Etiket sevmeyen modacı şaşırtacak
ABONE OL

Belçika avangart akımının önemli temsilcilerinden Maison Martin Margiela, moda literatürüne ‘yapısöküm’ kavramını kazandıran kişidir. 1957 doğumlu Martin, 1979’da Antwerp Royal Academy of Fine Arts’tan mezun oldu. Güzel sanatlar eğitimi almasına rağmen tasarıma yatkınlığı nedeniyle stilist olmaya karar verdi ve yeteneği sayesinde başlangıç noktası Jean Paul Gaultier’nin yanı oldu. İlk hazır giyim koleksiyonunu 1988’de Cafe de la Gare’da takdim etti.

1997’de Margiela, Hermes hazır giyim koleksiyonunu tasarlamakla görevlendirildi. Moda yazarlarını etkilemek ve markayı yeniden canlandırmak için çok iyi bir seçimdi bu... Margiela beklentiyi karşılayan bir koleksiyona imza attı. 1999’da yeteneklerini, Karl Lagerfeld, Thierry Mugler ve eski patronu Jean Paul Gaultier ile birlikte 3Suisses adındaki Fransız katalogunu tasarlamak için kullandı. Her ne kadar Margiela’nın çalışmaları birer sanat eseri olarak değerlendirilse de o modayı bu kadar yüceltmekten yana değil. Bu konudaki fikrini Guardian’a şu şekilde anlatmış: “Moda bir zanaattır, teknik bilgiye dayanır ve bence bir sanat formu değildir.”

Margiela’nın kabiliyeti sınırları zorlamasında yatıyor. Referans noktaları punk, ortaçağ detayları ve eski kıyafetleri yeniden kullanılır hale getirmek... Kullanılmış alışveriş çantalarından yapılmış süveterler gibi... Defilelerini sergilediği yerler ise geleneksel tercihlerin aksine mezarlık veya yıkık dökük bir itfaiye merkezi gibi egzantrik mekanlar. 

RÖPORTAJ VERMEZ, FOTOĞRAF ÇEKTİRMEZ

Markasından ayrıldığı 2009 yılına dek modanın kuralcı ve mistik tasarımcısı olarak kaldı. Zira meslek hayatı boyunca verdiği röportaj sayısı sınırlı olan, fotoğraf çektirmekten hiç hoşlanmayan Margiela simasıyla değil çizgisiyle tanındı. Modaevinin reklam sevmeyen prensipleri nedeniyle H&M ile yaptığı ortak çalışma heyecanın daha da yükselmesine neden oldu. Öyle ki modaevi giysilerini marka ismiyle etiketlendirmektense 0’dan 23’e kadar numaralandırmayı tercih ediyor ve ticari düşünmeyi reddediyor. Bu nedenle H&M gibi dünyayı kasıp kavuran ve sokak modasına yön veren bir markanın Maison Martin Margiela’yı işbirliğine ikna etmesi bomba etkisi yaptı.

İKONİK PARÇALARIN REPRODÜKSİYONU

Lanvin’den Versace’ye birçok tasarımcı ile ortak koleksiyonlara imza atan H&M, lüksü ulaşılabilir kılıyor. 2012-2013 sonbahar-kış sezonundaki işbirliği tasarımcının diğer çalışmalardan daha farklı ve özel bir yere sahip. H&M, ilk kez yeni bir kreasyon yerine bir modaevinin arşivinden yola çıkarak oluşturulan parçalara yer veriyor. Yani koleksiyon Margiela’nın ikonik parçalarının bir reprodüksiyonu. Marka, ‘Replica’ adlı alt koleksiyonunda kendisi de ‘eski’ kıyafetleri yeniden değerlendiriyor, hatta ilk üretim tarihlerine etiketlerinde yer veriyor. Koleksiyondaki erkekler için tasarlanan gitar kılıfı şeklindeki sırt çantası ile kadınların ilgi göstereceği diz boyu botlar ve enteresan topuk yapısıyla dikkat çeken ayakkabılar, epey konuşulacağa benziyor. Sınırlı sayıda üretilen Maison Martin Margiela for H&M koleksiyonu 15 Kasım’da dünya çapındaki 230 H&M mağazasında satışa sunulacak.