Hem ‘sanat’ duygusu güçlü, estetik bakýmdan doyurucu hem seyircisini bunaltmayacak bir dramatik anlatýma sahip, kendinden, kimliðinden, deðerlerinden utanmadan aksine onlarý temel alan filmler yapmak pekâla mümkün… Hatta çatýþma gerekçesiyle önümüze her tür kötülüðü sermeden de hikâye anlatýlabiliyormuþ. Murat Pay’ýn yönetmenliðini üstlendiði Ozan Çelik, Mim Kemal Öke ve Vildan Atasever’in baþrollerini üstlendiði Dilsiz tam da böyle bir film. Pek çok festivalden ödülle döndüðü gibi seyirci tarafýndan da ciddi anlamda sahipleniliyor. Bu anlamda Dilsiz yeni bir geleneðe de öncülük edecek gibi görünüyor. Filmin hüzünlü yüzü, hattat Selma karakterini canlandýran Vildan Atasever’e Dilsiz’i ve sinema yolculuðunu sordum. Ýçtenlikle cevapladý.
Bir kadýn hattatý canlandýrma fikri size ne düþündürdü?
Bana denk gelmiþ olmasý öyle güzel ki… Benim için çok sevindiriciydi, çok þükrediyorum buna. Proje teklif edildiðinde yönetmenimiz Murat Bey ile konuþtuk hikâye üzerine. Sonra provalar yaptýk, üç ay boyunca hat dersleri aldýk. Ben de tam o dönem senaryo gelmeden önce hat dersleri almak istiyordum. Senaryoyu okuduðumda çok þaþýrmýþtým. Bazý hikâyelerde karakterin duygusunu yakalamak çok zordur. Ama Selma’yý senaryoyu okur okumaz hissettim.
Oyuncu olarak dahil olacaðýnýz projelerle ilgili kriterleriniz var mýdýr? Sanat filmi olsun, komedi ya da þöyle bir türde oynarým gibi…
Bir oyuncu olarak film seçerken sanat filmi mi ya da ne kadar çok izlenir gibi þeylere pek girmiyorum. Ýlk etapta ne anlatýyoruz, benim için düþünülen karakter kimdir, nedir, ne anlamý var o hikâyenin içinde. Buna bir bakarým. Senaryonun karakterin derinliðine inebilmesi, hikâyeyi derinlikli bir þekilde anlatabilmesi ve bunu yaparken bambaþka hikayelere de evrilebilmesi, düþünmeye davet etmesi de önemli. Çünkü insan düþünendir. Allah ‘Düþünmez misiniz’ der Kur’an’da. Düþünmekle, bakmakla, araþtýrmakla yükümlüyüz. Film çekerken de bunlara dikkat ederek yapýyor olmak benim için çok anlamlý. Sonra da filmin tabii ki herkese ulaþabilir olmasý önemli. Hele benim de inandýðým bir meselesi varsa o zaman herkese ulaþsýn isterim.
Zincir sinemalar ticari film dýþýndaki filmleri pek almýyor. Ama demek ki seyircinin talebi bu döngüyü kýrabiliyor
Bizim film Konya’ya Erzurum’a gitmeyecekti mesela. Oradaki seyircinin talebi ile salon açýldý. Bu Urfa’da, Antep’te de olacak. Böylelikle yayýlýyor. Seyirci filme sahip çýkýyor. Ýnsanlar talep ediyorlar filmi getirtiyorlar. Hayatýn her alanýnda bu böyledir. Haklarýmýz konusunda dilsiz kalmamamýz gerekiyor. Twitter cümleleri ile sokakta konuþmaya gerek yok gerçekten çözüm üretelim. Gerçekten bu ülkeyi zenginleþtirmek için uðraþalým. Çünkü biz ölümlüyüz; bu ülke çocuklarýmýza, torunlarýmýza kalacak. Ülkemizi evladýmýzý düþünür gibi düþünelim. O yüzden þov yapmanýn bir anlamý yok. Bu ülkeyi güzelleþtirecek, iyileþtirecek, güçlendirecek adýmlar atmamýz gerekiyor. Elimizden geldiðince iyiliði yaymakla yükümlüyüz.
Film pek çok noktada seyirciye düþünme fýrsatý tanýyor…
Evet biz açýk açýk anlatmayý seviyoruz her þeyi. Oysa dilsiz mânâ aleminden bahsettiði için senin gördüklerini anlamlandýrmaný istiyor. Seyirciye ayna tutuyor. Ömür dediðimiz yolculuk tek baþýna yapýlýyor ve hesabýmýzý da tek baþýmýza vereceðiz. En önemlisi insanýn kendine dönmesi ve kendi hakikatine yolculuk yapmasý. Vicdanýna doðru yolculuk yapmak gerekiyor.
Filmin tasavvufi arka planý da çok etkiliyor seyirciyi…
Tasavvuf çok derin bir memba ve buradan herkesin bir þekilde faydalanmasý gerekiyor. Batýlý felsefelerden yararlanýrken bizi ‘güzel’ ve ‘doðru’ insan olmaya çaðýran tasavvufi düþünme biçiminden neden kaçýnýyoruz? En iyi çözümü sahip olduðun deðerlerde, sana geçmiþinden süzülüp gelen birikimde bulabilirsin. Bu anlamda kendimizi küçümsüyoruz, çok büyük bir acý bu bence.
Ninelerimizden dedelerimizden kalan sandýklarý açalým bize neler býrakmýþlar onlara bakalým. Onlarý anlamaya çalýþalým ve hayatýmýzda yer verelim. Ýleriye bakacaksan bak, onlarý da bil ama kendinden uzaklaþmadan yap bunlarý. Çünkü kendinle birlikte hareket ettiðinde çok daha saðlam durabilirsin. Bizim filmimizde aþk çok güzel anlatýlýyor. Gerçek aþkýn aslýnda insaný sonsuz aþka ulaþtýrmasýný anlatýyor.
Selma, sinemamýzda alýþýldýk bir karakter deðil. Bundan sonrasýnda oynamak isterim dediðiniz karakterler var mý?
Onun üzerine pek düþünmedim. Ama mesela geçen gün bir haber izledim. Mayýn temizleyen bir bomba imha uzmaný kadýn askerimiz þehit oldu. O kadýnlarýn anlatýlmasýný çok isterim. Ya da Kara Fatma olarak bilinen Milli Mücadele kahramaný Erzurumlu Fatma Haným’ýn hikâyesinin anlatýlmasýný. Bugünün Nene Hatun’larýný canlandýrmak, bugün dünyaya Türkiye’nin ismini duyuran baþarýlý bilim kadýnlarýný oynamak da beni heyecanlandýrýr. Bir kadýn hattatý oynamak çok þükür ki bana denk geldi. Bir kadýn hattatýn hüznü, sükuneti ayný zamanda hayatla olan mücadelesindeki o sessizliðinin anlatýlmasý çok anlamlý. Çünkü sinemada genel olarak kadýnýn konumlandýrýldýðý yer çok yanlýþ. Türk kadýnýnýn yaþadýðý gerçeðin de doðru anlatýlmasý gerekiyor. Bir obje olarak deðil, bu hayatta var olan, ayaklarý üzerinde duran, mücadele eden, çocuk yetiþtiren ama ayný zamanda sevdiði mesleði yapmaya çalýþan kadýnlar da anlatýlmalý.