Geçen hafta Marmaris’te bir otelde çekimlerim vardı. Çok yoğun bir çalışma temposu içinde ancak yemek yerken oturabiliyor ve dinlenebiliyordum. Otel hem geniş bir arazi içinde olduğundan hem de zaman kıtlığından aşırı yorgunluk kaçınılmazdı ama insana yorgunluğunu unutturan nefis bir doğası vardı. Koyları, kumsalları, peyzajı, bitki örtüsü, çeşitliliği, kayaların daha önce gördüğümü anımsamadığım şekilleri, kasım güneşi, sakin denizi hangi birini saysam bilemiyorum. Kusuruma bakmayın, büyükşehir çocuğu şaşkınlığıma verin. Her ne kadar çekim konum iç mekanlarda olsa da her fırsatta dışarıya bakmayı tik haline getirmiştim. Çekim konum titiz mi titiz, işinin tiryakisi bir firmanın yaptığı mutfak ekipmanlarıydı.
ÖĞRENMENİN YAŞI YOK
“Madem otel plajlarına servis sağlamak için sahile de pişirme üniteleri kurulmuş, birkaç karede de fonda kumsalı görmenin ne sakıncası olabilir!” dedim. Üstelik bir fotoğrafla birçok çağrışım yaratılabilir. Bakış açısına bağlı... Ne de olsa bir görüntü bin kelimeye bedeldir. Üç gün boyunca rahat çalışmam için her türlü çabayı gösteren mutfak ekibinden Şef Mustafa Gündüz, Ekrem Şirin, Barışhan Pulat ve Emrah İrhan beylerin adını anmazsam vefasızlık etmiş olurum. Unutmadan bir de ne gördüm biliyor musunuz? Yıldızları... İstanbul’un ışıkları bize pek de yıldızları görme olanağı vermez. Meğer gecenin karanlığı denen şey gerçekmiş. Gökyüzündeki yıldızları saymak istesen sayılır, o kadar net, o kadar parlak, o kadar etkileyici... Yeter ki üşenme. Abartmıyorum, bakmaktan boynum tutuldu.
Her mevsimin ışığı farklı olduğu gibi her coğrafyanın ışığı da farklıdır. Karadeniz’in ışığını Ege’de, Doğu’nun ışığını Batı’da bulamazsınız. Bu konu üzerine Prof. Sabit Kalfagil’in yazdığı Türkiye’nin Üzerindeki Işık adlı kitabı incelemenizi öneririm. Örneğin Süleymaniye Camii’nin minarelerinin arkasından batan güneşin fotoğrafı hangi mevsim, hangi ayın hangi günü çekilebilir gibi ipuçlarını bulabilirsiniz. Öğrenmenin yaşı yok! “Vay be ne güzel fotoğraf, nasıl yakalamış helal olsun” dediğiniz fotoğrafların arkasında, sanatçısının bilgi birikimi, deneyimi, araştırması kısaca emeği yatıyor. Yoksa bir yakalarsın, iki yakalarsın... Doğru zamanda doğru yerdeysen güzel, anlamlı fotoğraf çekersin de böyle bir şans insanın başına kaç kere gelir ki!
Ancak biraz öngörü, sezgi, dikkat ve olmazsa olmaz sabırla şansımızı kendimiz yaratabiliriz. Fotoğrafını çekeceğim ürün temizlenirken, sahilde oturup hala ısıtan güneşten ve denizden yararlanırken iki ördeğin suda salına salına gezindiklerini gördüm. Bulunduğum yere doğru yüzüyorlardı. “Hadi” dedim, “Çerçeveni oluştur.” Denizi, ördeklerin geçeceği alanı arkasında dağları dengeli bir şekilde, ışığını da ölçerek dikey çerçeveme girecekleri anı gözüm vizörde (bakaç) beklemeye başladım. Mübarekler öylesine aheste aheste dolaşıyorlardı ki makineyi aynı pozisyonda tutmaktan kollarım yoruldu. Ama sabreden derviş muradına erermiş. Hava güneşli olduğundan WB/beyaz ayarı sunny/güneşli, İSO/ASA 125, shutter/enstantane 1/200 (saniyenin 200’de biri, ördeklerin hareketini net yakalamak için), diyafram F:14 (hem ördekler hem de manzara net çıksın diye), odak uzaklığım 110 mm. idi. Güneş ışığı zaten konumu aydınlatıyordu.
GÜZELLİKLER PAYLAŞILINCA GÜZEL
Artık ekipmanlarımı toplamış hava-alanına gidiş saatimi bekliyordum. Akşam olmaya başlamıştı. Henüz bir saatim olduğunu fark edince kasım güneşinden, Ege havasından biraz daha yararlanmak üzere çevrede yürüyüş yapmaya karar verdim. Ah keşke dememek için tabii ki makinem da omzumdaydı. İyi ki de almışım. Çevreye bakınırken küçük, palmiyeli bir kumsal dikkatimi çekti. Arkada, koylar, dağlar, sakin, huzurlu bir ortam. Erken kararan havanın son ışıklarıyla kumsal “Zaten koca kış insana hasret geçecek, bizi unutma” der gibiydi. Ben de bir daha acaba kaç ay sonra böyle bir manzara görebileceğim diye düşünüp o anı ölümsüzleştirmeye karar verdim. Önce çerçevemi (kadrajımı) örnekte gördüğünüz gibi yatay bir kompozisyonla oluşturdum. Işık ve renk ayarlarımı yaptım. WB/beyaz ayarı sunny/güneşli, İSO/ASA 125, shutter/enstantane 1/125 (saniyenin 125 de biri) diyafram F:16 verdi. 120 mm.lik odak uzaklığını yeğledim.
Güzellikler paylaşıldıkça anlam kazanır diye düşündüm. Bencilliğe gerek yok, doğa hepimizin!
Haftanın ÖNERİSİ
İFSAK 23. İstanbul Fotoğraf Günleri etkinlikleri son haftasına girdi. İzlemediyseniz hala şansınız var. Detaylı bilgiyi www.ifsak.org.tr adresinde.