Hazan mevsimi bitmeden...
ABONE OL

Taksideydim. Bir projenin detaylarını görüşeceğim randevuma acaba zamanında yetişecek miyim diye yola bakıyorum. Radyoda “Yine hazan mevsimi geldi, yine yapraklar rüzgarların peşi sıra gidecek” diye başlayan güzelim Türk Sanat Müziği şarkısını duyunca, son haftalarını yaşayan sonbaharı anımsamadan edemedim. Sanat müziğine meraklı bir taksiciye rastlamak ne güzel... Ne trafik ne yol ne günlük kaygılar aklınıza gelmiyor, dalıp gidiyorsunuz. Zeki Müren söylüyor... Üstüne Yıldırım Gürses’ten “Düşen bir yaprak görürsen, beni hatırla demiştin, biliyorsun seni ben sonbaharda sevmiştim” diyen şarkıyı da dinleyince artık konuyu sonbahara getirmek farz oluyor.

Sonbahar hüzün mevsimi. Ne çok yazarımız romanlarında kullanmıştır. Umutsuz aşklar, ayrılıklar, çaresiz hastalıklar insanı hep mi bu mevsimde bulur! Ya ölüm ya ölüm? Roman kahramanı ya da umutsuz aşkı onca sıkıntı yaşar, kavuşmaya, iyileşmeye uğraşırlar ama heyhat sonbahar gelmiştir ve düşen her yaprak bir umudu daha söndürür. Sonrası malum...

SONBAHARI SÜPÜRMEK MÜMKÜN MÜ?

Bugünlerde park görevlileri, temizlik işçileri dökülen yaprakları toplamakla meşgul. Kaybedecekleri bir mücadeleyi bile bile sürdürmelerine doğrusu bir anlam veremiyorum. Sonbaharı süpürmek mümkün mü? Kimse sormaz ama bana sorsalar, özellikle parklarda her gün yerine her hafta yaprakları temizlemelerini yeğlerdim. Nedendir bilmem çocukluğumdan beri kuruyan yaprakların üzerinde yürümeye bayılırım. Her adımda çıkan seslerin bana neden bu kadar keyif verdiğini hala çözebilmiş değilim. Aslında çok da kafayı takacak bir şey değil. Varsın neden-sonuç ilişkisi kurulamasın... Yüzümde tebessüm yarattıktan sonra nedenini kim sorgular! Ağaçların yapraklarının (ağacın cinsine göre) dökülmeden önceki doyumsuz renk değişimlerini izlerken, doğanın biz insanlar zarar vermezsek kendini nasıl yenilediğini, koruduğunu, varlığını sürdürdüğünü görmek için zeki olmaya gerek yok. Etrafımıza bakmamız yeter.

Merak etmeyin konuyu fotoğrafa getireceğim doğal olarak. Son haftalarda birçok fotoğraf grubu, derneği, atölyesi sonbahar görüntüleri çekmek üzere geziler düzenliyor. Kimi Yedigöller’e gidiyor, kimi Belgrad Ormanı’na... Şehirden kaçan kaçana... Günübirlik gezen de var, 3-4 günlük doğa fotoğrafı gezisi düzenleyen de. “Mutlaka bir gruba katılmak gerekli mi?” derseniz, önerim kendi olanaklarınızla ulaşamayacağınız yerler için evet! Hem ekonomik hem de aynı dili konuşanlarla birlikte olursunuz. Ancak sonbahar fotoğrafı çekmek için turlardan başka seçenekler de var. Yaşadığınız şehrin parkları, kırları, koruları da görebildikten sonra kimbilir ne görüntüler saklıyorlar içlerinde...

BELKİ ÇEKTİĞİM ÇOCUKLUĞUMDU

Ben de evime yürüme mesafesinde olan bir koruda yaptım çekimlerimi. Zaten neredeyse her mevsim gittiğimiz bir yer. Sonbaharda da nelerle karşılaşacağımı aşağı yukarı biliyordum. Yağmurların yerini güneşe bıraktığı bir gün makinemi omzuma atıp yola çıktım. Önce biraz dolaştım, ışık ve kompozisyon açısından uygun yerleri aklımda tutup başladığım yere döndüm. Vizörden (bakaç) bakıp objektifimi sararan, renkten renge giren kuru yapraklara doğrultup dikey çerçevenin (kadrajın) tamamını yapraklarla dolduracak bir kompozisyon kurguladım. Hava açık olduğundan WB/beyaz ayarımı sunny/güneşli, İSO/ASA 200’e yükselttim (ağaçların altında ışığın etkisi azalıyor ne de olsa). Shutter/enstantane 1/160 (saniyenin 160’ta biri), diyafram F:11 ışık değeri verdi. 100 mm. odak uzaklığını seçerek fotoğrafı çektim.  Önceden belirlediğim bölgeye gittiğimde ise beni bir sürpriz bekliyordu. Düşen yaprakların toprağı görünmez kıldığı yerde, yaprakların üzerinde keyifle dolaşan iki sevimli ufaklığı görünce hemen fotoğraflarını çektim. Belki de çektiğim kendi çocukluğumdu. İSO/ASA 200 idi, zaten aynı gün aynı ışık koşulları olduğundan WB/beyaz ayarı sunny/güneşli, shutter 1/80 (saniyenin 80’de biri), diyafram F:8... Açıyı bu kez geniş tuttum. 28 mm. hem çocukları hem ağaçları, daha içiçe, doğayla bütünleşmiş olarak vurgulamak için idealdi.

Hala şansınız var. Alın fotoğraf makinenizi, sevdiklerinizi; çıkın doğaya çünkü artık son pozlarını veriyorlar!