'Dünya bu yarışı kazanmak zorunda'
ABONE OL

BM Genel Sekreteri’nin bir araya getirdiği dünya liderlerine iklim krizine karşı ivedilikle somut eylemlere geçme çağrısı yaptığını belirten Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı, TC İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, “Tarih yine tekerrür etti. 2014 yılında Paris Anlaşması müzakereleri bütün hızıyla devam ederken de BM Genel Sekreteri İklim Zirvesi’ne ev sahipliği yapmıştı. Bu sefer de tarafların Paris Anlaşması doğrultusunda daha güçlü eylemler ortaya koymasının beklendiği 2020 yılı öncesinde bütün dikkatleri bu konuya çekti. Benzeri üst düzey zirvelere bundan sonra da sıklıkla tanık olmamız kuvvetle muhtemel.” diye konuştu. Birpınar’a göre bunun temel nedeni, insanlığın dünyamızın geleceğini iklim değişikliğinden kurtarmak için yine kendisi ile girdiği zorlu yarış. Kazanmanın yegâne yolu ise insanın, sera gazı emisyonlarına, dolayısıyla iklim değişikliğine neden olan faaliyetlerine son vermesinden geçiyor. İklim değişikliğinin artık fazlası ile hissettiğimiz olumsuz etkilerine karşı gerekli tedbirleri almak ve bu değişime uyum sağlamaktan başka bir seçeneğimiz olmadığına dikkat çeken Birpınar, “Ancak bilimsel araştırmalar, sera gazı emisyonlarını bugün sıfırlasak bile iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin uzun yıllar sürebileceğini gösteriyor.” uyarısında bulunuyor.   

“Uluslararası toplum uzun süredir bu yarışı kazanmak zorunda olduğunun farkında. Bu bilinçle özellikle 1992 yılında kabul edilen BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) altında yoğun çaba sarf ediyor.” diyen Birpınar, 2015 yılında oybirliği ile kabul edildikten sonra bir yıldan kısa bir sürede yürürlüğe giren Paris Anlaşması’nın yarışı kazanma iradesinin en gerçek göstergesi olduğunu söylüyor. 

BAŞARI İÇİN EYLEME GEÇMEK ŞART

Birpınar’a göre insanlığın karnesi 2015 yılından bugüne kadar da çok umut verici olmadı. “BM Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan 2018 Yılı Emisyon Açığı Raporu, Paris Anlaşması’na emisyon azaltımı amacıyla ülkelerce sunulan ulusal katkıların mevcut hali ile 1,5-2 C derece hedefine ulaşmak için son derece yetersiz olduğunu söylüyor. Daha da kötüsü, küresel sera gazı emisyonlarının, 2017’de yeniden artış eğilimine geçtiğini vurguluyor ki sıcaklık hedefini tutturmak için emisyonların 2030 yılında 2017 yılına göre yüzde 25-55 daha az olması gerekiyor.” şeklinde konuşan Birpınar, “Artış eğilimi gösteren yalnızca küresel emisyonlar değil. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi çalışmalarına göre geçtiğimiz temmuz ayı bugüne kadar ki en sıcak ay olarak kayıtlara geçti. Sürekli yeni sıcaklık rekorları kırılırken bütün dünyada iklim değişikliğine bağlı afetlerin sıklığı ve şiddetinde de önemli bir artış yaşanıyor. Bu yıl ülkemizde de sel felaketleri nedeniyle maalesef ciddi can ve mal kayıpları yaşandı.” hatırlatmasında bulunuyor ve ekliyor: “Başarı için daha keskin bir siyasi iradenin ve bu iradenin de ivedilikle eyleme dönüşmesinin şart olduğu aşikâr. Bu nedenle de BM Genel Sekreteri, eyleme geçerek bu yarışı kazanabiliriz diyerek tarihi bir sorumluluk aldı.” 

YOKSUL ÜLKELER KRİZDEN DAHA ÇOK ETKİLENİYOR 

İklim değişikliğine karşı somut eylemler ortaya koyulabilmesi için hazırlık aşamasında BM İklim Zirvesi’nde ele alınmak üzere birbiriyle bağlantılı dokuz tematik alan belirlendi. Her bir temanın koordinasyonu farklı ülkelere ve uluslararası kuruluşlara verildi. Zirveden yaklaşık bir yıl önce başlayan hazırlık sürecinde her bir tema altında atılması gereken adımlar hükümetler, uluslararası kuruluşlar, özel sektör, akademi ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla tespit edildi.“Bu süreç, iklim değişikliği ile mücadele araçlarının bütün aktörlerce işbirliği içinde bir bütün halinde kullanılması gerekliliğini de bir kez daha kanıtlamış oldu.” diyen Birpınar, “Nitekim, emisyon azaltımı olmadan iklim değişikliğine uyum sağlamak ya da yerel yönetimlerin iklim değişikliği ile ilgili çabalarını kolaylaştıracak teknolojilerin bilim dünyası ve özel sektör tarafından geliştirilmemesi halinde başarıya ulaşmak mümkün değil.” şeklinde konuşuyor.  

İklim değişikliğine uyum ve iklim direncinin artırılması da zirvenin bir diğer temasıydı. “Başta afetler olmak üzere iklim değişikliğinin olumsuz etkileri dünyanın her yerinde hissediliyor ve bu etkilerin daha da şiddetli bir hale geleceği öngörülüyor.” açıklamasında bulunan Birpınar, “Bu nedenle dünya genelinde iklim değişikliğine uyuma ilişkin acil taahhütlere ihtiyaç bulunuyor. Elbette burada etkilenebilirliği en yüksek ve en yoksul ülkeler daha da öncelikli.” diyor. 

UZUN VADELİ VE İSTİKRARLI PLANLAMALAR ŞART 

İklim değişikliği ile mücadelede azaltım ve uyum eylemlerinde doğa temelli çözümlerin artırılması ve biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik uygulamaların yaygınlaştırılması konusunda adımlar atıldı. Ormanlar ve karasal ekosistemler, akıllı tarım uygulamaları, akarsular, göller ve okyanuslarda yaşamın canlandırılması ve bütün insanların doğaya erişiminin sağlanması öncelikler olarak belirlendi. Sanayi dönüşümü teması altında özel sektörün kilit paydaş olarak ortaya çıktığını kaydeden Birpınar, “Özel sektörün iklim değişikliği ile mücadeleye en güçlü şekilde katkı sunabilmek için hükümetler olmak üzere politika yapıcılardan önemli beklentileri bulunuyor. Özel sektör yatırım yapabilmek için öncelikle uzun vadeli ve istikrarlı planlamalar bekliyor. Ayrıca başta yenilenebilir enerji olmak üzere iklim dostu yatırım yapabilmeleri için teşvik mekanizmaları oluşturulmalı. Daha uygun maliyetli çözümler bulunabilmesi için de teknoloji transferi ve inovasyon konusunda da yeterli destek sunulmalı. Elbette özel sektör yatırım yaparken finans kuruluşlarının kredi desteğine ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla, özel sektör ve finans kuruluşları arasındaki bu işbirliğinin daha sürdürülebilir hale getirilebilmeli.” şeklinde konuşuyor. 

DÖRT ÇOCUKTAN BİRİ KİRLİLİKTEN ÖLÜYOR 

Enerji dönüşümü teması altında fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji yatırımlarının artırılması ve karbon nötr bir dünya oluşturulması hedefine odaklanıldığının altını çizen Birpınar, sözlerine şöyle devam ediyor: “Enerji sektörüne bağlı bütün sektörlerde yenilikçi yaklaşımların geliştirilmesi en temel konulardan biri. Burada hedeflerden biri de 840 milyon kişinin elektriğe erişemediği dünyada yenilenebilir ve yerli kaynaklara odaklanarak elektriğin herkes için erişilebilir bir hale gelmesini sağlamak. İklim değişikliği ile mücadelenin sosyal yönünün ele alındığı tema altında ise yeşil ve sürdürülebilir ekonomiye geçiş için ekonomik ve sosyal faktörlerin nasıl bir araya getirilebileceğine odaklanıldı. Toplumun tüm kesimleri için adil bir dönüşüm sağlamak, yeşil istihdam, sosyal adalet, işçi hakları ve sosyal korunma mekanizmaları oluşturularak sektörlerin desteklenmesi, kadın hakları ve dört çocuktan birinin kirlilik sebebiyle hayatını kaybettiği bir dünyada çevresel risklerin yarattığı sağlık sorunlarının önlenmesi için kararlı adımlar atmak öncelikler olarak belirlendi. Bundan sonra uygulamaya geçirilecek olan bu eylemlerin iklim değişikliği ile küresel mücadeleye nasıl katkı sağlayacağını ise zaman gösterecek.”

İKLİM ZİRVESİ’NDE TÜRKİYE’DEN SOMUT ÖNERİLER  

Zirvede ülkemizin de dahil olduğu yetmiş kadar BM üyesi ülkenin siyasi liderleri, dünyanın çeşitli şehirlerinin yöneticileri ve özel sektör ve finans kuruluşlarının başkanları kürsüye çıkarak iklim krizine karşı nasıl eyleme geçeceğini bütün dünyaya ilan etti. 

Sayın Cumhurbaşkanımız zirvede gerçekleştirdiği konuşmasında, bütün ülkeleri ve diğer paydaşları hazırlanan girişimlere ortak olmaya, destek sunmaya davet etti. Cumhurbaşkanımız ayrıca Genel Sekreterin liderlere yaptığı iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik somut hedef ve eylemlerini açıklama çağrısına da cevap vererek Hanımefendi Sayın Emine Erdoğan’ın himayesinde yürütülen sıfır atık hareketi başta olmak üzere Türkiye’nin enerji, ulaştırma ve diğer sektörlerdeki hedeflerini dünya ile paylaştı.

GENÇLER İKLİM KRİZİNİ DERT EDİNİYOR 

Zirvenin önemli sonuçlarından biri de iklim krizine gerçek bir karşı duruş sergileyen gençlerin bütün yetişkinlerden adeta hesap sormasıydı. Hem dışarıda hem de içerde zirvenin en etkili katılımcıları onlar oldular. BM Genel Sekreteri’nin açılış konuşmasından hemen sonra gerçekleştirilen Gençlik Diyaloğu’nda, karar vericilere bu krizin bir parçası olmadıklarını hatırlatarak çözümün bir parçası olmaya, yani eyleme geçmeye hazır olduklarını haykırdılar. Gençlik hareketinin sembolü haline gelen Greta da üzerine basa basa gözlerinin üzerimizde olduğunu vurguladı. Belli ki gençler, sadece bu zirvede verilen sözlerin değil bundan sonra verilecek bütün sözlerin de yakın takipçisi olacak. İnsanın kendisi ile olan yarışı kazanabileceğinin en güçlü sinyali de bu.