'Seyretmek bir Müslümana yakýþmaz'
ABONE OL

Altý yýl önce Mýsýr’da seçilmiþ Cumhurbaþkaný Muhammed Mursi’ye yapýlan darbeyle yetinmeyen Sisi, ülkesini adeta kapalý cezaevine dönüþtürdü. Yýllardýr hapishanelerde tuttuðu masum insanlara akýl almaz iþkenceler yapan Sisi ve yönetimindeki ülkede iþlemedikleri suçlarý isnat ederek hapse atýlan çoðu genç binlerce Mýsýrlý’ya çok aðýr iþkenceler yapýlýyor. 24 saat karanlýk hücrelerde, gayri insani koþullarda, hayatla olan bütün irtibatlarý koparýlarak yaþayan ölüye döndürülen mahkumlar zaman zaman açlýk grevi yaparak seslerini dünyaya duyurmaya çalýþýyorlar. Mahkumlarýn büyük çoðunluðu herhangi bir siyasi baðlantýsý olmayan, farklý meslek ve yaþ gruplarýndan eðitimli insanlar. Ne yazýk ki üzerlerine atýlý suçlarla askeri mahkemelerde yargýlananlarýn bir kýsmý idama mahkum ediliyor. Ailelere yakýnlarý ile görüþme imkaný verilmezken, idam kararlarý da infazdan sonra bildiriliyor ve Mýsýr yasalarýna göre haklarý olmasýna raðmen mahkumlar sevdiklerini son bir kez göremeden idam sehpasýna gönderiliyor.  Ýþte Mýsýr’da yaþanan bu zifiri karanlýðý tüm dünyaya duyurmak üzere insan haklarý savunucularý tarafýndan bir mektup kampanyasý baþlatýldý. Kampanya Dünya Ýnsan Haklarý gününde Ýstanbul’da toplanan binlerce kiþi akþam karanlýðýnda ellerinde meþalelerle yürüyüþ yaparak mektup kampanyasýnýn ilk adýmýný attýlar. Yürüyüþ öncesi konuþan Rabiatül Adeviyye Meydaný’nda þehit edilen Esma Biltaci’nin annesi ve Ýhvan Yöneticisi Muhammet Biltaci’nin eþi Sena Biltaci, “Mýsýr Hükümeti, zindanlarda insanlarý yavaþ yavaþ ölüme terk ediyor. Bazen yedikleri yemeklerden etkilenerek hastalanýyorlar ve en basit ilaçlara dahi ulaþmalarýna izin verilmiyor. Gençleri idam etmeye devam ediyorlar. Ve ailelere sadece bir telefon ederek ‘Gelin, cenazelerinizi alýn’ diyorlar. Mahpuslarýn hiçbir haklarý onlara teslim edilmiyor, uluslarasý hukuk ihlal ediliyor.” diye konuþtu. Mýsýrlý Mahpuslar Ýçin Dayanýþma Grubu adýna söz alan Avukat Gülden Sönmez de “Harekete geçmek zorundayýz. Seyretmek bir Müslümana yakýþmaz. O yüzden meydanlara çýktýk. Biz birlikte hareket ettiðimizde zalimlerin ne kadar güçsüz olduklarýný hep birlikte göreceðiz. Sizlerden ricam Mýsýrlý mahpus kardeþlerimiz için o kadar fazla mektup yazýp gönderelim ki hapishane müdürleri býkýp usansýnlar” ifadelerini kullandý.

Gülden Sönmez/Mýsýrlý Mahpuslar Ýçin Dayanýþma Grubu: Mýsýrlý kardeþlerimize ýþýk olmak istedik 

Bu eylemin baþlangýç noktasý bir taraftan idamlarýn infaz ediliyor olmasý ve dünyanýn hapishane tutulan insanlarýn durumunýu görmezden gelmesi, sessiz kalmasý. Mahkumlar ise hiç kimse duymasa da içeride tedavi imkanýna kavuþmak, daha insani þartlarda kalabilmek, en azýndan nefes alabilmek için açlýk grevi yaparak kendilerince çözüm üretmeye çalýþýyor. Bu insanlarýn kimisi hapishanede kötü koþullar yüzünden, kimisi idamlarýn infazýyla ölüyor.   Mursi’nin ve hemen ardýndan oðlunun þüpheli vefatý da üst üste geldiðinde gerçekten artýk daha fazla beklemenin alemi yok bir þeyler yapmamýz lâzým diyerek harekete geçtik. Böyle bir çabanýn sonucu bu mektup kampanyasý. Türkiye’deki Mýsýrlý kardeþlerimizle sürekli irtibat halindeyiz. Sena Biltaci ile de zaman zaman oturup ne tür geliþmeler olduðunu ve neler yapabileceðimizi istiþare ediyoruz. Bu istiþareler sonunda da Dünya Ýnsan Haklarý Günü’nü de bir fýrsat bilerek bir kampanya baþlatalým dedik. 

MAHPUSLARA UMUT OLMAYI AMAÇLIYORUZ

Mahpuslar açlýk grevi yapmalarýna raðmen seslerini duyuramýyorlar.  Ailelerin, avukatlarýn ziyaretleri de hiçbir þekilde kabul edilmiyor. Bir ulaþýlmazlýk sözkonusu. Ne onlar bize ulaþabiliyor, ne bizler onlara ulaþabiliyoruz. Bir cezaevine ulaþmanýn en eski ve geçerli yolu mektup göndermek. Onun için bir mektup kampanyasý baþlattýk. Mektup kampanyasýnýn hedefi iki türlüydü. Bir tanesi onlara umut olmak. Ellerine ulaþmasa da onlar için mektup yazýldýðýný bir þekilde öðrenecekler. Ýkincisi bu mektuplar mutlaka cezaevi idarecilerinin önüne gidecek. Her tür hak ihlalini yapanlarýn önüne binlerce mektubun gitmesi ve o insanlarýn yalnýz olmadýðýný, dünyanýn dört bir yanýndan herkes tarafýndan desteklendiklerini, gözlerimizin ve kulaðýmýzýn orada olduðunu bilmelerini istedik. Bir tarafýyla o zulmü yapanlara korku bir tarafýyla da mahpus insanlara umut olmak adýna düþündüðümüz bir þeydi. Hamdolsun Türkiye’nin dört bir tarafýndan binlerce mektup yola çýktý. Sanýrým geçen hafta gönderdiðimiz ilk mektuplarýmýz da ulaþmak üzere cezaevlerine. Bu dünyanýn baþka ülkelerinde de devam edecek. 

MASUM ÝNSANLAR ÝDAM EDÝLÝYOR

Tabi kampanyada bir önemli nokta da bu insanlarýn kim olduðu ile ilgili farkýndalýk oluþturmaktý. Hikâyesini bilmeden sadece rakam olarak konuþtuðumuzda o meseleye yaklaþmamýz çok mümkün olmuyor. Ama resmini, hikâyesini bildiðimiz insanlarýn neden, niçin, nasýl orada olduklarýný bildiðimiz zaman çok daha yakýnlaþabiliyoruz o insanlarýn dertlerine. O yüzden de içlerinden bazýlarýnýn, bazý babaannelerin, bazý baba-kýzlarýn, bazý çocuklarýn, annelerin, bazý aktivist avukatlarýn hikâyelerini de paylaþtýk yürüyüþte. Tabi bu çok daha farklý bir boyuta getirdi yaptýðýmýz kampanyayý. Çünkü bir sürü insanýn Mýsýr’da tutuklu olduðunu biliniyor Türkiye’de ama sanki sadece siyasiler, sadece ihvan mensuplarý ve bu iþin organizatörleri içerdeymiþ gibi bir durum var. Oysa öyle deðil. Ýdam cezasý almýþ bir týp öðrencisi var mesela. Kardeþi katledilmiþ; kardeþini kimin katlettiðini öðrenmek için dava açýyor. Dava açmaya gittiðinde dava açtýðý için tutuklanýyor, üzerine bir sürü suç boca ediliyor ve idam cezasý veriliyor. Bu çocuk idam bekliyor þu anda. Böyle çok çarpýcý, insaný dehþete düþüren hikâyeler var. Bunlarý taþýdýk biraz da Türkiye ve dünya kamuoyunun gündemine. Bir de tabi insan haklarý günü olmasý nedeniyle bir de eylem yapalým dedik. 

ONLARIN KARANLIÐINA IÞIK YAKMAK ÝSTEDÝK 

Çünkü karanlýktalar. Gökyüzü görmüyorlar. Kendilerince özel yöntemler geliþtirmiþler. Mesela Ramazan’da oruç için namaz vakitleri için nöbetleþe uyuyup vakit nöbeti tutuyorlar. Bazýlarýnýn yýllardýr gökyüzünü görmediðini biliyorum. Özellikle yaz aylarýnda Ortadoðu nefes alýnmaz olur, aþýrý sýcaktýr, mazgaldan sýrayla nöbetleþe nefes çektiklerini biliyoruz. Özellikle Tora Cezaevi’nde. O kadar karanlýk bir þey. Dünyanýn sessizliði ayrý bir karanlýk, fiziki olarak mahkumlarýn tutulduðu ortam da karanlýk. Böyle olunca biz de onlarýn hücrelerine ýþýk olsun diye el feneri ile yürümeyi düþündük. Bir taraftan bu ýþýklar orada bir þey yaþandýðýna da dikkat çeksin el feneriyle bir taraftan o karanlýðý onlar için aydýnlatýrken bir taraftan da ‘Ey dünya görün’ diyerek bu olayýn duyulmasýný istedik. Bunun için de ýþýklý bir sembol düþündük. Bir çok ülkeden dün Paris’te Eyfel Kulesi’nin dibinde de bu eylem vardý. Bir çok ülkeye de bu çaðrýyý yaptýk. Devam edecek kampanya.

MÜCADELEMÝZ, ÝNFAZLARIN DURDURULMASI ÝÇÝN 

Onlar özgür olana kadar bu kampanya bitmemeli. Ama bizim için þu an en önemlisi infazlarýn durdurulmasý, bunun için bazý diplomatik giriþimler baþlatýlmasýný istiyoruz. Bir kýsmýný kendimiz yapacaðýz, bir kýsmýný resmi ve sivil kurumlardan isteyeceðiz. Özellikle idamlarý durdurmak adýna Mýsýr’daki dini liderlere göndermek üzere alimler, aydýnlar ve entelektüellerden oluþan uluslararasý diplomatik delegasyonlar oluþturmak istiyoruz. Bir de bütün parlamenterlere çaðrý yapacaðýz. Avrupa Parlamentosu üyelerine TBMM’ye, bütün ülkelerin parlamentolarýna, özellikle uluslar arasý parlamentolar birliði üzerinden bir çaðrý yapýp içeride tutulan parlamenterler için bir delegasyon oluþturulmasýný, delegasyonun mevcut Mýsýr Meclisi’ni ziyarete gitmesini, idam infazlarýnýn durdurulmasý ve askeri yargýlamalarýn son bulmasý için bir giriþimde bulunmalarýný talep edeceðiz. Bundan sonraki adýmýmýz da böyle gelecek. Bizim için en kritik konu içeride mahkumlarý ölüme sürükleyen koþullarýn düzeltilmesi, ikincisi infazlarýn durmasý. Çok sayýda gencin idam kararý var. Ýnfaz edilince geri dönüþü yok ve ailelere haber de verilmiyor. Kimin infaz edileceði de belli deðil. Çoðunluðu suçsuz. Arýyorlar ‘gelin oðlunuzun cenazesini alýn’ diyorlar. Aileler idamý böyle öðreniyor. Son bir kez görmek, konuþmak imkâný da verilmiyor. Sadece cenaze almak için haberdar ediliyor ve bu konuda konuþmamalarý için baský görüyorlar. Bu çok vahim bir þey. Onun için bütün bu delegasyonlardan, giriþimlerden beklentimiz infazlarýn durmasý.  

Katliam bitmedi 

2013’te Türkiye’ye geldim. Buradan da Londra’ya gittim. Uluslararasý iliþkiler ve siyaset okudum Londra’da. Þu an bütün ailem yurtdýþýnda ama Mýsýr’da çok arkadaþým var. Ben Rabia eylemlerinde oradaydým ve meydanda arkadaþlarýmý öldürdüler, yanýmda insanlar öldü. O zaman burada bir konferans vardý buraya geldim. Daha sonra geri dönmedim. Benim gibi gidip bir daha dönmeyen çok var çünkü oradaki durum daha kötüleþti. Katliam bitmedi. Mýsýr’da insan haklarý savunucusu idim zaten. Orada olup bitenlerle ilgili Birleþmiþ Milletler’e þikâyetler gönderdim. En fazla yaptýðým þey BM’deki davalarý takip etmek. Mýsýr’da olup bitenleri takip edip bununla ilgili þikâyetlerde bulunuyorum. Londra’da konferanslar verdim. Burada da anlattým Mýsýr’da olup bitenleri. Mýsýr ve Ortadoðu ülkeleri için çalýþmaya devam ediyorum. Ama ülkeme dönme þansým yok. Çünkü Mýsýr’a gitsem havaalanýnda gözaltýna alýrlar. 

Cunta 60 bin kiþiyi ölüme terk etti

Mýsýr’da cezaevindeki Müslüman Kardeþler Teþkilatý (Ýhvan) liderlerinden Muhammed el-Biltaci’nin eþi ve Mýsýr’da darbe karþýtý gösteri sýrasýnda þehit edilen Esma el-Biltaci’nin annesi Sena el-Biltaci, Mýsýr’da insan haklarýnýn olmadýðýný ve oradaki hak ihlallerinin sona ermesi için çaba sarf ettiklerini söyledi. Kýzý Esma’nýn, Sisi cuntasý tarafýndan Rabia Meydaný’nda þehit edildiðini, eþi ve oðlunun ise þu an zindanda bulunduðunu hatýrlatan Biltaci, eþinin ilaçlarýný dahi almasýna izin verilmediðini dile getirdi. 6 yýldýr Mýsýr zindanlarýnda çoðu genç en az 60 bin kiþinin bulunduðunu ifade eden Biltaci, tek kiþilik hücrelerde en küçük bir insani talebin bile karþýlanmadýðýný kaydetti. Mýsýr yönetiminin içerideki 60 bin insaný ölüme terk ettiðini ifade eden Biltaci, “Bugün bu organizasyona gelenlere, dünyada çaðrýmýza kulak verenlere de teþekkür ediyorum. Unutmayýn ki, sizin yaptýðýnýz en küçük çaðrý ve eylem bile Mýsýr’da umudu tükenmekte olanlara bir umut olacak, Türkiye’de ve dünyanýn baþka bir yerinde kardeþlerinin olduðunu ve kendileri için kalplerinin attýðýný ve umutlu olduðunu onlara hatýrlatacak.” dedi.

Sisi, Uluslarasý Ceza Mahkemesi’nde yargýlanmalý

25 yaþýmdayým. Ezher Üniversitesi’nde ilahiyat okuyordum. Öðrenci eylemlerinde liderlik yapýyordum. O yüzden tutuklandým. Üç yýl hapisteydim. Bana birkaç dava açýldý. Silah kullanmak ve ihvandan olmakla suçladýlar. Ama bunlar doðru deðildi. Babam ve büyük kardeþim de cezaevine konuldu. Babam serbest býrakýldý ama kardeþim halen mahkum. Kardeþim de silah kullanmak ve adam öldürmekle suçlanýyor. O da bu suçlarý iþlemedi. Herkes biliyor bizim bu suçlarý iþlemediðimizi. Annem ayda bir kere ziyaret edebiliyor. 2017’de çýktým hapisten. Beni serbest býrakýnca baþka dava açtýlar. Ýki yýl Mýsýr’da kaldým kaçak olarak. Sonra buraya geldim. Hapiste psikolojik ve fiziki çok aðýr iþkencelere maruz kaldým. Ýþlemediðimiz suçu kabul etmemiz için elektrik verildi. Ýþkencede hayatýný kaybedenler, tecavüz edilenler oldu. Karakolda da çok kiþi ölüyor iþkenceden dolayý.

AKREP CEZAEVÝ KABÝR GÝBÝ… 

Geçen perþembe üç kiþi idam edildi. Elimizden bir þey gelmiyor durdurmak için. Sadece bir kere büyük gazeteciler tutuklandý ve dýþarýdan baský olduðu için serbest býrakýldýlar. Ama diðer mahkumlar için böyle bir giriþim olmadý. Þu an Mýsýr hapishanelerinde 60 bin civarýnda mahkum var. Bunlarýn 40 bini hakkýnda henüz hüküm çýkmadý. En fazla gençler tutuluyor içeride. Özellikle Akrep Cezaevi kabir gibi. 24 saat tek baþýna karanlýkta kalýyorsun. Akrep’te liderleri tutuyorlar. Orada hava yok, ýþýk yok, elbise, yemek, ilaç yok. Kimse sizi ziyaret edemez. Orada çok kiþi ölüyor bu kötü þartlardan dolayý. Diðer hapishanelerde beþ metrekarede 30’dan fazla kiþi kalýyor. Hücrelerde tuvalet yok. 700 kiþiye ayný anda yarým saat tuvalet izni veriliyor. O yüzden çok fazla hastalýklar çýkýyor. Saðlýk hizmeti vermiyorlar. Oysa onlar hiçbir þey yapmadý, masumlar. Sadece özgürlüklerini istiyorlar. Ben içerideyken tanýdýðým birkaç kiþi öldü. Dr. Mursi ben dýþarýdayken ölmüþtü. Mursi’yi babamýz gibi hissediyoruz. O ölünce babamý kaybetmiþim gibi hissettim. 

DÜNYA BU ZULMÜ GÖRMÜYOR

Bu mektup kampanyasý ile onlarý unutmadýðýmýzý göstermiþ oluyoruz. Dýþarýda birilerinin onlarý düþündüðünü, onlar için mücadele ettiðini bilmek onlar için çok önemli. Bu büyük moral olacak. Onlarýn sadece bizim deðil bütün insan haklarý savunucularýnýn gündeminde olmasý gerekiyor. Onlarý özgürlüklerine kavuþturmak için hep birlikte mücadele etmemiz lâzým. Ýdamlarý durdurmamýz gerekiyor. Mýsýr kanunlarýna göre ailelere idam olacaðýnýn bildirilmesi gerekiyor ama kanuna da uymuyorlar. 

Sisi’nin Uluslarasý Ceza Mahkemesi’nde (International Criminal Court) yargýlanmasý gerekiyor. Çünkü Mýsýr’da yaþanan bir katliamdý. Demokratik haklarý için eylem yapan insanlar acýmasýzca öldürüldü, geride kalanlar hapishanelerde öldürülmeye devam ediliyor. Bu yüzden tüm dünyanýn insan haklarýna sahip çýkmasý ve Sisi’nin yargýlanmasý için ciddi anlamda baský uygulamasý gerekiyor. Sadece basýn açýklamasý yapmakla bu zulüm son bulmayacak. Biliyoruz ki bu insanlar masum, bütün dünya bunu biliyor. Asýl terör yapan Sisi’dir. Sisi ve Mýsýr’da darbeyle yönetimi ele geçiren herkes yargýlanmalýdýr. 

MISIR ÖZGÜR OLUNCA AKSA’YA GÝDECEÐÝM

Türkiye’de eðitimimi tamamlamak, Ýslam, Kudüs ve Endülüs için bir þeyler yapmak istiyorum. En büyük hayalim Mescid-i Aksa’ya gitmek. Ama Ýsrail’den deðil özgür Mýsýr’dan girmek istiyorum Aksa’ya. Bütün Ýslam ülkeleri özgürleþirse Kudüs de özgür olacak biliyorum. Bu yüzden Türkiye bizim için çok önemli. 15 Temmuz olduðunda hapisteydim. Bütün dostlarýmýzý kaybettiðimizi düþündük. Türkiye de düþtü artýk bize kimse destek olmaz diye düþündük. Darbenin baþarýsýz olduðunu öðrendiðimizde de özgürlüðümüzü kazanmýþ gibi sevindik.