Yaşamak için ölümüne yolculuk
ABONE OL

Bisikletiyle Afrika’da üç yıldır pedal çeviren gazeteci ve belgeselci Hasan Söylemez, youtube üzerinden yayınladığı ve 54 bölümde tamamlamayı hedeflediği Journey to Dreams adlı belgeseli ile Afrika’nın ‘hayal arşivi’ ni oluşturmak istiyor. Söylemez bu uzun yolculuk boyunca dünyanın gözünü kapadığı durumları da açığa çıkarıp gündemimize taşıyor. 

Bu gerçekliklerden biri öylesine yakıcı ki ana izleğine bir süreliğine ara verip yeni bir başlık açma gereği duydu. Tenere adlı belgesel, yokluk ve yoksunluğun insanları nelere mecbur ettiğini konu alıyor. Yorum yapmadan, filtre kullanmadan, taraf olmadan çıplak gerçeğe odaklıyor kamerasını Söylemez. Maddi olarak destek almayışı bu anlamda bir avantaja dönüşüyor üstelik. Herhangi bir sınırlama, gizli, açık sansür, üstten bakış vs. olmadan göz hizasından ve yaşanan gerçekliğin tam kalbinden anlatıyor olan biteni. Kurgu sadece teknik bir ayrıntı bu belgeselde, Hasan Söylemez ‘sinema perdesi’ni hakikati eğip bükmeye yarayan bir araç olmaktan çıkarıyor ve izleyenleri bîgane kaldığını, görmezden geldiği bir dünya ile yüzleştiriyor.  

Belgeselin ana kahramanı Agadezli Beşir. Önce onun yaşadığı yerde, evinde dolaşıyor Söylemez’in kamerası. Beşir’in eşi ve ailesiyle tanışıyoruz sonra… Ardından çıktığı yolculuk için neleri göze alması gerektiğini, neden buna mecbur kaldığını anlatıyor Beşir. ‘Yokluk’ dediğimiz şeyin, yoksulluğun ne demek olduğunu anlamak için o sokaklarda dolaşmaya, dört duvardan ibaret o evi görmeye, o insanların tevekkülüne ve bizi çıldırmanın eşiğine getirebilecek kıstırılmışlığın içinde nasıl inançla ayakta kalabildiklerini görmemiz gerekiyor. 

SARI SICAKLA İMTİHAN

Yokluk ve yoksulluk dünyanın her yerinde, her noktasında büyük bir sorun. Ancak hiçbir şekilde üretimin mümkün olmadığı, ekonomik sistemin işlevsiz hale geldiği, çoluk çocuğunu doyurmak için tek ihtimalin uçsuz bucaksız bir çölde ölüm pahasına yol almak olduğu bir coğrafyadaki çaresizliği tahayyül etmek bile zor. Zira belirgin bir yol ve güzergâh yok çölde. Araçlar kendilerinden önce geçen bir kamyonun izlerini takip ederek ilerleyebiliyor. Bundan dolayı da sözkonusu uzun yolculukta çölde kaybolarak, susuzluktan ya da kamyonlardan düşerek ölen çok sayıda insan var. Üstelik kimse bu ölümlerden haberdar değil. Tenere biraz da bu yüzden çok uzağımızda zannettiğimiz bir hakikati göz hizamıza getirmek için çekilmiş. 

‘Herkes ekmeğini nerede kazanıyorsa oraya gidecek” diyor Beşir. Ancak o ve arkadaşlarının gitmek zorunda kaldıkları yer olan Libya’ya varmak için kamyonlarla 10-15 gün yol almak gerekiyor. Pikaplarla yola çıkanlar ise daha şanslı; üç, dört günde ulaşabiliyorlar Libya’ya. Kırklı yaşlardaki Beşir, uzun yıllardır bu mesafeyi katederek çalışmaya gitmiş ve evini geçindirmiş. Bazen aylarca haber alınamamış ondan, öldüğünü bile düşünmüşler ama çıkıp gelmiş. Bu yüzden yol boyunca tecrübelerini aktarıyor gençlere.  

UTANARAK EVDE OTURMAKTANSA…

Agadez şehrinden Nijer’e bazen bir evden birden çok erkek gidiyor. Kadınlar hem geride kalan çocuklara bakmak hem de meçhule giden eş ya da evlatları için her geçen gün büyüyen endişeleriyle uykusuz geceleri sabaha bağlamak zorunda. Öyle ya çölde kamyon üstünde eşi, evladı gözünü kırpmazken nasıl uyur ki insan. “Kamyon üstünde sallana sallana uyuyamayız. Bir çok insan kamyondan düştü ve kamyon onu bırakıp gitti” diyor Beşir. 

Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre son üç yılda çölde ölmek üzereyken kurtarılan kişi sayısı 20 binin üzerinde, son dört yılda çölde ölenlerin sayısıysa 4 binden fazla. “Bu yolda her zaman ölmeye hazırız” diyor Beşir, “Zaten biliyoruz Sahra’da da olsa başka yerde de olsa bir gün ölüm gelecek.” Üstelik onun ve onun gibiler için bu yolculuk bir onur meselesi ve şu cümle de özetliyor durumu: “Bir erkek için evde utanarak oturmaktansa çalışmak için uzaklara gitmesi daha iyi.”

SESSİZ ÖLÜMLERİN ÇIĞLIĞINI DUYUN! 

Bu yolculuğun yapıldığı Sahra Çölü’ndeki bölgenin adı Tenere. Tuareg dilinde ‘çöllerin çölü’ anlamına geliyor. Gözalabildiğine sarı renkli kumların uzandığı adeta okyanusa benzeyen çölde birbirine en yakın ağaçların arasındaki mesafe 400 km. İki su kuyusu arasında da 200 km var. Türkiye’de tek bir gösterim yapan ve dünya festivallerine gidecek olan Tenere belgeselinin temel hedefi sahrada yaşanan ve kayıtlara geçmeyen bu büyük dramı dünya kamuoyunun gündemine getirmek. Afrika’dan Avrupa’ya göçlerde Akdeniz’de batan teknelerin haberlerini duyuyoruz sık sık ne yazık ki. Hasan Söylemez’in verdiği bilgiye göre Birleşmiş Milletler (BM) raporlarında üç yılda çölde ölmek üzereyken kurtarılan kişi sayısı 20 binin üzerinde, son dört yılda çölde ölenlerin sayısıysa 4 binden fazla. Üstelik çöldeki ölümlerin sayısı net olarak bilinmiyor. Başınıza bir şey gelse kimseye sesinizi duyuramazsınız, ölseniz cesedinize ulaşamazlar. Ya vahşi hayvanlara yem olursunuz ya da kum fırtınaları üzerinizi kumlarla örter. Çölde sıkça karşılaşan otomobil lastikleri de aslında birer mezar taşı.