Şanlıurfa’nın yemek kültürünü dünyaya kadın eliyle tanıtıyor
ABONE OL

Girişimci kadınların önünü açan Yazmacı, Şanlıurfa da ilk defa kuruma ait bir yerin özelleşmesine neden olarak kadınların gücünü bir kez daha ortaya koydu.

Erkek ağırlıklı bir sektörde gösterdiği azimli çalışmalarıyla kadınların örnek aldığı Asuman Yazmacı, başarılarını ve başarı yolundaki engelleri nasıl aştığını anlattı.

Kadınların genetik yapılarında kıskançlığın olduğunu ve kadınların bu kıskançlığı, egolarını bir tarafa atıp birlikte hareket etmeleriyle başarının elde edileceğini vurgulayan Yazmacı, sorularımızı içtenlikle cevaplayarak kadın olmanın güzelliğini okuyucularımızla paylaştı. Asuman Yazmacıyla yaptığımız röportaj şöyle:

-ASUMAN HANIM BU SEKTÖRE NASIL VE NEDEN GİRDİNİZ?

“Bu sektöre ben 2005 yılında girdim daha önce öğretmen evi tarafından işletilen ondan önceki Cevahir Konukevinde tabi o zamanki ismiyle Şanlıurfa valiliği konukevi olarak geçiyordu. Öğretmen evinin işletmesini yaptığı bir işletmeydi. Oraya il dışından gelen bir arkadaş gurubumu ağırlamak için onları yemeğe götürdüm. Yediğim kötü yemek ve aldığım kötü hizmet sonucunda oradaki işletmeci beyefendinin benim işte ‘Her şey çok kötüydü ve ben misafirlerime mahcup oldum neden böyle burası’ dediğimde ‘işinize gelirse hanımefendi’ cevabı benim bu sektöre girmeme vesile oldu.

‘HERKES VERDİĞİ BEDELİN KARŞILIĞINI ALMAK İSTER’

Hizmet sektörü çok zor bir sektör ben bir zor müşteri olarak kendimi tanımlıyorum hep çünkü siz konuk olarak gittiğiniz yerde bir bedel ödeyerek bir hizmet alıyorsunuz. O bedelin karşılığını da elbette almak istersiniz. Benim orada sorduğum soruda zaten ben bir bedel ödüyorum hizmet çok kötü neden böyle dediğimde o tepkiyle karşılaşmıştım ve Şanlıurfa’da ilk defa kuruma ait bir yerin özelleşmesine neden oldum.

‘HZ. İBRAHİM’İN MİSAFİRPERVERLİĞİ MANTIĞIYLA EN GÜZEL ŞEKİLDE AĞIRLAMAK ADINA BÖYLE BİR SEKTÖRE GİRDİM’

Bu işe girmenim aslında o beyefendi’nin içimdeki girişimci ruhunu açığa çıkarmasıydı. Şanlıurfa’da gerçekten güzel mekanlar güzel yerler var. Fakat her gittiğiniz yerde bir aksilikle çıkıyorsunuz işte mekan güzel hizmet kötü, hizmet iyi yemek kötü yani mutlaka bir kötülükte çıkıyordum o güne kadar bunu hem yaşatmamak hem de yaşamamak adına belki de bu sektörü seçtim yani ben yapayım işte en iyisini yapayım mantığıyla yola çıktık. Neden buydu çünkü Şanlıurfa gerçekten Turizm potansiyeli açısından kültür varlıkları açısından çok büyük değere sahip bir kent bu kentin il dışında ve uluslar arası boyutta tanıtılması noktasında da hepimizin eksikleri var. Ben bir Turizmci olarak da işletmeci olarak da bu eksiği genel manada herkeste görüyorum. Bu Eksiği tamamlamak adına bu şehrin tanıtımını daha iyi yapmak adına bu şehre gelen misafirleri Hz. İbrahim’in misafirperverliği mantığıyla en güzel şekilde ağırlamak adına böyle bir sektöre girdim.”

-BU SEKTÖRE GİRİŞİNİZDE ENGELERE TAKILDINIZ MI?

Zaten engelsiz bir hayat olmaz, olursa da bir anlamı olmaz. Elbette ki oldu bir kere en büyük handikap 2005 yılında Şanlıurfa’da hiç alışılmamış olan bir durumdu bu bir kadın işletmeci ve erkek egemen bir sektörde kadın işletmeci ilk etapta bana herkes ‘6 ay sonra bırakıp gider heves etmiştir Asuman hanım’ diye baktılar. Allaha binlerce kez şükürler olsun 10. Yılımızdayız Allah hep yardımcım oldu. Benim engelin ötesinde bir kabullenememek vardı ilk başlarda tek kadın ve benim çalıştığım bütün arkadaşlarım erkek, bir tane kadın personelimiz var onun dışında hepsi erkek ve erkeğin kadından emir alması en zor olan taraf çünkü daha çok feodal bir yapı hakim. Bende feodal bir yapıdan gelen bir ailenin ferdiyim üstelik benim ailemle de bazı çatlaklar olmuştu. ‘Ya başka bir iş olsaydı’ diye onlara da şunu söyledim ‘Bu şehir buna alışacak’ çünkü birilerinin bir bedel ödemesi lazım yani eğer başarılıysanız da bir bedel ödemeden başarılı olamıyorsunuz. Bir yere gelmek içinde bedeller ödüyorsunuz.

‘KÜÇÜCÜK PARAYLA BÜYÜK İŞLER BAŞARAN KOCAMAN YÜREKLİ KADINLAR GÖRDÜM’

2005’te ben tek kadındım ama hedefim bu şehirdeki kadınlarında önünü açmaktı. İşte kadınlar cesaretlendirilirse yapamayacakları inan hiçbir iş yok ve en güzel işleri yaparlar. Bu nihalede ben kadınların önünü açtığımıza da inanıyorum hem 2005’te tek kadınken şimdi geriye baktığımda kocam yürekli güzel işler yapan kadınlarımız var. Özellikle ben bu Mikrokredi’de ki kadınları çok önemsiyorum yani gerçekten dişiyle tırnağıyla küçücük paralarla mesela o zaman Şanlıurfa belediyesi başlatmıştı bunu sayın A. Eşref Fakıbaba’nın da kadınların üzerindeki emeği çok fazla bir ilki gerçekleştirdiler. Mikrokredi’nin dağıtım törenlerine davet etmişlerdi beni o zaman şöyle düşünmüştüm. ‘500 lirayla ne yapılır’ diye ve ben orda gerçekten küçücük parayla büyük işler başaran kocam yürekli kadınlar gördüm. O yüzden onların başarısı aslında bizden daha büyük ben kendi imkanlarımla ekonomik kaynaklarımla bu işi yaptım ve başardım. Fakat onlar küçücük parayla büyük işler başardılar.” 

-ASUMAN YAZMACI ŞANLIURFA’DA ROL MODEL OLDUMU?

“Evet oldu. Buda beni en çok mutlu eden taraf aslında birilerine ilham kaynağı oldum ve ben bunu hep söyledim. Mesela mikrokredi de Hülya Gül diye bir arkadaşımız vardı. Zaman zaman bunaldığında ‘Asuman hanım olmuyor artık yapamayacağım’ derdi. Ben hep kendisine manevi destek oldum ve şunu söyledim. ‘Ben yapıyorsam sende yaparsın’ yani önce inanmak lazım. Yaptığınız her işte önce inanacaksınız ve kararlı olacaksınız. İnanarak bir işe başlarsanız. Allaha telsim olursanız Allah yolunuzu önünüzü gerçekten açıyor. O yüzdem hedefim hem bir farkındalık yaşatmaktı. Hem kadınların önünü açmaktı. Bunun ikisini de başardığıma inanıyorum.”

-ERKEKLERDEN TEPKİ ALDINIZ MI?

“Aslında benim Şanlıurfa halkına bir vefa borcum var. Şanlıurfalı ve Şanlıurfa erkekleri bana son derece destek oldular ilk etapta hani bir heves etmiştir bırakır diyerek 6 ay gibi bir süre vermelerine rağmen Şanlıurfalı hep benim yanımda durdu. Yani gerçekten bir bacı olarak çok sahip çıktı bu şehir en büyük destekçimde erkekler oldu. Bunu açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum. Hatta bir defasında bir abimiz beni Cevahiri açtıktan 6 yıl sonra biz zaman zamanda görüşürüz bir sivil toplum kuruluşunda başkanı kendisi 6 yıl sonra gördüğümde dedi ki ‘Yav bacım 6 ay demiştik ama 6 yıl oldu artık yani biz inandık bu işe’ demişti. Buda beni çok mutlu etti. Halada görüşürüz biz kendisiyle bu inanmak ve insanların size inanmasıyla ilgili o yüzden ben bu bölgede bu bakış açısında batıda da ben girişimci konferanslarına katıldım. Toplam 62 tane ilde yapılan konferansa davet edilmiştim. Kendi hikayenizi anlatın diye orada da ifade ettim benim en büyük destekçim Şehirdeki erkekler, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz oldu. Burada sizin duruşunuz çok önemli sağlam duruyorsanız herkes destek oluyor.”

-CEVAHİR SADECE ŞANLIURFA’DA DEĞİL ÇEVRE İLLERDEDE TANINIYOR BUNU NASIL SAĞLADINIZ?

“Aslına hedefimiz Cevahir’i tanıtılırken Şanlıurfa’nın tanıtılmasıydı. Cevahir kendi başına hiç bir şeyi ifade etmez hedef kendi şehrimizi anlatmak, kendi şehrimizi tanıtmak bu minvalde de ulusal fuarlara katılım sağlıyoruz. Burada hem şehrimizi tanıtıyor, hem de işletmenimizi tanıtıyoruz. Burada en önemli unsur reklama çok önem vermek reklam sizin sadece misafirinizi kapıya kadar getirir. Yani içeriye girdikten sonraki iş tamamıyla size kalmıştır.

‘BİR KİŞİNİN MEMNUNİYETİ 13 KİŞİYE 1 KİŞİNİN MEMNUNİYETSİZLİĞİ DE 63 KİŞİYE ULAŞIYOR’

İyi hizmet, kaliteli hizmet verirseniz insanların beklentilerini karşılarsınız bu size çok iyi reklam olarak döner ama reklamınızı çok iyi yaparsınız fakat içeriye adım attığınız sonraki iş onların beklentileri doğrultusunda değil, iyi hizmet veremezseniz. Kaliteli, hizmet veremezseniz size çok kötü reklam olarak döner çünkü bir kişinin memnuniyeti 13 kişiye 1 kişinin memnuniyetsizliği de 63 kişiye ulaşıyor.

Bu noktada hem reklam hem de tanıtım ayağımızı çok güçlü kıldık ve bugün dediğimiz gibi hem yerelde hem civar illerde Türkiye genelinde Cevahiri bir marka yapmak hedefimiz vardı. Allahın izniyle marka olduk ama daha da gidecek çok yolumuz var biz uluslar arası boyutta da acentelerle çalışıyoruz oradan gelen misafirlerimize hem şehrin tanıtımı hem de işletmenin tanıtımı noktasında bir çabamız var.”

-GİRİŞİMCİ KADINLARIMIZA SÖYLEMEK İSTEDİĞİNİZ BİRŞEY VARMI?         

“Benim özellikle kadın girişimcilere söylemek istediğim tek bir şey var. Yaptıkları işte muhakkak kararlı, azimli ve inançlı olmalılar. Bu üç noktaya dikkat ederlerse ve bu çerçevede hareket ederlerse başarılı olmamaları için hiçbir neden yok. Birde ayrı bir önemli ayrıntıyı belirtmek istiyorum. Bu ayrıntı maalesef kadınların genetik yapılarında olan kıskançlık. Öncelikle bu kıskançlığı bir tarafa atıp, egolarını bir tarafa atıp birlikte hareket edebilme başarısına ulaşmaları lazım.

‘KADINLAR BİRLİKTE HAREKET ETMEYİ BAŞARIP BİRLİKTE İŞLER YAPABİLİRLERSE ÇOK GÜZEL İŞLER ORTAYA ÇIKACAKTIR’

Burada ben tabi yaklaşık 2007 yılından beri bir sivil toplum kuruluşları içerisindeyim. Bu gönüllülük esasına dayalı bir şey zaten Odalar Borsalar Birliğinin Kadın Girişimciler İş Kolu üyesiyim, Girişimci İş Kadınları Dernek başkanıyım, Ticaret Odası Yönetim Kurulu üyesiyim burada hep gözlemlediğim şu kadınlar biraz egolarından sıyrılmalılar. Kadınlar birlikte hareket etmeyi başarıp birlikte işler yapabilirlerse bence bu şehrin önü çok daha fazla açılacak çok daha güzel işler başaracaklardır.