Amerikalýlar sandýk baþýna giderken, seçimler tüm dünya için sonuçlar doðuruyor. Amerikan siyasetinin her zaman önemli bir bileþeni olan dýþ politika; seçmenlerin kararlarýný ve uluslararasý toplumun Amerikan liderliðine iliþkin algýsýný etkileyemeye devam ediyor. 2024 ABD baþkanlýk seçimleri, dikkat gerektiren çeþitli dýþ politika gündemleriyle küresel siyasetteki önemini sürdürüyor. Bu gündemler arasýnda; Çin ve Rusya ile devam eden jeopolitik gerginlikler, Rusya-Ukrayna çatýþmasý, Gazze'deki (ve þimdi Lübnan'daki) savaþ, Kuzey Kore ile iliþkiler, Tayvan'a yönelik tehditler, iklim deðiþikliði, enerji güvenliði ve NATO ittifaký yer alýyor.
Öncelikle, birçok kiþi bu seçimi, Amerika'nýn "ya hep ya hiç" aný olarak tanýmlýyor. Diðer ülke liderleri için süreklilik, bölgesel entegrasyon ve güvenlik baþta olmak üzere küresel Amerika gücünün yetkinlikleri ve devamlýlýðýný sorgulayacak kavramlar ajandalardaki yerini alýyor. Bir sonraki yönetimde sürekliliði teþvik etmenin önemli olduðunu vurgulayan Center for Strategic and International Studies'in (CSIS) yayýmladýðý "2024 Amerikan Baþkanlýk Seçimlerinin Küresel Etkisi" adlý rapordaki verilere göre:
Yeni ABD baþkaný göreve geldiðinde yalnýzca Avrupa ve Orta Doðu'daki iki savaþla deðil, ayný zamanda küresel düzende yýkýcý bir güç olarak "diðer güçler" arasýndaki artan iþ birliðiyle de mücadele edecek. Harris'in dýþ politikadaki göreceli deneyimsizliði, Çin ve Rusya karþýnda güvenlik ve ekonomi alanlarýnda zorlanmasýna neden olabilir. Trump'ýn ise "Önce Amerika" söyleminin ABD müttefikleri arasýnda nasýl bir karþýlýk bulacaðý belirsiz. Bu, Pekin ve Moskova'nýn elini güçlendirebilir.
ABD müttefikleri ve dünya çapýndaki ortaklarý, yeni ABD baþkanýyla deðiþime hazýrlanýyorlar. ABD'den kopma anlamýnda deðil ama kesinlikle güvenlik meselelerinde daha fazla öz güven geliþtirerek, daha az baskýn ve üstün bir ABD beklentisiyle kendi komþularý doðrultusunda daha fazla bölgesel entegrasyon saðlayarak yollarýna devam etmek istiyorlar.
Trump'ýn veya Harris'in Beyaz Saray'a çýkmalarýndan baðýmsýz olarak Amerika'nýn, Asya veya Avrupa'daki müttefiklerine güvenlik saðlamada yetersiz olduðu konusunda endiþeler bulunuyor. Bu endiþelerin gerçekliði Ukrayna'daki savaþla açýkça ortaya çýktý. Trump'ýn savaþý "birinci gün" bitirme vaadi, ABD müttefiklerinin hýzlý ancak eksik ayarlamalar yapmasýna yol açabilir. Öte yandan, yeni baþkan Harris olursa ittifaklara olan baðlýlýk yadsýnamaz derecede güçlü olacak.
ABD'nin NATO ile iliþkisi, önümüzdeki Ocak ayýnda Beyaz Saray kimin olursa olsun muhtemelen yeni bir döneme girecek. Eski Baþkan Trump Beyaz Saray'a dönerse NATO'nun ABD'nin katýlýmýnda önemli bir geri çekilme görmesi muhtemel ve bu da ittifak içinde derin bir krize yol neden olabilir. Harris'in ulusal güvenlik danýþmaný Phil Gordon, saygýn bir Avrupa uzmaný. Ayrýca Harris, ABD'nin NATO Büyükelçisi Julianne Smith'i Dýþ Ýþleri Bakanlýðý'nda kýdemli bir pozisyon için yanýna çekmeyi baþardý. Harris'in bu hamleleri, Avrupa'ya önemli bir süreklilik ve güvence saðlýyor.
TRUMP VE HARRÝS: ÇARPIÞAN VAATLER
Harris'in dýþ politika vizyonu
Ukrayna'yý "gerektiði kadar uzun süre" destekleyeceðini açýkladý. Harris, Demokrat Parti Ulusal Kongresi'nde yaptýðý konuþmada, þartlar veya sýnýrlamalar hakkýnda ayrýntý vermeden, baþkanlýðý kazanmasý hâlinde Ukrayna'nýn yanýnda durmaya devam edeceðini söyledi.