SİBEL ERASLAN, İSRAİL BOMBARDIMANININ TAM ORTASINDA KALDIĞI FİLİSTİN’DEKİ TRAJEDİYİ YAZDI
Arap Birliği Bakanlar Konseyi’nin Gazze’ye düzenlediği ziyaret zor koşullarda tamamlandı. Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun heyetiyle takip etmeye çalıştığımız gözlem, temas ve ziyaretler de, İsrail’in ateşkes sözü vermesine rağmen kesmediği bombardıman altında sürdü. Gazze ablukası dolayısıyla Mısır üzerinden karayoluyla yaklaşık dört saat süren bir yolculukla Refah Kapısı’na gittik. Refah girişinden itibaren, tüm Gazze’nin ana damarı Selahaddin Caddesi’ni büyük korumayla gezdik.
Zeytin ağaçlarını ve tarlaları da yaktılar
Gazetecileri taşıyan konvoyun araç önlerinde ve üstlerinde taşıdığı büyük Türk bayraklarının, İsrail hava gözlem araçlarınca barış amaçlı olarak algılanması niyetiyle takıldığını öğrendik. Sokağın karşısındaki tarlaya da atılan bombanın açtığı derin çukur oldukça ürkütücü. Zeytin ağaçları yanmış, Karnabahar tarlası delik deşik. Sokaklardaki çöp yığını da dikkat çekici, İsrail konteynırlara roket taşıdıkları gerekçesiyle göz açtırmıyor ve füzeler aracılığıyla derhal imha ediyor.
Şuruk’un bombalanmasını izledik
Uluslararası medya kuruluşlarının çok katlı olması hasebiyle Gazze panoraması maksatlı olarak tercih ettikleri 15 katlı Şuruk gökdelenini İsrail’in haberleşmeyi önlemek kastıyla bombalandığına şahit olduk. Görüştüğümüz İtalyan ve Fransız gazeteciler kaldıkları otelleri güvenlik sebebiyle terketmek zorunda kaldıklarını, aynı adreslerde sürekli kalamadıklarını anlattı.
Roket hemen yanımızda patladı
Gazze’nin Şifa Hastanesindey tam bir can pazarı yaşanıyor. Aracımız hastane önüne geldiği esnada çok yakınımıza isabet eden bir roket saldırısı oldu. En büyük istekleri tıbbi malzeme. Hastane bahçesinde yakınlarımıza düşen bir bombadan korkarak yanına sığındığım 63 yaşındaki Ağnaser Teyze bana korkmamam gerektiğini söyledi; “Allah’ın dediği olur, korkma, kalemini çıkar ve yazını yaz” dedi. Oğlu ve torunu hastanede ağır yaralıymış, “Türkiye’ye selamımızı” söyle dedi. Gayrı ihtiyari her patlama sesiyle göğe bakıp refleks icabı bombaları kontrol etmeye çalıştığımı görünce beni yine teselli ediyor. Gazzeli Annelerin cesur ve metanetli sesi olarak, o, sonana kadar hayatı devam ettirmenin yanında. Bana ölümü değil, hayatı öğretiyor bombardıman altında...
İsmimi ‘Kassam’ koyacağım
8 yaşındaki Fuat hastane bahçesinde çay satarak ailenini geçimine destek sağlıyor. Fotoğraf makinamı dikkatle inceledi pek beğenmese de ileride gazeteci olmak istediğini söylüyor. Hastane bahçesinde arkadaşlarıyla baktıkları küçük bir kedi yavrusunu gösteriyor bana. Dışarıdaki bombardımanda sahipszi kalan kedi yavrularını,daha emniyetli olduğu için hastane bahçesine taşıyorlarmış. Lakin görevliler, zaten çok kalabalık bir de kedileri taşımayın buraya diye kızıyorlarmış Fuat ve arkadaşlarına. Kedinin ismini sordum Fuat’a. Kedilere isim konulduğunu bilmiyormuş. Sonra kısa sürede düşünerek gözleri parladı Fuat’ın. “Kassam” dedi. Kedisine koyacağı ismi bulmuştu. Kassam, burada sadece bir bombanın ismi değil anlayacağınız. Hayat ve ölüm ikiz kardeşler Gazze’de...