'Keseb' Ateş çemberinden kaçış
ABONE OL

Suriye’nin Lazkiye kentine bağlı Keseb kasabasında yaşanan çatışmalar nedeniyle evlerinde mahsur kalan 7’si kadın 18 Ermeni, muhalifler tarafından Türkiye’ye getirildi. İslam Cephesi'ne bağlı muhaliflerin 3 Nisan’da teslim ettiği Ermeni kız kardeşler gibi bu kafile de, Yayladağı Sınır Kapısı’nda Kaymakam Turan Yılmaz tarafından karşılanarak öğretmenevine götürüldü. Gerekli sağlık kontrolünden geçirilen 18 Ermeni, yemek ikram edildikten sonra Türkiye’nin tek etnik Ermeni köyü olan Samandağ ilçesindeki Vakıflı köyüne yerleştirildi. Muhalifler tarafından getirilen kafilede yer alan Kesebli bir Alevinin de ilk işlemlerin ardından güvenli bir yere nakledildiği açıklandı.

Olaydan bir gün sonra Vakıflı köyü kilisesinin bahçesinde köy halkı ve basın mensupları ile biraraya gelen misafirler, başlarından geçen olayları Star’a anlattı. Kilisenin bahçesinde tahta bir tabure üzerinde sakal tıraşı olmayı bekleyen erkekler ve masanın etrafına dizilen diğer misafirlerle yaşadıklarını konuşmaya başladık. İlk olarak Türkçe, Fransızca, Arapça ve Ermenice bildiğini söyleyerek gülümseyen bir yüz ifadesiyle söze 'Ammi' başladı. 79 yaşındaki yaşlı adam, yeğeni Annahid ile Keseb yakınlarındaki Öküzoluk’ta 'köyün bir ucunda' yaşıyormuş. Hallerini anlatmak için 'bunlar yürümeyi bile bilmiyor, buraya nasıl geldiler ki diyebilirsin' diyen Zaven Hofsetyan, 30 Mart Pazar günü evlerine gelen muhaliflere ilk olarak ‘Bizi Halep’e götürün’ dediğini ama bir türlü dinletemediğini söylüyor. Halep’te sıklaşan havan topu saldırıları nedeniyle kışı geçirmek için geldikleri Keseb’te 2 hafta önce başlayan çatışmaları sürpriz olarak niteliyor.

Evimiz harp cephesi oldu

27-28 Mart perşembe ve cuma günleri boyunca Suriye askerlerinin evlerine girdiğini ve evi ‘harp cephesi’ne dönüştürdüğünü söyleyen yaşlı adam, tüm duvarların çatışmaların şiddetiyle delik deşik olduğunu anlattı. Konuşmasının en hararetli yerinde berber koltuğunda sıranın kendisine geldiği haber verilince sözü yeğeni, Annahid Aharonyan aldı. 66 yaşındaki Annahid, Keseb’teki evlerin kullanılamaz hale geldiğini; suyun olmadığını ve tüm iş yerlerinin kapandığını söylüyor. ‘Yatacak yataklarımız bile kalmadı’ diyen yaşlı kadın, 40 senedir, senenin 6 ayını Keseb’te 6 ayını da Halep’te geçirdiklerini; ancak bu sene Halep’teki saldırılar nedeniyle kışı burada geçirmek için kaldıklarını anlattı. ‘Ne bilelim başımıza bunlar gelecekti’ diyerek çatışmalar sırasında 5 gün evde Zaven Hofsetyan ile nasıl tek başlarına kaldıklarını ve o anlarını anlatmaya koyuldu. Suriye askerlerinin kendilerini korumaya geldiklerini ancak sonra da bırakıp kaçtılarını anlatan yaşlı kadın, çatışmalar sırasında başlarını dışarı uzatamadıklarını ve tarafların birbirini nasıl vurduğunu sık sık sözlerini 'ah' çekerek ifade etti.

Yürüyün!

27- 28 mart günlerinde evlerine gelen Suriye askerlerinin, onları da götürme taleplerine “yürüyebilirseniz, götürelim” olarak yanıt verdiklerini söyleyen yaşlı kadın, bu askerlerin kendilerine hiçbir zararda bulunmadıklarını fakat yardımcı da olmadıklarını söyledi. Keseb’in Suriye askerleri ve muhalif çatışmalarının ardından artık yaşanılamaz bir yer haline geldiğini anlatan Annahid, muhaliflerin kendilerine nasıl yardım ettiklerini ise şu sözlerle ifade etti ; “Suriye askerleri bizi bırakıp gittikten sonra bir gece yarısı muhalifler eve girdiler; çekmeceleri aramaya başladılar. Sonra onlar gitti, 2 kişi daha geldi, yattığımız için bizi görmediler. Sabah olunca 50 kişi birden içeri girdi. Bize neden hala burada olduğumuzu sorduklarında “burası eski haline döner diye düşündük” dedik.

Kurşun sıkın da ölelim!

‘Bizi nereye götürüyorsunuz. Birer tane kurşun sıkın bize ölelim’ diyen yaşlı kadına muhaliflerden ‘Biz adam öldürmeyiz.’ yanıtı gelmiş. Kendilerinin yürüyemediğini, burada birbirlerini idare edebileceklerini anlatmalarına rağmen, onları güvenli biryere götüreceklerini söylemişler. Ammi ve Annahid’i kendi kaldıkları yere götürüp 10 gün bakmışlar. Tüm bu çatışmaların başlamasından itibaren 15 gün sonra buraya geldiklerini ifade eden Annahid, kendilerine çok iyi bakıldığını da ekliyor sözlerine.

Allah bizi korusun

Bir muhalife, çocuklarının onları çok merak ettiğini ve telefon açmalarını söyleyen Annahid’e, hemen Suriye hatlı bir telefon bulunmuş ve ardından çocuklarına haber vermiş. Muhaliflerin kendilerini kiliseye götürüp dua etmelerine izin verdiklerini söyleyen yaşlı kadın, kilisenin de çatışmalardan etkilendiğini üzgün bir şekilde ifade ediyor. 3 senedir süren savaştan o da herkes gibi yakınıp, hayatlarının mahvolduğunu ve kimsenin parası kalmadığını söylüyor. Savaşın son bulmasını ise “Geçer, bu da geçer ama artık barış olsun istiyoruz. Allah yüzümüze baksın, daha bu savaş kaç sene sürecek?” sözleriyle dile getiriyor. Hemen ardından konuştuğum 58 yaşındaki Zovinar Sağdıciyan ise Pazar günü muhaliflerin gelip once onları bir villaya ardından çöle benzer bir yere götürdüklerini söylüyor. Yayladağı’na gelmeden önce kendilerini dua etmek için son kez Keseb’e götürdüklerini ifade eden Sağdıciyan, 2 oğlu, 1 kızı olduğunu anlatıyor.

‘Şimdi ölürüz zannettik’

Şimdi ölürüz, birazdan ölürüz diye geçirdik günlerimizi. Yanımızda yardımcı olmasaydı buraya gelemezdik. Geldiler, ‘Biz size yardım edeceğiz, salacağız’ dediler. Hiçbir şey yapmadılar, götürdüler, getirdiler. Herşeyimizi yaptılar. Birşey dersek ağzımız eğilir. Yemeğimizi sabah, öğle, akşam getirdiler. Doktor getirdiler. Sonra da bizi kaymakama teslim ettiler.