-Tiyatroda 50 yıldır sahnedesiniz. Bir ömür... Nasıl geçti?
Şarkının ‘Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım’ mısrasındaki gibi... Şöyle bir baktım da 22’si müzikal olmak üzere 82 oyunda rol almışım. 22 de filmde rol aldım. ‘Bir muhasebesini yapayım’ dedim de o kadar şeyi nasıl ezberlemişim ben! Mesleğe başladığımdan beri önemli roller oynadım. Biliyor musunuz genelde kendi yaşımdan büyük insanları canlandırdım.
-Niye öyle oldu?
Bilmiyorum, herhalde bende öyle bir karakter yapısı var. Jön havası olmadığı için pudralarla yaşlandırıldım.
-Karşı çıkmadınız mı hep yaşlıları mı oynayacağım diye?
Ben onu kabullenmiştim. Define Adası’nda 14 yaşında Jim vardır, onu bile oynadım.
-Hem televizyonda hem tiyatroda pek çok karakteri canlandırdınız. Onlar arasında sizde iz bırakanlar kimlerdi?
Birincisi 28 yıl oynadığım Lüküs Hayat’taki Külhanbeyi Rıza. Karakterime tamamen ters biri! Ben öyle maganda, maço değilim. Cibali Karakolu’ndaki Komiser Cafer’i de sevdim. Ben hayatımda Pirelli Takvimi’ne bakmayacak kadar zamparalıkta gözü olmayan biriyim. 37 yıldır mutlu bir evliliğim var. Ama bu Cafer, yanar döner, zampara ve sevgilisi var! Pembe Konağın Gelinleri oyununda yedi ayrı karakter oynamıştım, onlardan biri de yaşlı antikacıydı. Diğer altısı ise konağa gelen damattı. Tam beş yıl oynadım. O karakterleri de sevdim.
-Lüküs Hayat denince akla gelen tek isimsiniz... Oyun artık devam etmiyor.
Hastalandım, ameliyatlar oldum sonra ara verdim iki yıl kadar. Aslında bu kadar ara vermemin başka sebepleri de vardı çünkü nekahat devresi 7-8 ay sürüyordu. Dönebilirdim, istediğim piyesi oynamak için ama... Artık onu seçmeye hakkım olmalı diye düşünüyorum. İpe un serdiler. Erhan Yazıcıoğlu Genel Sanat Yönetmeni oldu. Geçen yaz Ayvalık’tayken beni telefonla aradı ‘Küskünlük filan yok, yeter dinlendiğin derhal görev başına. Seyircin de seni bekliyor. Lüküs Hayat’a bir nokta koyalım. Senin rüyan olan Cibali Karakolu konulacak programa’ dedi. Zaten Lüküs Hayat’ta herkes değişti 28 yılda, bir ben kalmıştım. Sıkılmıştım. Bu oyun yıllar önce de oynanmıştı. Komiser Cafer’i Nejat Uygur canlandırmıştı. Muammer Karaca’nın yazdığı oyundaki politik meseleler, espriler o güne aitti. Üç perdelik oyuna 45 günde hazırlandık. Esprileri günümüze uyarladık.
-Üç perdelik müzikal oynayacak enerjiyi nereden buluyorsunuz?
Vallahi bilmiyorum. Geçen gün, benim kalp ameliyatımı yapan doktorlarım geldi oyunu seyretmeye, onlar da aynı şeyi söyledi. ‘Biz sana kuvvet iğnesi yapmadık’ dediler. Sahne perisi sanırım. Çok seviyorum işimi... Bu tiyatro benim mabedim, daha çok zaman geçireyim, üç cümle daha fazla söyleyeyim ama faydalı olsun istiyorum.
-Neden bu oyunda bu denli yer almak istediniz?
Bir kere Muammer Abi (Karaca) çok sevdiğim sanatçıydı. Ben yedi yaşımdaydım, bu oyun sahneye konulduğunda. Babam beni götürmüştü izlemeye ama yaşımdan dolayı beni tiyatroya almadılar. Oyunu 11 yaşımdayken izleyebildim. Muammer Abi uzun yıllar oynadı Cibali Karakolu’nu; 1955, 1958, 1964’te üç kez izledim. Aynı bizim Lüküs Hayat gibi Muammer Abi’nin zamanında Cibali Karakolu’nu defalarca izleyenlerin sayısı çoktu.Lüküs Hayat’ı 11 kez izleyen vardı!
-Peki ilk izlediğinizde ne düşündünüz?
Politik espriler, göndermeler hoşuma gidiyordu. Bir de oyunun içindeki entrika cazip geldi. Polis üniformasından dolayı da sevmiş olabilirim, sonuçta küçük bir çocuktum. O zamanlar TOMA yoktu. Gaskonyalı Toma vardı bildiğimiz, tavernacı, Latin Amerika müziği yapıyordu. Ataköy’de sahneye çıkıyordu. İstanbul bir buçuk-iki milyon nüfuslu şirin bir şehirdi, lahmacunu tanımıyor, dürüm nedir bilmiyordu İstanbul’da yaşayanlar. Alafranga yemekler de yapılıyordu mutlaka ama hünkar beğendi, yaprak sarması, lahana sarma, kapuska gibi tencere yemekleri pişirilirdi. Tost ilk kez yapıldığında hadise çıktı! ‘İki dilim ekmeğin arasına peynir koyup makinede bastırıyorlarmış’ diyenler Fatih’ten Taksim’e gitti, makineyi görmeye. Herkes kolesterol ve damar sertliğinden bihaberdi. Lahmacun ilk kez oval iki kapaklı kutularda satılmaya başlanmıştı. Sonra kebapçılar açıldı. Tiyatro kültürü de bununla pararel gitti. Yemek çoğaldıkça tiyatro kültürü azaldı.
-Mutlaka rol almak istediğiniz başka bir oyun var mı?
Umur Bugay’ın yazdığı bir oyun var: Komşu Komşu. Bunun dizisi yapılmıştı, 40 bölüm oynamıştık. Akif Başeğmez adlı aşırı katarakt bir adam var, onu oynamak isterim.
Beni çok alkışlayınca alyansı kaybolmuş