O, gerçek bir kahraman: Tozkoparan
ABONE OL

Eski çağlarda Türklerin gündelik hayatında önemli yer tutan ok ve yay bugün artık bir spor dalı. Ata sporu olan okçuluğa ilgi giderek artıyor. Özellikle Meta Gazoz ve birçok genç sporcunun dünya çapında elde ettiği başarılar çocukların bu sporu tanımasını ve yönelmesini sağlıyor. Bu anlamda Okçular Vakfı’nın desteğini de göz ardı etmemek lazım. Bu amaca hizmet ederek çocuklara okçuluğu sevdirecek bir adım da TRT’den geldi.Aynı zamanda milli kahramanımız olan Tozkoparan İskender’i tanıtacak yeni dizi Tozkoparan, TRT 1’de yayın hayatına başladı. Peki Tozkoparan kimdir? Tozkoparan; okçuluk tarihinin en büyük kemankeşidir. Osmanlı kayıtlarına geçen en uzun mesafe atışını yaparak 846 metrelik mesafede bulunan hedefi vurdu. Bugün bile rekoru hâlâ kırılamadı. Bu kahramandan ilhamla yola çıkan dizinin konusunu ise yapımcı Elif Hamamcı şöyle anlatıyor: “Rahatsızlığı nedeni ile şehirden uzaklaşması gereken Mete’nin Temrenli’ye taşınması ile birlikte macera başlıyor. Mete hayal dünyası çok gelişmiş bir çocuk. Hayallerinde kendisini Tozkoparan İskender olarak görüyor. Ama okçuluğa başlaması ile birlikte gerçek bir kahramana dönüşmesi çok uzun sürmeyecek.” Mete ve arkadaşlarının heyecan dolu bu yolculuğu her Pazar 17.15’te TRT 1 ekranlarında olacak.

Veya Medya tarafından hazırlanan dizinin yönetmeni Şevki Es. Senaryosunu ise Ramazan Demirli ile Selin Arapkirli kaleme alıyor. Dizide; Yusuf Gökhan Atalay, Burcu Altın, Burak Kut, Özgür Ege Nalcı (Mete) ve Leyla Kırşan rol alıyor. Star Cumartesi olarak diziye yayın hayatından başarılar dilerken oyuncular Gökhan Atalay ve Özgür Ege Nalcı ile sohbet ettik.

TOZKOPARAN’IN HAYRANI OLDUM

Yeni diziniz hayırlı olsun öncelikle. Daha önce Muhteşem Yüzyıl, Kaçak ve Tatar Ramazan gibi dizilerde rol almıştınız. Şimdi başrol oynuyorsunuz. Neler hissediyorsunuz?  

Özgür Ege Nalcı: Teşekkürler, başrol olmak başrolün oğlu olmaktan daha zor bir işmiş yaşayarak öğreniyorum. Ama bu yükün altından kalkabileceğimi düşünüyorum.

Dizi teklifini kabul etmenizde ne etkili oldu?

Ö.E.N.: Projeyi kabul etmemdeki en önemli etken çocuklara ve gençlere de hitap etmesi oldu. Ayrıca benim için zor bir karakteri canlandıracak olmak beni heyecanlandırdı. 

Yusuf Gökhan Atalay: Genelde neden kabul etmediğimizi söylemek isterim. Mesela sorunlu yönetmenlerden biri çekiyorsa, yapımcı güvenilir değilse, oynayan oyuncular genelde problem çıkaran oyuncularsa, en önemlisi senaryoya güvenmiyor ve  beğenmiyorsak kabul etmiyoruz.

Tozkoparan dizinsindeki rolünüzden bahseder misiniz?

Ö.E.N.: Mete Sağlam, bazen Tozkoparan İskender bazen Metehan bazen de astım hastası ve güçsüz bir ok sever. Ancak büyük ve güçlü hayalleri olan bir karakter.

Y.G.A.: Ailesini kaybettikten sonra, büyüdüğü kasabanın yakınındaki ormanda bir kulübede inzivaya çekilmiş birini canlandırıyorum. 

Tozkoparan, okçuluk tarihimizin en büyük kemankeşi... Onunla ilgili bir bilginiz var mıydı? 

Ö.E.N: Bu konuda bir bilgim yoktu maalesef... 846 metre uzağa ok attığını öğrendiğimde çok şaşırmıştım ve hayranı oldum.

ÇOCUKLAR EBEVEYNLERİ İLE VAKİT GEÇİREBİLECEK

Sektörün böyle dizilere ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Çocukların anne ve babaları ile birlikte izleyebilecekleri, eğitici bir rol üstelenen Tozkoparan sizce neden önemli?

Y.G.A.: Bu dizinin en büyük vizyonu bu bence. Tabii ki vereceği pek çok mesajı var. Geleneksel değerlerimizi anlatacak, tarih bilgisi verecek, çocuklara doğruyu yanlışı anlatacak. Ama çocukların aileleriyle geçirdiği vakit gittikçe azalırken birarada olmalarına haftada bir saat de olsa faydamız olacağını düşünüyorum.

Dizi de ok kullanıyorsunuz.. Bunun için bir eğitim aldınız mı? 

Ö.E.N.: Bizim için bir şeyleri fırlatmak çok keyifli tabiki ok ta buna dahil. Bunun için eğitim aldık. Ayrıca aksiyon koordinasyon eğitimi de alıyoruz. 

Y.G.A.: Daha önce az bir eğitim almıştım. Atmayı, tutmayı biliyordum ama diziden önce tekrar daha sıkı bir çalışma yaptık. Okçu hocamız da sette sürekli, boşluklarda çalışmaya devam ediyoruz.

Okçuluk sporunu sevdiniz mi? İleride bu spor alanında kendinizi geliştirmek ister misiniz? 

Ö.E.N: Elbette... Bu spor dalıyla daha önceden ve boş bir zamanımda tanışmak isterdim. İnşallah ilerde geliştirme fırsatım olur.

DİZİ SÜRESİNİN AZ OLMASI KALİTEYİ ARTTIRIR

Setler nasıl geçiyor?

Ö.E.N: Genelde eğlenceli geçiyor. Ezber yapmak, gerekli oyunları vermek ve çoğu sahnede yer almak işin zor kısmı ama sonucunu görünce uğraşlarımıza değiyor.

Y.G.A.: Harika çocuklar, hepsiyle iyi arkadaşız. Çocuklarla aram hep iyi olmuştur ama burada hepsi ile aynı anda vakit geçiriyoruz, bire bir çalışırken ortak bir dil bulmak farklı. Burada onların dünyasına ortak oluyoruz bu da çok eğlenceli.

Dizinin ilk bölümü yayınlandı... Tepkiler nasıl?

Y.G.A.: Tepkiler çok çok iyi, reytingimiz de altmış dakika için çok yüksek geldi. Yükselerek de gidecek inşallah.

Tozkoparan diğer dizilerden farklı olarak bir saat sürüyor. Herkes uzun süren dizi saatlerinden şikayetçi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Y.G.A.: Ülkemizde dizi sürelerinin uzunluğu, tam bir eziyet haline dönüştü sektör çalışanları için. Özellikle kamera arkası ekipleri için tam bir zulüm. İki buçuk saatlik diziler çekiliyor her hafta. Oyuncular sahnesi yoksa dinlenebiliyor ama kamera arkası ekibinin özel hayatları olmadığı gibi uyumaya zor zaman bulanlar oluyor. Altmış dakika gerçekten çok insani bizler için. Hem kendimize hem de işimize daha çok vakit ayırabiliyoruz. Bölüm yetiştirmek için değil kaliteyi artırmak için çalışmaya başlıyoruz. Bu da kendiliğinden kaliteyi artırıyor. Şu haliyle bile dizi ihracatında dünyada üçüncü sıradaysak süreler kısaldığında bir sıçrama daha olacaktır.

Okul ile oyunculuğu aynı anda yürütmek zor oluyor mu?

Ö.E.N: Benim şimdiye kadar bu konuda bir problemim olmadı ama bu zorlanmadığım anlamına da gelmiyor. İdare etmeye çalışıyorum diyebilirim. 

TOZKOPARAN DİZİSİ YAPIMCISI ELİF HAMAMCI: ÇOCUKLARA DOĞRU MESAJLAR VERECEK

“Hemen hepimizin çocukluğunda özendiği bir kahraman olmuştur. Günümüzde de çocuklarımızın örnek aldığı bir çok kahraman var ama bunların hiç biri yerli kahramanlar değiller. Halbuki bizim tarihimiz kahramanlıklarla dolu.” diyen Elif Hamamcı, çocuklara doğru mesajlar verebilecek bir kahraman ortaya çıkarmak için bu diziye başladıklarını söylüyor. Çocukların ekranlarda kendilerine uygun içerik bulamadıklarından bahseden Hamamcı, bu dizinin çocukların aileleri ile birlikte gönül rahatlığıyla izleyip keyif alacakları bir iş olacağını belirtiyor. 

İlk bölümü yayınlanan dizide bazı görsel efektler dikkat çekiyor. Çocukların dünyayı hayal ederek öğrendiklerini ve bu sayede kendilerini geliştirdiklerini belirten Hamamcı, “Onların hayal dünyalarının bir sınırı yoktur. Çocuklar için yaptığımız dizide bu realiteden uzak kalamazdık. Dünyada sevilen birçok yapımda da gördüğümüz görsel efektlerle onların dünyasına daha yakın olabileceğimizi düşünüyoruz. Bu tarz efektler ilerleyen bölümlerde de kullanılacak, diziye renk kattığını düşünüyoruz.” şeklinde konuşuyor. Dizi başlamadan önce oyuncuların Okçular Vakfı desteği ile eğitimler aldığını belirten Hamamcı, dizi sürecinde de destek alacaklarını belirtiyor.