Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, mayıs ayı sonlarında yaptığı açıklamada, ülkesinin Hamas ile iletişim halinde olduğunu ve Ürdün'ün hedefinin Filistinlileri korumak olduğunu vurgulamıştı.
Ancak Ürdün Kralı 2. Abdullah'ın, 8 Haziran'da yaptığı açıklamada, "ülkesi ve Filistin davasının zayıflatılması için bir komplo kurulduğunu ancak bunu bertaraf etmeyi başardıklarını" söylemesi, bazı dış mihrakların, Amman yönetiminin Filistin davasına yönelik rolünü etkisiz hale getirme girişimlerinin olduğunu ortaya koyuyor.
Bu durum, Ürdün'ün tarihi rolünü korumak için tüm kozlarını kullanacağı anlamına geliyor ve özellikle İsrail'e karşı askeri gücünü ortaya koyan Hamas da bu kozların başında yer alıyor.
İki ülke arasında uzanan coğrafi sınırlara ek olarak, Ürdün ve Filistin demografik ilişkilerle bağlantılıdır, Ürdün'ün nüfusunun büyük bir kısmı Filistin kökenlidir ve 10 kampta yaklaşık 2 milyon Filistinli mülteci bulunmaktadır.
Gözlemcilere göre Ürdün, İsrail veya diğerlerinin Ürdün'ün Filistin arenasındaki rolünü dışlama veya marjinalleştirme girişimlerini engellemek için önümüzdeki dönemde tüm Filistinli taraflarla iletişim kurmaktan çekinmeyecek.
Ürdün Parlamentosu Filistin Komitesi Başkanı Muhammed ez-Zahravi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Filistin davası Ürdün'ün ayrılmaz bir parçasıdır." dedi.
Ürdün'ün, başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlet kurarak ve İsrail işgaline son vererek Filistinlilerin meşru haklarını elde etmelerini sağlamak olan temel hedeflerine ulaşmak için kendi rolünü korumakla ilgilendiğini kaydeden Zahravi, "Gerçek şu ki, (İsrail'in Gazze'ye yönelik) son saldırılarda Hamas'ın açık bir rolü var ve bu, bizi Hamas'la iletişim düzeyini geliştirmek için ciddi bir şekilde yeniden düşünmeye sevk ediyor." diye konuştu.
Özellikle İsrail'in Ürdün'ü Filistin dosyasından uzak tutmaya yönelik sürekli girişimlerini dikkate alarak tüm taraflarla doğrudan temas halinde olmaları gerektiğini belirten Zahravi, "Hamas ile temaslarımızı devam etmemizi sağlayacak birçok yol var. Filistin çıkarlarını ve Ürdün rolünü korumak için muhakkak tüm taraflarla iletişimi sürdürmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.
İslami gruplar araştırmacısı Hasan Ebu Heniyye, "İsrail'in Gazze'ye yönelik son saldırıları Filistin'de ve bölgede yeni bir gerçeklik dayattı ve dolayısıyla Filistin davasına yönelik herhangi bir çözüm sırasında Hamas'ı atlamak artık mümkün değil." dedi.
Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminden bu yana Filistin davasının marjinalleştirilmesi ve Hamas'ın terör hareketi olarak neredeyse tamamen dışlanması süreci yaşandığını ve bunun uluslararası sınıflandırmalarda yerini aldığını aktaran Ebu Heniyye, "Ürdün ve Mısır gibi bazı ülkelerin, Hamas'ı terör örgütü olarak sınıflandırmasa da fiili olarak terörist muamelesinde bulunduğunu gördük ve onunla iletişimimiz neredeyse tamamen kesildi." diye konuştu.
Ebu Heniyye, Ürdün ve Hamas arasında 1999 yılına kadar süren tarihi mükemmel ilişkinin aksine, Ürdün'ün Hamas ile ilişkileri bozarak sadece Filistin Yönetimi ile ilgilenmesinin stratejik bir hata olduğunu ve bunun da Ürdün rolünün çoğunu kaybettirdiğini dile getirdi.
Uluslararası düzeyde, ABD'nin bile Hamas'la ilişkileri yeniden gözden geçirdiğinin açık olduğunu ve bunun tutumda bir değişiklik olduğu anlamına geldiğini ifade eden Ebu Heniyye, şöyle konuştu:
"İsrail ve Filistin direniş grupları arasındaki arabuluculukta Ürdün'ün rolünün olması gerekirdi ancak Ürdün bu rolünü kaybetti ve bunu Mısır ve diğer ülkeler aldı. Ürdün'ün şimdi Filistin davası ve Hamas ile ilişkilerini tekrar değiştirmeye ihtiyacı var."
Halkın direnişi destekleme talepleri olduğunu ve bunun insanlar arasında konuşulduğunu ancak bu konuda resmi bir iletişim görmediklerini belirten Ebu Heniyye, şunları söyledi:
"Konuşulanların Hamas ile ilişkilerin bir kısmının geri dönüşü için bir başlangıç olacağını umuyorum. Çünkü bu özellikle de Filistin Yönetimi'nin yaşlandığı ve rolünü aşındırdığı bir zamanda Ürdün için en yüksek ulusal çıkardır."
Filistin-İsrail işleri uzmanı ve Siyaset Bilimi Profesörü Ahmed Said Nevfel, "Ürdün hükümeti ile Hamas'ın iletişim kurmasını engelleyen koşullar artık yok, çünkü Gazze'ye yönelik saldırıların koşulları yeni verileri dayatıyor ve bu da Hamas'la yeni bir sayfa açılmasını zorunlu kılıyor." dedi.
Nevfel, 2006'daki milletvekili seçimlerini kazanan Hamas'ın Filistin ve Arapları temsil ettiğini, bu yüzden onunla diyalog kurmamak için hiçbir gerekçe bulunmadığını söyledi.
Gazze'nin Hamas'ın önderliğindeki kararlı duruşunun, ilk kez Kudüs uğruna ayaklanmış olması dolayısıyla güveni artırdığını belirten Nevfel, şöyle konuştu:
"Ürdün hükümeti, Hamas'ın halk tabanının olduğunun ve özellikle İsrail saldırılarına karşı direniş düzeyinde halk tarafından kabul edildiğinin tamamen farkında, bu nedenle Ürdün'ün Hamas ile ilişkilerini açması doğaldır. Başkanlık veya milletvekili seçimleri yapılması durumunda Hamas'ın kazanacağına dair güçlü bir inanç var."