ABONE OL

20. yüzyıl devrimler tarihinin en önemli olaylarından olan, İran'da ve Ortadoğu'da büyük değişimlere yol açan İran İslam Devrimi'nin üzerinden 43 yıl geçti. 11 Şubat 1979 tarihinde gerçekleşen devrim sonrası İran, bölge ülkeleri ve küresel güçlerle ilişkilerde sorunlar yaşanmaya başladı.

Şii din adamı Ayetullah Humeyni liderliğinde, 11 Şubat 1979 tarihinde gerçekleşen İran İslam Devrimi, Şah Muhammed Rıza Pehlevi'ye karşı isyanın ateşini canlı tutan vaaz kasetleriyle organize edildi.

İranlı solcular ve liberaller ile birlikte Şah'a karşı ayaklanan Humeyni'nin taraftarlarının isyanı, Humeyni'nin sürgün yaşadığı Paris'ten gelen vaaz kasetleriyle şekilleniyordu. Humeyni, İran'a el altından soktuğu ses kasetleriyle Şah yönetiminin bütün çabalarına rağmen kendini unutturmamak ve ülkedeki takipçilerinin muhalefetini diri tutmak için çabaladı.

İran İslam Devrimi'nin ilk anından itibaren, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile kriz yaşayan yeni Tahran yönetimi, ikinci yıl dolmadan ise komşusu Irak ile 8 yıl süren kanlı bir savaşa girdi.

İran İslam Devrimi sonrasında üniversiteli gençler, ABD'nin Tahran'daki temsilciliğini basarak büyükelçiliği ele geçirdi. Şah'ın ABD'den İran'a yargılanması için geri gönderilmesi adına içerideki 90 kişiyi rehin aldı. 38 kişi bir kaç gün sonra serbest bırakıldı ancak geriye kalan 52 rehine tam 444 gün rehin kaldı.

Washington, büyükelçilik çalışanlarının rehin alınması nedeniyle İran'dan petrol ithalatını 12 Kasım 1979'da durdurdu ve yaklaşık 8 milyar dolarlık İran varlığı 14 Kasım'da donduruldu.

Bu gelişmelerin ardından İran-ABD diplomatik ilişkiler tamamıyla koptu. Uzun süren pazarlıkların ardından rehineler 20 Ocak 1981'de Almanya'da serbest bırakıldı.

Washington-Tahran arasındaki buzlar ABD Başkanı Barack Obama döneminde nükleer anlaşmanın imzalanmasıyla kısmen erise de, Donald Trump dönemiyle birlikte İran'a yönelik yeni yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Bu ağır yaptırımlar nedeniyle İran, ekonomik krize girerken, zaman zaman durumdan rahatsız olan halk, gösteriler de düzenledi.

İranlılar, yeni ABD Başkanı Joe Biden döneminde tekrar yürürlüğe konulan nükleer anlaşmayla ve Viyana Müzakereleriyle yaptırımların hafifletilmesini ümit ediyor.

Öte yandan Tahran'ın, Suudi Arabistan ile Yemen krizi başta olmak üzere Basra Körfezi'ndeki iktidar mücadelesi nedeniyle yaşadığı gerginlik de devam ediyor.

İRAN'DA ŞAH YÖNETİMİ

İran'da Kaçar Hanedanı'nı devirerek 1921'de Pehlevi Hanedanlığını kuran Rıza Şah Pehlevi, İngilizlerle yapılan petrol anlaşmalarını feshetmesi ve 2'nci Dünya Savaşı sırasında Almanya ile yakınlaşması Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve Birleşik Krallığın tepkisini çekti.

SSCB ve Birleşik Krallık bu nedenle ülkeyi işgal etti. Rıza Şah, iktidarın oğlu tarafından sürdürülmesini sağlamak için ülkeyi terk etti ve Güney Afrika'ya sürgüne gitmeye razı oldu. Bunun üzerine Muhammed Rıza Pehlevi 21 yaşında İran Şahı oldu.

Babasından farklı olarak yenilikçi bir anlayışa sahip olan Rıza Pehlevi'nin iktidardaki ilk yılları sakin geçti ancak 1963 yılında "Beyaz Devrim" olarak adlandırdığı bir dizi reformu hayata geçirmeye kalkışınca tepkilerle karşılaştı.

Şah, "Beyaz Devrim" ile petrol gelirinin artışını da değerlendirerek ülkeyi en kalkınmış 5 ülkeden biri yapmayı amaçlıyordu.

İran'ı ekonomik ve endüstriyel bir güce dönüştürmeyi amaçlayan Şah, toprak sahiplerinin sanayi kuruluşlarına ortak olması karşılığında devletleştirilen araziler parçalanarak köylülere dağıtıldı. Ayrıca hava, kara ve demir yolları ağının genişletilmesini, bir dizi baraj ve sulama projesini, sıtma gibi hastalıkların kökünün kazınmasını, kadınlara oy hakkı verilmesini, sanayinin geliştirilmesini ve toprak reformunu kapsayan bu programla birlikte kırsal alanlara sağlık ve eğitim hizmetlerini götürecek bir örgütlenmeyi başlattı.

Reformlar geleneksel toprak sahibi sınıfların zenginliğini ve etkisini altüst etti, kırsal ekonomileri değiştirdi, hızlı kentleşme ve Batılılaşmaya yol açtı. Hızla Batılılaşan toplum, İran'daki ruhban sınıfını da rahatsız etmeye başladı.

DEVRİM'E GİDEN YOL

Şii din adamı Ayetullah Humeyni, İran Şahı'nın Beyaz Devrimi'ne en net ve sert tepkiyi gösteren kişi oldu. ABD karşıtlığı üzerinden geliştirdiği söylemi halk tarafından da benimsendi. Yaptığı konuşmalarla halkı harekete geçiren Humeyni, önce cezaevine atıldı ardından idam cezası aldı.

Humeyni'nin idam cezası alması üzerine Kum'daki nüfuz sahibi din adamı Ayetullah el-Uzma Muhammed Kazım Şeriatmedari devreye girdi. Siyasete mesafeli ve Şah'ın üzerinde de etkisi olan Şeriatmedari, Humeyni'nin Şiilerin 12 İmam mezhebine göre idamı caiz olmayan "Ayetullah-el Uzma" seviyesine çıkarılmasını sağladı.

İdam cezasından kurtulan Humeyni, 1964'te önce Irak, sonra Türkiye ve oradan da Paris'e sürgüne gitti. Humeyni sürgünde olmasına rağmen Şah'a karşı gelişen toplumsal muhalefetin önemli bir lideriydi. Humeyni ve takipçileri, 1963'ten itibaren iktidarı ele geçirmek için planlar yapmaya başlamıştı.

İran Şahı'nın toplumsal muhalefeti ve artan tepkiyi dikkate almadan 1971 yılında Pers İmparatorluğunun 2 bin 500'üncü yılı vesilesiyle yaptığı kutlama kitlesel gösterilere yol açtı.

Devlete bağlı Savak güçlerinin, 9 Ocak 1978'de protestolara katılan kalabalığa ateş açarak 100 kişiyi öldürmesi bir dönüm noktasını teşkil etti. Toplumsal tepki bu olayın ardından giderek büyüdü ve dönemin hükümeti, 8 Eylül 1978'de büyük kentlerde sıkıyönetim ilan etti.

İslamcılar, solcular ve liberaller özellikle 1960'lardan itibaren fikir ayrılıklarını bir kenara bırakarak Şah'ın ülkenin çıkarlarını kötüye kullandığı düşüncesinde birleşti ve ortak amaçları "devrim" oldu.

Giderek büyüyen gösterileri bastıramayacağına kanaat getiren ve krizi yönetemeyen Şah Muhammed Rıza Pehlevi, 16 Ocak 1979'da ülkeyi terk etti.

Şah'ın ülkeyi terk etmesiyle Humeyni, 1 Şubat 1979'da ülkeye döndü ve 58 yıllık Pehlevi Hanedanlığı yıkıldı. Humeyni, önce 1 Şubat 1979'da hedefini duyurdu, ardından 1 Nisan 1979'da gerçekleştirilen referandum sonucu İran resmen "İslam Cumhuriyeti" oldu. Aralık 1979'da ülke, şeriatı ve Humeyni'nin dini liderliğini onayladı.

DEVRİM'İN DİĞER AKTÖRLERİNE NE OLDU?

Şah ülkeden kaçtığında yıkılan rejiminin yerine kurulacak yeni sistemin ne olacağı henüz belirlenmemişti.

Devrimin tamamlanmasının ardından gerçekleşen referandum ve İslam Cumhuriyetinin kurulmasıyla yeni rejimin de niteliği netleşti.

Bu gelişmeler sonucunda devrime destek veren solcular saf dışı edilmeye başlandı. Ayrıca Rehine Krizi de İran solunun dağılmasını hızlandırdı. Bazı sol örgütler kriz esnasında Humeyni'ye destek olurken kimileri ise Humeyni'nin bu krizi gücünü arttırmak için kullandığını öne sürdü.

Son olarak, İran takvimine göre yılbaşı olan 21 Mart 1980'de Humeyni bir mesaj yayınladı. Humeyni mesajında, İslami Sosyalist entelektüelleri sert bir dille eleştirirken, yeni İslam düzeninde Doğu ya da Batı ile bağlantısı olanların yeri olmadığını söyledi.

Bunu konuşmanın üzerine İslamcı ve seküler solcuları üniversitelerden temizleme süreci başladı, yaşanan sert çatışmalarda en az 20 kişi öldü, 200 kişi yaralandı.

Binlerce öğrenci üniversitelerden sürüldü, yüzlercesi hapse atıldı ya da infaz edildi.

'22 BAHMAN' KUTLAMALARI

İran İslam Devrimi'nin 43. yıl dönümü, İran takvimine göre 22 Bahman'da (11 Şubat) her sene tüm şehirlerde, geniş kitlelerin katılımıyla kutlanıyor.

Kutlamalar kapsamında düzenlenen yürüyüşe katılan İranlılar, ABD ve İsrail aleyhine sloganlar atarak, İslam Devrimi Kurucu Lideri İmam Humeyni ve Ayetullah Hamaney'e bağlılık yemini ediyor.

Ayrıca bu yıl, devrimin yıl dönümü münasebetiyle, İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, 3 bin 388 mahkumun affedilmesi veya cezalarının hafifletilmesini öngören kararı onayladı.

Hamaney'in internet sitesinden yapılan açıklamada, "Devrimin yıl dönümünden dolayı Umumi ve İnkılap Mahkemeleri, Silahlı Kuvvetler Askeri Kurumu ve Hükümet Taziratı'nca mahkumiyet hükmü giyen 3 bin 388 kişinin cezasının affı veya indirimini içeren öneriyi onayladı." denildi.

star.com.tr