Kanalınız mazi oldu ‘Sınıfıma hoş geldiniz’
ABONE OL

Eee, her güzel şeyin bir sonu var sevgili öğrenciler. Bir yaz tatilinin daha sonuna geldik. Faceler’de paylaşım beğenmeler, instagramlara kankalarla denizde çimme pozları atmalar, saatlerce stalklamalar falan artık mazide kaldı. Hey adamım! Senin neyin var ha! Şimdi o telefonu yavaşça yere bırakıp, usulca dersinin başına oturuyorsun.

Şimdi de Eylül ayında okulların açılışıyla beraber vizyona girecek filmler:

Film adı: MASRAF!

Tür: Korku, gerilim, merilim, kavga, bağrış, çağrış

Konu: Çocuk okula başlayacaktır. Kıyafet, kitap, defter, kırtasiye alışverişi yapılacaktır. Çocuğun asgari ücretle çalışan babası okul için gerekli şeyleri alacağı dükkana girer. Fiyat etiketlerini gördüğü an korku dolu dakikalar başlar. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır!

Sevgili gençler! Bakın gençler diyorum. Yani; “Onu isterim, bunu isterim.” dediğiniz şeylere “Çocuk değilsin artık. Altı yaşında gibi davranma!” denilen yaş dilimine adımını atmış bireyler! Okula giderken “Markalı giyinecem.” diye ana babanızın ekonomik sınırlarını ihlal etmeseniz çok iyi olur. Çünkü ekonomik sınır kadar bir de “Ekonomik Sinir!” vardır ki; evdeki markasız terliklerin üzerinize doğru füze gibi uçmasına neden olabilir. Aman dikkat!

Malum. Okullar açılınca anne babaları farklı bir heyecan sarıyor. Bütün yaz evde koşturup duran çocuklarının zapt etmeye çalışan anneler, bu curcunalı bayrak yarışını öğretmenlere devredecek. Nasıl mı? Meşhur bir anne atasözü der ki; “Ahh şu okullar hayırlısıyla bir açılsa da kafamı dinlensem.” Yalnız sanırız yaklaşan fırtınadan henüz ya haberiniz yok ya da görmezden geliyorsunuz sevgili ebeveynler. Moralinizi bozmak istemeyiz ama bir son dakika haberi vermemiz gerekiyor: 

AKŞAMLARI DERS YAPTIRMA SAVAŞLARI BAŞLADI!

Anlıyoruz. Öğrencilik hayatınızı özlemiş olabilirsiniz ama bu nostalji ihtiyacınızı reca ederim çocuklarınızın ödevlerini yaparak gidermeyiniz. Niye çocukların geleceğine mani oluyorsunuz kuzum? Bırakınız okusunlar, bırakınız ödevlerini kendileri yapsınlar. Sonra iki üç veli bir araya gelip “Bizimkiler derste hiç parmak kaldırmıyorlarmış. Halbuki on tane parmağın var. Kaldırsana çocum bi’ tanesini.” kıvamında enteresan cümleler kurmak zorunda kalmayın. Velhasıl; “Çocuk dersini yaparken ne dereceye kadar yardımcı olmalıyız?” sorunsalını, “Şimdi ona anlatacam diye uğraşana kadar kendim yaparım daha iyi.” diyerek çözemezsiniz. Aksi takdirde çocuğunuzun sözlüye kalktığında tek ayak üstünde duran balıkçıl kuşu gibi tahtada dikilip ve öğretmenin suratına sürüsünü kaybetmiş penguen gibi bakmasına yol açabilirsiniz.

Bir de tabi çocuğunun başarısını ya da başarısızlığını kişiselleştiren velilerimiz mevcut. “Ay Melahat hanımın çocuğu her dersten tam not alıyor. Bu alamazsa rezil olurum.” yarışı var. Lütfen kendinizi böyle gereksiz streslerle germeyin. Okula o gidiyor, siz değil. Kötü not aldığında bu çocuğunuzu kıt akıllı yapmayacağı gibi, sizi de madara etmeyecek. Cidden bak. Yok böyle bir şey. Valla.

Youtuber arkadaşlara da buradan bir çift sözümüz olacak. Bilin bakalım n’oldu? Yayınladığınız “Kalıcı makyaj nasıl yapılır?”lı, “Hangi film artisti ruh ikiziniz?” testli, “Kardeşim uyurken telefon yerine eline terlik verdim ‘Alo!” dedirttim zuhahaha!” konulu videolar YALAN OLDU! Milyonlarca takipçiniz sizin yerinize karne almayacak. O “Akdeniz’in bitki örtüsü makidir.”ler, trigonometrik cetveller öğrenilecek arkadaşlar. Gün, hayatın gerçekleriyle tanışma günü. Sınıfa girdiğiniz de öğretmene “Kanalıma hoş geldiniz.” demenizin not almanıza en ufak bir etkisi olmayacak. Bir de öğretmen esprili biri çıkıp “Sınıfıma hoş geldiniz. Otur, sıfır!” demiyormuş mu size!

Tabi okul meselesinde en önemli kalemlerden biri servisler. Gün geçmiyor ki “Servis şoförü ehliyetsiz çıktı!”, “Uyuyakalmış çocuk araçta unutuldu!” haberleri çıkmasın. Tabi sözümüz kendisine emanet edilmiş çocukların mesuliyetinin bilincinde olanlara değil. Nakliyeci mantığıyla marşa basanlara. Sayın servis şoförü bey kardeşim! Taşıdığın saman ya da tavuk değil. İnsan yavrusu o, insan! Terliyor, bunalıyor, tuvaleti falan geliyor. Aracın içini tepeleme dolduruyorsun, DOLDURMA! Artı; frenle gazın yerini bilmen bu iş için ehliyetli olduğun anlamına gelmiyor. Bu kafayla yola çıkacaksan, ÇIKMA!

Bu arada okul idarecileri ve öğretmenler için de muazzam bir koşturma ve laf anlatma olimpiyatları başlıyor. Çocuğunun haylazlık yapabileceğine “Benim çocuğum hayatta öyle şeyler yapmaz.” diye bir türlü ikna olamayan veliler yüzünden idarecilerin çektiği sıkıntılar, eğitim öğretim yılında yaşanacak dertlerin başını çekecek. Artı; “Her çocuğa bir sınıf!” kampanyası varmış gibi, “Çocuğumu o sınıftan alın. Ortalaması düşüyo.” itirazlarıyla dolu veliler kapınızı aşındıracak. Şimdiden gardınızı alın, sinirlerinizi aldırın. Hadi hepinize kolay gelsin. Yeni eğitim-öğretim yılı en hayırlısından olsun.