Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın davetiyle Türkiye'ye geldi. Bu ziyaret kamuoyunda geniş yer buldu. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler ne zaman başladı?
Türkiye, 1949 yılında Endonezya’nın bağımsızlığını tanıdı. 1950’de de diplomatik ilişkiler kuruldu. Cakarta’daki Türkiye Büyükelçiliği 10 Nisan 1957’de açıldı. Soğuk Savaş döneminde Endonezya “Bağlantısızlar Hareketi” içerisinde yer alıyordu. Türkiye ise Batı ittifakının bir üyesiydi. İki ülke arasında yakınlaşma Soğuk Savaş Dönemi’nin sonlarında başladı. Türkiye Cumhuriyeti tarafından Asya’daki gelişmelerin yarattığı fırsatlardan ve ortaya çıkan iş birliği potansiyelinden daha etkin biçimde yararlanmak amacıyla 2019 Ağustos ayında “Yeniden Asya Girişimi” kurulması da ilişkileri ve iş birliklerini güçlendirdi.
İki ülke arasında çok yönlü ilişkiler söz konusu. Siyasi, ekonomik, kültürel… Daha çok hangi eksen odaklı ilerleniyor?
2019 sonrası Türkiye’nin yegâne amacı, bölge ülkeleriyle ekonomik ilişkileri güçlendirmek. Ülkemiz, Güneydoğu Asya’ya yöneldikçe oradaki kurumlara da entegre olmak istedi. Endonezya’nın kurucuları arasında yer aldığı ASEAN’da Türkiye sektörel diyalog ortağı oldu. Türkiye bu sayede orada oluşan ve oluşacak ekonomik pastadan pay almak, ihracatını bölgeye aktarmak istedi.
Endonezya’nın 280 milyonu aşan nüfusu ve mevcut potansiyeli de göz ardı edilemez öyle değil mi?
Elbette. İslam dünyasında da önemli bir noktada duruyor. En önemlisi de olası ekonomik iş birlikleri… Ticari ürünlerin yanı sıra savunma sanayii alanında yapılacak ithalat ve ihracat da çok elzem. 2010 yılında Endonezya ile Türkiye arasında savunma sanayii alanında yapılan iş birliklerinin önemini şimdi daha iyi anlayacağız. Bu iki ülke Filistin krizi üzerine de temaslarda bulunabilir.
“On milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşmak mümkün”
Türkiye ve Endonezya arasındaki ticaret hacmine dair neler söylersiniz?
2024 yılı verilerine göre, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 2,4 milyar dolar. Nihai hedefin yıllık 10 milyar dolar olduğu son görüşmede bir kez daha tekrarlandı. İki ülkenin nüfusunu göz önüne getirdiğimizde bu rakam bir hayal değil. Endonezya satın alma gücü kalitesi bakımında dünyanın onuncu büyük ekonomisi. Bu iki ülke de G20’de yer alıyor. Dolayısıyla iki ülkenin gerçekten sektörel bazda iyi bir çalışma yapılırsa on milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşmaları mümkün.
Siz başlangıçta 2010 yılındaki savunma sanayi anlaşmasından söz ettiniz. Bu süre zarfında ne gibi hamleler atıldı ve bu iş birliğinin ileriki dönemde daha da artabileceğine dair işaretler görüyor musunuz?
Endonezya; devlet olarak güçlü bir donanmaya sahip olmak istiyor, sınırlarını korumak için bunun gerekli olduğunu biliyor. Onun için 2010’dan bu yana savunma sanayine ciddi yatırım yapıyor. Türkiye ile iş birliğine sıcak bakması da bir hayli önemli. Türk savunma sanayisinin tank sınıfındaki ilk ihracatı olan, FNSS ve Endonezya şirketi PT Pindad tarafından üretilen orta sınıf tank Kaplan MT da bu iş birliğinin bir ürünü olarak karşımıza çıktı. Endonezya’nın bizden Anka SİHA’larını, KAAN füzelerini, ASELSAN Muhafız 30 milimetre uzaktan kumandalı silah sistemleri, Zargana Torpido Karşı Tedbir Sistemi gibi sistemleri alması da önemliydi. Endonezya Devlet Başkanı’nın son ziyaretinde de bu bir daha vurgulandı. Endonezya, Türkiye’nin millî uçak projesi ile de ilgileniyor. Yani 5. nesil uçak projesinin müştereken geliştirilmesi üzerine fikirler de var. Sadece Türkiye’de üretilen birtakım savunma sanayi ürünlerinin Endonezya’ya satışı değil de iki ülkenin ortak iş birliğiyle geliştirilmesi de söz konusu olabilir. Aslında Endonezya havacılık ve hava kuvvetlerinde ileri bir ülkedir. Endonezya’da bunun kökenleri 1950’lere kadar gider. Dolayısıyla aslında Endonezya’da Türkiye ile bu konularda iş birliği yapabilecek bir potansiyel de var.
“Endonezya güçlü bir donanmaya sahip olmak istiyor”
Güney Doğu Asya’daki ülkeler hızla silahlanıyor. Endonezya da bu silahlanmadan geri kalmıyor değil mi?
Doğu ve Güney Çin Denizi’nde sorunlar had safhada. Endonezya da Güney Çin Denizi sorunlarında deniz yetki alanları ile ilgili haklarını korumak için güçlü bir donanmaya sahip olması gerektiğini biliyor. Buna göre çalışmalar yapıyor. Bu, Türkiye ile iş birliğinin en önemli çıkış noktası Endonezya açısından. Türkiye de sıcak bakıyor zaten böyle bir iş birliğine.
Siz ASEAN meselesinden de bahsettiniz ve Türkiye’yi bir anlamda ASEAN ile buluşturan da Endonezya oldu. ASEAN’ın üzerindeki Endonezya etkisi ne kadar? Trump’ın aldığı yeni vergi kararıyla beraber Asya ülkelerinin ticaret meselesinde Türkiye bir ortak olarak ön plana çıkabilir mi?
Evet, son vergiler hayli ilginç. Sadece Çin’i değil, Endonezya gibi ülkeleri de vurdu. Endonezya; ihracatı gittikçe artan, özellikle Batılı ülkelere ve Amerika’ya ihracat yapan ve büyük potansiyele sahip bir ülkeydi ama yüksek gümrük vergileri onu da etkileyecek. Bu karar nelere neden olabilir? Öncelikle Asya ülkelerinin birbirleri arasında ticareti artacaktır. Amerika’ya ticaret azalacaktır. Lakin burada da Türkiye gibi ülkeler ön plana çıkacaktır. Bu ülkeler ürünlerini Türkiye’ye satıp, Türkiye üzerinden Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderilebilir veya Türkiye’de ortak yatırımların yapılması söz konusu olabilir. Bir de tabii ABD'nin eğer ihracatta bu ülkeler azalma yaşayacaklarsa mecburen başka pazarlar, ortak üretim imkânları bulmak zorundalar. Türkiye bu konuda iyi bir partner olur diye düşünüyorum. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği içerisinde olmasını da unutmayalım. Bu avantajını da Türkiye kullanabilir. Türkiye coğrafi konumu, Gümrük Birliği’ne dâhil olması ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ilişkileri bu noktada potansiyel taşıyor. Dolayısıyla Asya noktasında Türkiye’nin sektörel diyalog ortağı olmasının ötesinde birtakım bağların kurulması gerekiyor artık.
Endonezya ASEAN’da kuvvetli bir ülke. Bir de Endonezya'nın İslam İş Birliği Teşkilatı ayağı da var. Bu konuda Orta Doğu özelinde yaşanan gerilimlerde Türkiye ve Endozenya bir araya gelebilir ve ortak hareket edebilir değil mi?
Endonezya, Filistin sorunu ve Gazze konusunda en aktif ülkelerden bir tanesi. Uluslararası platformlarda sadece 284 milyonluk büyük nüfusuyla değil, aynı zamanda Filistin sorununa başlangıcından itibaren verdiği önemle dikkat çekiyor. Endonezya’nın mevcut siyasi pozisyonuyla Türkiye’nin pozisyonu farklı. İkisi de Filistin davasını destekliyor ama tabii Endonezya İsrail’i bir devlet olarak tanımıyor. Türkiye ise İsrail’i devlet olarak tanıyor. Diplomatik ilişkileri var. İşte bir sorun olduğunda, mesela Filistin sorunu veya baş konularda İsrail ile görüşebiliyor. Uluslararası platformlarda Filistin’e destek noktasında Endonezya pek çok Orta Doğu ülkesinin önünde yer alıyor. Bu bakımdan da Endonezya’nın pek çok siyasi soruna bakışı Türkiye ile örtüşüyor. Mesela İslamofobi ile mücadele konusunda da Türkiye-Endonezya’nın iş birliği söz konusu. Çünkü Endonezya bu konuda da Güneydoğu Asya ve Hint Pasifik bölgesindeki öncü ülkelerden bir tanesi. Aslında iki ülkenin farklı coğrafyalarda olmasını da ben bu noktada avantaj olarak görüyorum. Endonezya neye hitap ediyor? Hint Pasifik bölgesine. Türkiye ise Avrupa coğrafyasına. Dolayısıyla benzer siyasi bakış açılarına sahip olan iki ülke, ikisinin farklı coğrafyalarda olması iş birliğini daha değerli kılıyor.
“Kültür turizminde Türkiye, Endonezya açısından bir çekim merkezi”
Savunma sanayiinden söz ettik ama bir de Endonezya’nın turizm ayağı var. Ve orası da güçlü bir kanal aslında. Son yıllarda Endonezyalılar için Türkiye, Türkler için de Endonezya önemli destinasyonlar oldu. Peki, bu turizm iş birlikleri nasıl arttırılabilir? İki ülke açısından da ne tür projeler ortaya konulabilir?
Hem Endonezya hem de Güneydoğu Asya ülkelerine baktığımızda burada Türkiye kültür turizmi yapabilir. Biliyorsunuz Güneydoğu Asya ülkelerinin vatandaşları, Çin, Tayvan, Endonezya’ya deniz turizmi için gelmiyorlar. Bu noktada Endonezya ile yapılabilecek çok iş birliği var. Kültürel alanlara yönelik Endonezya’da reklamların yapılması önem arz ediyor. Endonezyalı turistlere hitap edebilecek belli destinasyonların özellikle vurgulanması çok önemli. Endonezya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı geçen sene 245 bini geçmiş. Türkiye’den giden de 50 bin civarında. Hava yolu ulaşımının ucuzlatılması burada önem arz ediyor. Mesafe biraz dezavantaj oluyor. Ulaşım maliyetlerinin düşürülmesi hâlinde ben çok ciddi potansiyel olduğunu düşünüyorum. Çünkü şöyle düşünün; 284 milyonluk bir nüfustan bahsediyoruz, 245 binin çok ötesine geçmesi lazım yıllık gelen turist miktarının. Keza Türkiye’den de daha fazla turist gidebilir.
Türkiye özellikle İslam medeniyetine, Osmanlı dönemine ilişkin eserlerin olduğu bir çekim merkezi. Endonezya’da bu noktada çok ciddi bir ilgi var. Endonezya 2. Dünya Savaşı’ndan sonra bağımsız oldu ama Kanuni Sultan Süleyman döneminde Açe Sultanlığı’na yapılan yardım, ilk elçilerin gönderilmesinin 1500’lü yıllara dayanması, 1883 gibi artık Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine yaklaştığımız bir zamanda Batavia’ya, şimdiki Jakarta’ya konsolosluk açılması gibi tarihî ilişkiler oldukça kadim. Dolayısıyla kültürel turizm noktasında Türkiye, Endonezya açısından bir çekim merkezi olur.
Kültürel ilişkilerin turizm ayağının da sıcak tutulması bağlamında özellikle Endonezyalı öğrencilerin Türk üniversitelerinde, Türk öğrencilerin Endonezya üniversitelerinde çalışabileceği değişim programlarının daha ciddi ele alınması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Kesinlikle. Ben 2023 yılında Endonezya Üniversitesi’ne gittim. Orada ciddi potansiyel olduğunu gördüm. Endonezya, teknoloji ve bilimsel anlamda çok iyi noktada. Ve iş birliği yapılması hâlinde iki ülkenin de önemli çıkarları olacak. Özellikle Endonezya'da sosyal bilimler alanında, tıp fakültesinde Türkiye’ye öğrenci gönderip yetiştirmek istiyorlar. Bununla ilgili çalışmalar zaten yapılıyor. Yunus Emre Enstitüsü Jakarta’da ofis açtı. Özellikle Türkçenin Endonezya’da öğretilmesi noktasında bu çok kıymetli. Tabii Endonezya'nın bir özelliği de Latin harfleri kullanıyor olması. Türkiye’de de Endonezya dilinin öğrenilmesi noktasında çalışmalar yapılabilir, merkezler açılabilir. Ama üniversite arasındaki iş birliği bence kesinlikle arttırılmalı.
Endonezya’da çok sayıda üniversite var. Onlarla Türkiye’deki üniversiteler iş birliği yapmalı. Keza öğretim üyelerinin, öğrencilerin değişimi noktasında yeni değişim anlaşmaları yapılmalı. Şu anda Erasmus Plus denen bir program var. Bu Erasmus Plus sadece Avrupa Birliği dışındaki coğrafyayı kapsıyor. O bağlamda anlaşma yapılan üniversiteler var. Mesela bizim üniversitemizde Endonezya Üniversitesi ile anlaşma yaptı. Bu çerçevede ben de gitme fırsatı buldum. Ama bunların sayısı çok arttırılmalı. Endonezya’nın çok ciddi genç nüfusu var. 284 milyonun ötesinde genç nüfus olması da önemli. 20-30 yıl sonrası için büyük bir potansiyel var bölgede. Kalsik bir tabirdir ama Endonezya Hint Pasifik bölgesinin yükselen yıldızı.
“Türk inşaat firmalarının önünde önemli fırsatlar var”
Hocam birtakım raporları okuduğumda şöyle sonuçlar çıkıyor. Çin, Hindistan ve Endonezya’da altyapı yatırımı konusunda Batılı ülkelerin önüne geçmiş durumda. Hindistan ve Endonezya’nın Çin ile olan ilişkisi Türkiye’nin bu konularda biraz daha çekimser ve temkinli yaklaşmasını mı sağlıyor? Türkiye, bu devletlerin Çin ile kurduğu ilişkiden çekiniyor mu?
Aslında çekinilecek bir durum yok. Ekonomik anlamda Çin’in büyük bir avantajı var. Sadece Endonezya değil, ucuz iş gücü ve üretim, düşük üretim maliyetiyle çok çabuk giriyorlar her bölgeye. Özellikle ulaşım ve altyapı konularında büyük anlaşmalar yapıyorlar. Hızlı hareket ediyor Çin. Bunun avantajını yaşıyor. Ama diğer taraftan bölge ülkelerinde kaygı da uyandırıyor. Çünkü çok büyük bir ülke. Çin, Orta Doğu’da belki askerî gücünü göstermiyor ama kendi bölgesinde öyle değil. Güney Çin’de deniz sorunları söz konusu olduğunda biz orada Çin donanmasını görüyoruz. Bu da zaten aynı zamanda bir kaygı da uyandırıyor.
Bölgedeki Endonezya gibi ülkeler de alternatifler bakıyorlar. İstiyorlar ki Türkiye gibi Batılı ülkeler coğrafyalarına gelsinler. Hani belki Çin’in o bölgelerden aldığı pastadan birkaç dilim de Batılı ülkeler alabilsin istiyorlar. Bu da Türkiye’ye fırsatlar sunuyor. Daha önce söylediğim gibi Endonezya önemli bir donanma gücü oluşturmak istiyor. Türkiye ile iş birliği bu noktada faydalı. Diğer bir husus çok iddialı bir projeleri var. Başkent Cakarta’yı, taşımak istiyorlar Doğu Kalimantan’a. Bu çok ciddi bir proje. Çok ciddi maliyetleri var. Yeniden bir şehir inşa edecekler orada.
Türk inşaat şirketleri açısında bu çok önemli…
Evet, Türk inşaat firmalarına da burada önemli fırsatlar olduğunu düşünüyorum. Bu noktada da yatırımlar yapılabilir. Bunun için oradaki yatırım mantığının çözülmesi, bunun Avrupa ülkeleriyle yatırım yaptığınız gibi olmayacağının kabulüyle, belki öncesinde siyasi düzlemde yapılacak olan birtakım iş birlikleriyle orada Türk firmalarının daha rahat çalışmasının önü de açılabilir. Bu noktada ben Türkiye’nin avantajları olduğunu düşünüyorum. Mesela bu noktada Malezya ile daha önceden kurulan birtakım iş birlikleri sonucunda alınan sonuçlar var ama Endonezya’nın büyüklüğü dikkate alındığında gerçekten Malezya veya diğer ülkelerle kıyaslanamayacak kadar önemli bir pazar ve potansiyel sunuyor. Bu nedenle buraya özel bir önem vermek gerekiyor. Son yıllarda önemi fark edildi ama üniversitede öğrencilerle konuştuğumda bile İslam dünyası deyince herkes hemen Orta Doğu diyor. Hâlbuki baktığınızda toplam nüfus olarak Hit Pasifik bölgesin daha kalabalık. Endonezya da burada zaten en önemli aktör olarak karşımıza çıkıyor. Bunun da ötesinde yakın ve orta vadede Hint Pasifik bölgesinin artan ekonomik gücü ve ağırlığının devam edeceğini öngörmek lazım.