T.C. Ýçiþleri Bakanlýðý Emniyet Genel Müdürlüðü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Baþkanlýðý, Türkiye Uyuþturucu ve Uyuþturucu Baðýmlýlýðý Ýzleme Merkezi (TUBÝM) tarafýndan 2019 Türkiye Uyuþturu Raporu yayýnlandý. Çarpýcý sonuçlarý ortaya koyan rapora göre uyuþturucuya baþlama nedeni olarak merak duygusu ilk sýrada yer alýyor. Uyuþturucu maddelerin yüzde 71,9 oranýnda arkadaþ veya arkadaþ çevresinden temin edildiði görülüyor.
Yeþilay Genel Baþkaný Prof. Dr. Mücahit Öztürk, “Maalesef uyuþturucu kullanýmýnda yaþ sýnýrý düþüyor. Çocuk-ergenlerde arkadaþ ortamýnda kabul görebilme isteði, baðýmlýlýk yapan maddelere duyulan merak, özendirici medya unsurlarý, ‘hayýr’ diyememe, baðýmlýlýk yapan maddeler hakkýnda bilgi eksikliði gibi sebeplerle gençler madde baðýmlýsý olabiliyor. Yeþilay Danýþmanlýk Merkezlerinde 16 olan alt yaþ sýnýrýmýzý 12-13’e indirdik. Bir çocuðun ‘hayýr’ diyebilmesi kendini koruyabilmesi için belki de en önemli becerisidir. Þunu da unutmamak gerekir ki, ergen bir çocuk kendisini kabul ettirmeyi yetiþkinlere göre daha fazla önemseyebilir, bu sebeple arkadaþlarýna ‘hayýr’ demekte zorlanabilir. Gördüðü bir zorbalýk varsa bunu gerekli yerlere bildirmekten kaçýnabilir. Bu gibi durumlarýn önüne geçmek için öncelikle çocuða sizin için onun ne kadar deðerli olduðunu ve kendisini korumasý için yapabileceklerini açýkça anlatmak iþe yarayabilir.” þeklinde uyarýlarda bulundu.
Çocuk ‘hayýr’ demeyi bilmeli
Ergenlerin en fazla etkisinde kaldýklarý çevre, arkadaþ gruplarý. Bu gruplarýn da bireyin kendini uymak zorunda hissettiði gruba özgü davranýþ biçimleri ve kurallarý bulunur. “Çocuklara hem aile hem okul programlarý içinde güvenli arkadaþlýk ayrýmýný yapmalarý, arkadaþlýk kurma ve arkadaþlýðý sürdürme becerileri edinmeleri, olumlu ve olumsuz akran etkisi arasýndaki farký anlamalarý, akran baskýlarýný tanýmalarý öðretilmeli. Baðýmlýlýklara karþý önleyici çalýþmalarýn en önemli adýmý ise ‘hayýr deme’ becerisini kazanmalarýný saðlamak.” diyen Prof. Öztürk, yapýlan araþtýrmalar neticesinde ergenlik döneminde alkole veya maddeye olan merak, eðilim, özendirme, deneme ve devam ettirme gibi davranýþlar arkadaþ çevresinin ergen için belirleyici olduðunu söylüyor. “Aile çocuðun geliþim ve tüm sosyal hayatýnda kilit nokta. Aile doðru bilgilere sahip olmalý; çocuðun ne yaptýðý, nereye gittiði, bilgisayarda ne kadar vakit geçirdiði, internette neler yaptýðý, arkadaþ durumunu, sosyal medyadaki arkadaþ listesini takip etmeli” þeklinde konuþan Öztürk, ebeveynin çocuðuyla arkadaþ deðil, bir anne baba olarak konuþmasý gerektiðinin altýný çiziyor.
Baský yapmadan kontrol edilmeli
Ebeveynin tutumu baðýmlýlýklar konusunda büyük önem arz ediyor. Baðýmlýlýkta kiþilerin aileleri ile yaþadýklarý sorunlar, arkadaþ gruplarý, ergenlikte karþýlaþýlan problemleri tetikleyici unsurlar olarak ortaya çýkabiliyor. Kiþilerin sorunlar karþýsýnda kaçýþ olarak gördükleri durumlarla yüzleþmek yerine, onu rahatlatacaðýný ve yaþadýðý durumu unutturacaðýný düþündükleri madde ile tanýþarak kullanýmlara yöneldikleri görülüyor. Bu durumda ailelerin çocuklara olan davranýþlarýnýn önemine dikkat çeken Öztürk, “Ebeveynin en önemli görevlerinden biri, çocuklarýnýn sorumluluk duygusu kazanmalarýný saðlamak ve kendilerini zarar verici davranýþlardan korumayý öðrenmelerini desteklemek. Ebeveynin kiþisel bakým, genel saðlýk, doðru beslenme, düzenli yaþam ve uyku, düzenli egzersiz gibi temel alýþkanlýklarý çocuðuna zamanýnda kazandýrmasý, kiþinin yetiþkin hayatta zararlý alýþkanlýklardan uzak durmasýný kolaylaþtýrýr. Ailenin görevi, çocuðun ihtiyaç ve taleplerine uygun bir disiplin sistemi kurmak, baskýdan kaçýnmak ancak kararlý ve tutarlý bir disiplinle davranarak sýnýrlarý belirlemek, çocuða kendini ifade edebileceði güvenli bir ortam saðlamak.
Yapýlan araþtýrmalar, ebeveynlerin çok katý kurallar koyduklarýnda da, çocuklarýný hiç kural koymadan büyüttüklerinde de çocuklarýnýn ileriki yaþlarda madde kullanýmý riskini arttýrdýklarýný göstermekte. Ayrýca davranýþ kontrol sorunu yani dürtüselliði olan çocuklar her türlü baðýmlýlýk açýdan riskli grubu oluþtururlar.” diyor.
Ailenin madde kullanan kiþilere yardýmcý olabilmesi için empati kurmasý ve tartýþmadan kaçmasý gerektiðini vurgulayan Öztürk, þu uyarýlarda bulunuyor: “Karþýmýzdaki kiþinin deðiþmesine yardýmcý olmak için atmamýz gereken ilk adýmýn, deðiþim için ona iyi davranýlan ortamý oluþturmak olduðunu bilmeliyiz. Ýyi davranmak, alkol ve madde kullanan kiþinin her istediðine ‘evet’ deyip göz yumulmasý olarak deðerlendirilmemeli.”
Sosyal hayata hazýrlamak gerek
Madde baðýmlýlýðýndan kurtulmak isteyen bireyler, Yeþilay Danýþmanlýk Merkezleri (YEDAM) ile AMATEM ve ÇAMATEM’lere baþvurabilir. Madde baðýmlýlýðý tedavisini biyolojik, psikolojik ve sosyal açýdan ele almak gerektiði belirten Öztürk, “Baðýmlýlýða eþlik eden pek çok psikolojik sorun olduðunu görüyoruz; depresyon, kaygý bozukluklarý, dikkat eksikliði hiperaktivite ve dürtüsellik gibi. Ayrýca baðýmlýlarýn yarýsýndan fazlasýnda maalesef çocukluk çaðý travma öyküsüne rastlýyoruz. Bütün bu sorunlara psikolojik destek vermeden baðýmlýlýk sorununu çözemeyiz. O nedenle bireysel ve grup terapilerle, travma çalýþmalarýyla bu sorunlara yaklaþýp baðýmlýlýkla eþ zamanlý olarak psikolojik sorunlarla da çalýþmak gerekir. Duruma göre bu sorunlar için ayrýca ilaç tedavisinden faydalanmak da gerekebilir.” þeklinde konuþuyor. Týbbi tedavisi tamamlanan bireylerin sosyal hayata kazandýrýlmalarý, tekrar alkol ve maddeye baþlamamalarý için önemli bir psikososyal desteðe ihtiyaç duyduklarýnýn altýný çizen Öztürk, “YEDAM, psikolojik danýþmanlýk hizmetinin yaný sýra baðýmlý bireylerin sosyal hayata tekrar uyum saðlamasý için sosyal destek hizmetleri de sunuyor, ayrýca aile terapileri ve bilinçlendirme çalýþmalarý yapýyor. Rehabilitasyon sürecinde baðýmlý erkeklerin genel itibariyle iþ ve meslek edinme alanlarýna yöneliyor. El sanatlarý dallarý ile ilgili hobi amaçlý etkinliklere de katýlým oluyor. Spor ise çoðu danýþanýn en çok ilgisini çeken branþlardan. Kiþi hem kendine güven duygusunu saðlamaya yönelik hem de stresle baþa çýkma yöntemi olarak spora ilgi duyuyor” diyor.
Risk gruplarýný yakýn takipteyiz
Yeþilay’ýn baðýmlýlýkla mücadele çalýþmalarýnýn en önemli basamaðýný önleme ve bilinçlendirme faaliyetlerinin oluþturduðuna deðinen Prof. Öztürk, Yeþilay çalýþmalarý ile ilgili þunlarý aktardý: “Bilim Kurulu üyelerimizle bir araya gelerek bilimsel ve kanýta dayalý programlar geliþtirdik. Bunlarýn en önemlisi Türkiye Baðýmlýlýkla Mücadele Eðitim Programý (TBM) ve Okulda Baðýmlýlýða Müdahale Programý (OBM)’dýr. Bu programlar sayesinde baðýmlýlýklara karþý nasýl önleme ve müdahale yapýlacaðýna dair bir standart getirdik. Türkiye Baðýmlýlýkla Mücadele Programý, birincil önleme dediðimiz henüz madde ile tanýþmamýþ ama risk taþýyan gruplara yönelik. Milli Eðitim Bakanlýðý ile birlikte yürüttüðümüz bu programda öncelikle 956 rehber öðretmeni TBM formatörü olarak kapsamlý bir eðitimden geçirdik ve yaygýnlaþtýrma modeliyle 32 bin rehber öðretmene uygulayýcý eðitimi verdik. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlýðý, Gençlik ve Spor Bakanlýðý, Ýþ ve Ýþçi Bulma Kurumu, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý, Milli Savunma Bakanlýðý ve Kýzýlay ile yaptýðýmýz iþ birlikleri ile toplumun tümüne baðýmlýlýkla ilgili doðru bilgiyi ulaþtýrýyoruz.”
Erkeklerde kullaným daha fazla
Madde baðýmlýlýðýnda erkeklerin oraný daha fazla. 2018-2019 yýllarý arasýnda Yeþilay ve Saðlýk Bakanlýðýnýn iþ birliði halinde yaptýðý “Baðýmlýlýk Profili Araþtýrmasý”na göre de Türkiye’de AMATEM’lere baþvuran her 10 hastadan 9’u erkek, 1’i kadýndýr. Madde baðýmlýlýðýnýn oluþumunda ruhsal faktörlerle birlikte kültürel faktörlerin de etkili olduðuna deðinen Prof. Öztürk, “Kadýnlar toplum tarafýndan yargýlanma endiþesiyle yaygýn olarak madde kullanýlan riskli çevrelerde daha az bulunuyor olabilir. Bununla birlikte yaklaþýk 20-25 sene önceki baðýmlýlýk çalýþmalarý sadece erkekler üzerine odaklanmaktayken, son 5-10 senedir kadýn/erkek cinsiyet farklýlýðý üzerine çalýþmalar bulunuyor. Kadýnlar tedaviye baþvurduktan sonra daha az tekrar baþlama yaþamakta. Ayrýca kadýn baðýmlýlar maruz kalabilecekleri toplumsal sonuçlar nedeniyle baðýmlýlýk sorununu saklýyor olabilir. Tercih maddesi ve kullaným yollarý da bu gözlemlerimizi etkiliyor olabilir.” þeklinde konuþuyor.
Sosyal medya konusunda uyarýn
Sosyal Medya kullanýmý gençler arasýnda oldukça yaygýn ve kötü alýþkanlýklarýn edinilmesinde de olumsuz bir etkisi var. Bu konuda Öztürk, aileleri uyardý, “Öncelikle ebeveyn en az çocuðu kadar internet ve dijital aletler hakkýnda bilgi sahibi olmalý. Böylece çocuðun internette ne yaptýðýný anlayabilir ve onu olasý tehlikelerden de koruyabilir. Çevrimiçi ortamda insanlarýn her zaman kendilerini tanýttýklarý gibi olmayacaklarýný unutmamalý ve bu konuda çocuðunuzu bilinçlendirmelisiniz. Çocuðunuzun yapmamasý gereken þeyleri bilmesi yetmez, neden yapmamasý gerektiðini onlara mantýklý açýklamalarla anlatmalýsýnýz. Bazý içeriklerin ona verebileceði zararlarý mantýklý bir þekilde izah edin. Çocuðunuzu bilgisayarýn ya da tabletinin baþýndan kaldýrdýðýnýzda, ona yapabileceði farklý eðlenceli bir alternatif sunmalýsýnýz.”