikleri proje koordinatörü ve müzisyen Derya Türkan ile konuştuk.

MÜZİĞİMİZ DÜNYAYA AÇILIYOR 

İstanbul’da tarih boyunca dinlenen farklı müziklerin gelecek kuşaklara anlatılmasına yönelik bir hayali olan Derya Türkan, bu isteğini İMAP ile gerçekleştiriyor. Yıllardır müzik alanında yaptığı çalışmalar ile bu alandaki ulusal ve uluslararası çevresinin getirdiği deneyimle yola çıkan Derya Türkan, İMAP’ın ortaya çıkışını şöyle anlatıyor: Eşim Dilek Türkan ve ben, Pera Müzesi’nde düzenlenen Türk Müziği konserleri sürecinde İnan Kıraç ile tanıştık. Kendisine müzik alanında yaptığımız çalışmalardan bahsederken hayalimizi de anlattık. İnan Bey de bizi İstanbul’un Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine yönelik geniş ölçekli bilimsel çalışmaların yapıldığı Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’ne yönlendirdi. Bu çerçevede, enstitü yönetimiyle çeşitli toplantılar yaptık ve benim de içinde bulunduğum bir danışma kurulu oluşturduk. Bu kurulla; arşiv çalışmaları, bilimsel araştırmalar, yayınlar, konserler, atölye çalışmaları ve bilimsel sözlü etkinlikleri hayata geçireceğimiz nitelikli bir program oluşturmaya karar verdik. Adını da ‘İstanbul ve Müzik’ Araştırma programı koyduk. 

Amaçları İstanbul Müziği’ni kurumsal anlamda yapılacak saygın programlarla uluslararası düzeyde tanıtmak. Peki İstanbul Müziği deyince akla ne geliyor? Bu sorumuzu şöyle cevaplıyor Derya Türkan: “Aslında bizim klasik müziğimiz 700 yıla yayılan bir imparatorluk müziğidir. Ve  bu müzikler İstanbul’un güzelliğinde oluşmuştur. Tamburi Cemil Bey’in oğlu Mesut Cemil’den beri bu müziğe İstanbul Müziği diyoruz. Bence doğru terim budur. İstanbul Müziği denilince akla çok kültürlülük geliyor. III. Selim çok önemli bir bestekar, değerli bir müzisyendi. Hocası Musevi Tamburi İsak Fresco idi. Daha eskilere gidersek 17. yüzyılda Polonya Yahudisi Wojciech Bobowski daha sonra Müslüman olarak Ali Ufkî adını almış. Sanatçı döneminin en önemli bestecisi ve araştırmacısı. Avrupa notası bildiği için müziğimize büyük katkı sağladı. Yine Hamparsum Limonciyan, ilk nota sistemini buldu. Onun buluşu sayesinde değerli eserler bugüne geldi. Dolayısıyla İstanbul müziğini sadece İstanbullu müzisyen yapar demiyoruz.  

ULUSLARARASI İLK SEMPOZYUM EKİM 2019’DA

Bir yıldır alt yapı çalışmaları devam eden İMAP’ın tanıtımı 17 Kasım’da uluslararası bir panel ve konserle gerçekleştirildi. 2019’un Ekim ayında uluslararası bir sempozyum yapacaklarını anlatan Türkan, “Bu sempozyuma, alanında uzman bilim insanları ve araştırmacılar katılacak. Sempozyum danışma kurulunda; Baha Tanman, Cem Behar, Ersu Pekin, Hakan Talu, Cihat Aşkın yer alıyor. İstanbul Araştırmaları Enstitüsü yöneticilerinden Gülru Tanman ve Emir Alışık da çalışmalarımıza katkı veriyor. Danışma kurulumuz İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün bilim kuruluyla eşgüdüm içinde çalışıyor.” diyor ve ekliyor: “Amacımız İMAP çerçevesinde nitelikli etkinlikleri hayata geçirmek.”