Aşk... O her şeyden güçlü ve değerlidir. Paradan bile...
Azra ve Kerem'in ellerinde sadece aşk vardı. Her şeyden değerli ama beş para etmeyen aşk! Birbirlerini delice seviyorlardı. Peki, aşk yeter miydi onlara? Çünkü aşk dışında iyi giden bir şey yoktu hayatlarında. Ve her şey daha da kötüye gidecekti.
Derken hayatlarına Şebnem girdi. Zengin bir aileye doğmuş, istediği her şey onun olmuştu. Paranın satın alabileceği her şey. Aslına bakılırsa mutlu değildi. Dahası sevilmemiş, belki de yeterince sevmemişti. Aşka doymadan, aşka kanmadan ölmek istemiyordu Şebnem. Korkuyordu.
Azra'ya açtı içini. Küçük bir kız çocuğu gibi... O güne kadar başına gelen en iyi ve en kötü şeydi Azra. Hem melek, hem şeytan; hem dost, hem de düşmandı. Hayallerini gerçekleştirmeye, kendisini ve aşkını, yani Kerem'i kurtarmaya çalışırken Şebnem'i kullanacaktı. Ancak aşkını kurtarmak için aşkını feda edebilir miydi insan? Böyle bir şeyi göze alabilir miydi?