İngilizlere kaftan giydiren Osmanlı modacısı
ABONE OL

-‘Osmanlı modacısı’ adıyla anılıyorsunuz. Böyle anılmayı siz mi istiyorsunuz?

2008’de İstanbul Üniversitesi’nde lisans öğrenimimi tamamladıktan sonra, mastır için Londra’ya gittim. London Metropolitan Üniversitesi’nde mastırımı bitirdikten sonra bir süre burada konsept mağazalarda tasarımcı olarak çalıştım ve 2010’da İtalya’nın sayılı moda okullarından Lorenzo De’Medici’de burslu profesyonel moda tasarımı eğitimi aldım. Tabii bir yandan da kendi markamı kurmak için çalışmalara başladım. O süre içinde Osmanlı motifli koleksiyonlar hazırladım. İlgi görünce bir de defile yaptım. Hatta Londra’da uluslararası defilelere de katıldım. Defileden sonra Avrupa basınında ‘Osmanlı modacısı’ olarak anılmaya başladım. Yani tasarımlarımdan dolayı bu ismi bana uygun gördüler. Zaten ben de Osmanlı’dan esinlenerek hazırlıyorum tasarımlarımı.

-Osmanlı’nın sizi etkileyen özellikleri neler?

Şimdiye kadar hep özümden ve kültürümden beslendim. Osmanlı’nın da her şeyi bana ilham veriyor. Yurtdışındaki müzeleri gezerken herbirinde Osmanlı’ya ait bir detay bulabiliyorsunuz. Bu beni çok etkiliyor. Örneğin ‘lale’yi çok sık kullanırım. Hatta benim nişanım oldu diyebilirim. Mutlaka her kıyafetime lale işlerim. Bunun dışında ise Arap alfabesindeki Vav harfine de çok yer veriyorum. Hilal ise yine vazgeçilmezlerim arasında. Kısacası dışarıda hiçbir şey aramaya gerek yok. Aradığımız her şey bizim ruhumuz, tarihimiz ve kültürümüzde...

-’Osmanlı’nın Gölgesi-Shadow of Ottomans’ adlı koleksiyonunuz Paris’te sergilendi.

Premier Vision Paris’ te sergilendi ve büyük ilgi gördü. Bu tasarımları da Londra’daki Mirjam Rouden tasarım atölyesinde yapmıştım. Daha sonra Uluslararası Triathlon Kapak ve Poster Tasarım Yarışması’na katıldım. Orada da birinci oldum. Tasarımlarım yurtdışında çok beğeniliyor. Osmanlı tarz ve desenlerini modern çizgilerle bütünleştiriyorum ve bu da onların hoşuna gidiyor.

-Halen İngiltere’de aktif olan bir atölyeniz var. Orada daha çok ne siparişi alıyorsunuz?

Kaftanlar çok talep görüyor. Özellikle bizdeki kına geceleri gibi özel günlerde giymek için sipariş veriyorlar. Oradaki atölyemi de boş bırakamıyorum çünkü sadece İngiltere değil Arap ülkelerinden de siparişler alıyorum. Her ay 10 gün İngiltere’de kalıyorum. Bir tek bu ay gidemedim. O da bir bakanımızın kızı evlenecek ona gelinlik hazırlıyorum. 

-Bakanın kızı dışında giydirdiğiniz başka ünlü isimler var mı?

Çok var ama adlarını vermem doğru olmaz. Ama müşterilerim arasında politikacı eşleri ve çocukları, Türk ve Arap iş dünyasının önde gelen isimleri olduğunu söyleyebilirim.

-Hazırladığınız kaftanlardan bahseder misiniz?

Genelde de Osmanlı’nın iki ana rengi crimson ve çini mavisini tercih ediyorum. Crimson, kırmızı demek ve bu renk dünyada çok ünlü. Yurtdışında ‘Türk kırmızısı’ diye geçiyor. Hatta vakti zamanında İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth bu renklerin yapılış sırlarını öğrenmek için teknik bilgi toplamak üzere adamlarını göndermiş saraya.

Sultanlar popülist obje

-Son yıllarda tasarım dünyasında bir Osmanlı furyası var. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

Herkesin son yıllarda Osmanlı’ya sahip çıkması çok güzel. Pek çok modacı da koleksiyonlarında hep Osmanlı’dan esinlendi. Tişörtlerde bile Osmanlı sultanlarının portreleri var. Bunlar iyi şeyler ama bir yandan da aslında kötü bir durum. Çünkü sultanlarımız popülist obje haline geldi. Kıyafetleri, hayat hikayeleri gibi birçok şey gerçeği yansıtmıyor.

DESENLERİ ÜNLÜ MARKALARIN EŞARP KOLEKSİYONLARINDA

-Eşarp tasarımlarınız da beğeni topluyor. Hatta Cavalli sizin deseninizi kullanmış...

Londra’daki Mirjam Rouden tasarım şirketinde çalıştığım dönemde, ki bu şirket  Cavalli, Christian Lacroix, Banana Republic, Ted Baker, Naeem Kham gibi markalara desen tasarımları hazırlıyor. Benim yaptığım desenler de beğenilince bu markalar kendi koleksiyonlarında kullandı.

-El işçiliğine önem veriyorsunuz. Bir kıyafetin işlemesi ne kadar sürüyor?

İşlemeleri genelde Tunus’ta elde yaptırıyorum. Bazılarını da İstanbul’da. Tüm desenleri elimle çiziyorum. İşlemeler de elde yapılıyor. Bazen sadece işlemesini 80 saatte bitirdiğimiz kıyafetler oluyor. Bu şekilde yaptığım zaman hem ben memnun oluyorum hem de bana gelen müşterim benzersiz oluyor!