Kazakistan'da Türk sineması konuşuldu
ABONE OL

Yerli Düşünce Derneği’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle düzenlediği 4. Almatı Türk Filmleri Haftası, Kazakistan’ın Almatı şehrinde 30 Ekim-2 Kasım tarihleri arasında gerçekleşti. Film haftası kapsamında Murat Şeker’in Görevimiz Tehlike, Andaç Haznedaroğlu’nun Acı Tatlı Ekşi, Kürşat Kızbaz’ın Aşkın Sırrı: Somuncu Baba, Özkan Çelik’in ise Muska adlı filmleri Kazak sinemaseverlerle buluştu. Yoğun geçen hafta süresince Türk sineması Kazakistan’da adından söz ettirmeyi başardı. Peki Türk sineması şu an ne durumda, geleceği ne olacak? Türk filmlerinin Kazakistan gibi Türk dünyası ülkelerinde gösterilmesi sinemacı ve oyuncularımıza ne katar? İki ülke arasındaki kültürel alışveriş açısından sinema nasıl bir etkiye sahip? Bütün bunları ve dahasını Film haftası vesilesiyle Kazakistan’da bir araya geldiğimiz yönetmen Murat Şeker, oyuncular Didem Balçın ve Sezgin Erdemir’le konuştuk.  

MURAT ŞEKER: 2005’TEN SONRA SİNEMA ATAĞA KALKTI

Soydaşlarımızın olduğu yerlerde Türk filmlerinin gösterilmesi çok önemli. Öte yandan Türkiye kendi iç pazarında Amerikan sinemasına karşı üstünlük sağlayan nadir ülkelerden. Hâl böyle olunca filmlerimizin farklı ülkelerde de gösterilmesi gerekiyor. Festivaller bunun önünü açıyor. 1980 ile 2000 arası bir kültür çölü dönemi yaşadık. 2005 sonrası ise sinemamız müthiş bir atağa kalktı. Bu anlamda komediler çok özel bir yere sahip. Minimalist Türk filmleri de uluslararası festivallerinde aranılan bir ekole dönüştü. Ben gişe filmi veya sanat filmi olarak bakmıyorum. Film, filmdir. Çağan Irmak, Yüksel Aksu, Nuri Bilge Ceylan Türk sineması için çok önemli. Bu isimleri özellikle takip ediyorum. 

SEZGİN ERDEMİR: FESTİVALLER KARDEŞLİĞİ PEKİŞTİRİR

Okumayı, öğrenmeyi, araştırmayı ve analizi yaşamının merkezine koymayan birey aynı yoksunluktaki ürünlerin baskın çıkmasına neden olur. İzleyici profilinin güçlenmesi, niteliğinin artması sinemamızın en acil ihtiyacıdır. Türk dünyası ülkelerinde filmlerimizin gösterilmesi, hem kültürel açıdan aradaki mesafeyi hızla kapatacak hem de yepyeni kendi hikâyelerimizi hiç zorlanmadan anlatabileceği geniş kitlelere ulaşabilmesine olanak verecektir. Bu tür sanatsal alışverişler halkların kardeşliğini pekiştirir, yabancılık hissini ortadan kaldırır. Bu da ister sinema olsun ister herhangi başka bir mecra olsun, ortaklaşa hareket edebilmeyi ve üretebilmeyi mümkün kılar.

DİDEM BALÇIN: ÇOK FİLM BAŞARI DEMEK DEĞİL

Türk sinemasının gün geçtikçe daha fazla söz sahibi olması umut verici. Ama çok film demek bir başarı demek değil. Bir sözü olan, seyirciyi doyuran ve bir şeyler katan filmler sinemanın gelişimini sağlayacak. Umudum bu yönde. Öte yandan Türk dizilerinin dünyadaki başarısı ortada. Şimdi bu başarının sinemada da  yakalanması için dünyanın her ülkesinde bu gösterimlerin artması gerek. Bir oyuncu olarak buna destek vermek de benim görevim. Türk sineması yönetmenleri, senaristleri ve oyuncularıyla tanınmayı hak ediyor.

KAZAK ÖĞRENCİLERE TÜRK SİNEMASI DERSİ

4. Almatı Türk Filmleri Haftası kapsamında T. K. Jurgenov Kazak Ulusal Sanat Akademisi’nde bir panel düzenlendi. Panele yönetmen Murat Şeker, oyuncular Didem Balçın ve Sezgin Erdemir, BKM Uluslararası Satış Temsilcisi Fırat Sezgin ve Türk Filmleri Haftası Genel Koordinatörü Öner Kılıç konuşmacı olarak yer aldı. Katılımcılar öğrencileri Türkiye’deki sinema endüstrisinin tekniği ve içeriği hakkında bilgilendirirken, mesleki gelişimlerini nasıl yapmaları gerektiği konusunda aktarımlarda bulundu. Yönetmen Murat Şeker film yapım süreçleri hakkındaki deneyimlerini öğrencilerle paylaştı. Oyuncular Didem Balçın ve Sezgin Erdemir de Diriliş Ertuğrul dizisi örneklemiyle oyunculukların dönem dizilerinde nasıl şekil aldığını anlattılar. Türk Filmleri Haftası Genel Koordinatörü Öner Kılıç da bu film haftasının her iki ülkenin sinema ortamına katkılarına dikkat çekti.