Kuzey Akým 2 Yeni bir nükleer silahlanma yarýþýnýn baþlangýcý mý?
ABONE OL
Eski Almanya Baþbakaný Gerhard Schröder’in, Þansölyelikten GAZPROM yöneticiliðine transfer olmasý ve akabinde Kuzey Akým boru hattýnýn planlanmasý, inþasý ve 2011 yýlýnda iþletmeye alýnmasý, bir kýsmý AB üyesi olan Doðu Avrupa ülkelerini, bir anda Avrupa’nýn jeostratejik denklemlerinin dýþýna itmiþ oldu. Bu hattýn en büyük zararý ise Türkiye’ye oldu. Avrupa enerji güvenliðini saðlama açýsýndan hayati bir öneme sahip olan ve Avrupa Güney Gaz Koridorunun ana ayaklarýndan birini oluþturacak olan Nabucco Boru Hattý Projesi, Kuzey Akým yüzünden rafa kaldýrýldý, sonra da projeden kesin olarak vazgeçildi.
 
Bir yandan Ukrayna’yla Rusya arasýnda yaþanan krizlerin artmasý, öte yandan yaþanan Suriye krizi, AB üyesi ülkeleri enerji güvenliði açýsýndan ve doðal gaz ihtiyaçlarýný karþýlama maksadýyla yeni arayýþlara itti. Çözüm arayýþlarý etrafýnda AB’nin Ukrayna’yý birliðe kesin olarak dâhil etmesi konusunda fikirler geliþtirilmeye baþlandý. 2013 yýlýnda Ukrayna’ya ABD destekli önerilen AB-Ukrayna ortaklýk anlaþmasýnýn, dönemin baþkaný Viktor Yanukoviç tarafýndan kesin olarak imzalanmamasý, Rusya-Ukrayna krizini derinleþtirmiþ ve Ukrayna’da halkýn meydanlara dökülmesiyle bölge bir anda kargaþa içine girmiþti. Ukrayna’da yaþanan krizi fýrsat bilen Rusya’nýn, Donbas bölgesindeki oldu-bitti ile buralarda Rusya yanlýsý gruplarý el altýndan desteklemesi ve 2014 yýlýnda Kýrým’ý ilhak etmesi, Ukrayna krizinin artýk bir dünya meselesi olduðunu pekiþtirdi.
 
Almanya gibi ülkelerden farklý açýklamalar gelmesine raðmen, Rusya’nýn Ukrayna krizinden sonra bu ülke üzerinden transit gaz geçiþini, bu yýl sonuna kadar büyük ölçüde durduracaðýný açýklamasý, enerji ihtiyacýnýn petrolde yüzde 85’ten fazlasýný, doðal gazda ise yüzde 70’ini ithalatla karþýlayan AB’nin enerji güvenliðinin tehdit altýnda olduðu gerçeðini güçlendirdi. Alternatif bölgelerde karýþýklýklar çýkmasý ve enerjide Rusya’ya baðýmlýlýktan kurtulma isteði, AB’yi büyük bir ikilem içerisine sokmuþ bulunuyor.
 
Almanya Baþbakaný Merkel’in, gündeme geldiði andan itibaren “sadece ticari maksatlý” diye tanýmladýðý Kuzey Akým 2 projesi, en baþtan itibaren AB ülkeleri arasýnda ayrýlýk rüzgarlarý estirdiði gibi, ABD’nin de dikkatinden kaçmadý. Bilhassa Orta ve Doðu Avrupa ülkelerinin projeye itirazlarýna raðmen, bu proje geçtiðimiz aylarda hayata geçirildi. Kuzey Akým 2'nin devreye girmesiyle, yýllýk gaz taþýma kapasitesi 110 milyar metreküp olacak. Bu rakam, enerjide büyük çoðunlukla dýþa baðýmlý olan AB’nin yýllýk gaz ihtiyacýnýn yüzde 25’ten fazlasýna tekabül ediyor. Mevcut diðer hatlar üzerinden halihazýrda Rusya’dan alýnan gaz dâhil olmak üzere AB’nin Rusya’dan aldýðý toplam yýllýk gaz, ihtiyacýnýn sadece yüzde 40’ýný karþýlýyor. Projede Rus Gazprom þirketi proje ortaðý olarak yer alýrken, Alman Wintershall, Hollandalý Shell, Avusturyalý OVM, Fransýz Engie ve yine çok uluslu Uniper mali yatýrým ortaklarý olarak yer alýyor.
 
Kuzey Akým 2'nin hayata geçirilmesinden önce, AB hukuku ve bilhassa ortak pazar enerji yönetmeliði açýsýndan oluþan tereddütler sebebiyle proje, AB iç pazarýna getirebileceði rekabete aykýrý durumlardan dolayý engellenmeye çalýþýldý. Ancak geçtiðimiz aylarda beklenmedik bir þekilde yeniden gündeme gelen proje -görünüþte direniþ sergileyen- Almanya Baþbakaný Merkel’in, Fransa’nýn baskýsýna dayanamayarak “evet” demesiyle uygulamaya konuldu.
 
Dýþ politika ve Avrupa politikasýndaki önceliklerin, gayet þýk bir þekilde ekonomik önceliklerle birleþtirilerek uygulamaya konulan projenin sadece iktisadi bir yatýrým olduðu iddiasýna artýk kimse inanmýyor. Baþta Slovakya ve Polonya olmak üzere, pek çok orta Avrupa ülkesi, Ukrayna’dan gelen transit hatlarýn devre dýþý kalmasýyla hem kendi ülke ihtiyaçlarýný karþýlamakta zorlanacak hem de transit taþýma ücretinden mahrum kalacaklar. Sadece Ukrayna’nýn yýllýk mali kaybý iki milyar avro civarýnda, Slovakya’nýn ise yýllýk kaybý 350 milyon avro. Çok daha ilginci, Kuzey Akým 2 hattýnýn devreye girmesiyle, doðal gaz arz hatlarý da tersine dönecek ve batýdan doðuya doðru akacak. Hatta Ukrayna doðal gazý artýk Rusya’dan deðil, Batý Avrupa’dan gelecek olan hatlardan satýn alacak. Bu konuda da çalýþmalar baþladý. Almanya üzerinden Ýtalya’ya ve Balkanlara kadar inecek olan hatlarla, Avrupa içerisindeki “Güney Enerji Koridoru” da bu projenin baskýsý altýna girecek. Bütün bunlar AB içerisinde Almanya merkezli enerji alanýnýn hâkim bir duruma ulaþmasýna sebep olacak.
 
Dikkat çekici olan ise Kuzey Akým 2 projesinin, AB içinde oluþturduðu derin çatlaða ilave olarak Rusya ve ABD’yi Avrupa düzleminde yeniden karþý karþýya getirmiþ olmasý. Uzun zamandýr ABD ya da AB tarafýndan Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptýrýmlar þeklinde kendisini gösteren ABD ve Rusya arasýndaki huzursuzluk, geçtiðimiz ay yapýlan Münih Güvenlik Konferansý’nda ABD Baþkan Yardýmcýsý Mike Pence’in “Eðer ortaklarýmýz Doðu ile iþbirliði yapýp, onlara baðlý hale gelirlerse, Batý’nýn savunmasýný garanti edemeyiz” ifadeleriyle yeni bir boyut kazandý. Bu ifadeler ABD’nin Kuzey Akým 2 projesine bakýþýný açýkça ortaya koyuyor. Münih Güvenlik Konferansý öncesinde Trump, geçen sonbahardan beri sadece sözde kalan tehditlerini uygulamaya koyarak 1 Þubat’ta, 1987 tarihli Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaþmasý’ndan (INF) çekildiðini açýklamýþtý. Rusya ise ABD’yi dünya barýþýný tehdit etmekle suçlarken, sözleþmeyi asýl ABD’nin ihlal ettiði iddiasýnda bulundu. Bu çerçevede yaþanan tartýþmalar dikkatle izlendiðinde, projeyi uygulamaya koyanlarýn da, karþý çýkanlarýn da projenin politik sonuçlarýný hesap ederek hareket ettiðini ortaya koyuyor.
 
Esas itibarýyla baktýðýmýzda, Rusya-ABD arasýndaki çekiþmenin Ukrayna kriziyle baþladýðýný ifade etmek yanlýþ olmaz. Soðuk Savaþ döneminde NATO ile arasýnda Doðu Bloku ülkeleri sayesinde bir tampon bölge oluþturan Rusya, ABD ile aralarýnda ikili askeri anlaþmalar olan Polonya ve Romanya’nýn NATO üyesi olmasýyla, bir anda ABD ile kendi sýnýrlarýnda karþý karþýya gelmiþ oldu. ABD ile Romanya arasýndaki ikili anlaþmalar çerçevesinde Romanya’ya konuþlandýrýlan hava savunma sistemlerinin, sadece hava savunma sistemi olmadýðý, ayný zamanda karadan karaya saldýrý sistemlerini de ihtiva ettiði iddiasý, sadece Rusya’nýn deðil, iþbirliði yaptýðý ülkelerin de güvenliðini tehdit eder halde. Bu tehdidin sýnýrlarýna kadar dayanmasý Rusya’yý doðal gaz naklinde ve satýþýnda alternatifler aramaya itmiþti. Kuzeyden Kuzey Akým ve Kuzey Akým 2 hatlarý ile alternatif üretmeye çalýþan Rusya, diðer yandan da Türk Akýmý ile Türkiye üzerinden Avrupa’ya güneyden ulaþacak bir alternatif oluþturma çabasýnda. Her iki proje, 2019 yýlý sonuna yetiþtirilmek üzere son hýzla tamamlanmaya çalýþýlýyor.
 
Kuzey Akým 2 projesinde ciddi adýmlarýn atýldýðýnýn ortaya çýkmasýndan sonra, ABD’nin INF anlaþmasýndan çekildiðini açýklamasý, AB içerisinde ciddi bir huzursuzluk baþlatmýþ durumda. Avrupa topraklarýna yeniden orta menzilli nükleer füzelerin yerleþtirilme ihtimali herkesi korkutuyor. Özellikle, Polonya’nýn ABD ile sýký bir iþbirliði içinde bulunmasý ve bu ülkede Rusya’dan gelecek tehditlere karþý hava savunma sistemlerinin konuþlandýrýlacak olmasý, orta menzilli füze sistemleri anlaþmasýnýn artýk kurtarýlmayacak bir safhaya girdiðini göstermekte. Projenin uygulamaya geçmesiyle her açýdan zarar görecek olan AB üyesi Polonya ise Moskova ve Washington arasýnda sýkýþmýþ durumda.
 
Romanya ve Polonya’ya ilave olarak, Çekya’ya da hava savunma sistemleri kurulacak olmasý, Rusya’yý oldukça rahatsýz ediyor. ABD’nin nükleer silahsýzlanma sözleþmesinden çýkmasý, hem dünyanýn, hem de Avrupa’nýn güvenliðini aðýr þekilde sýkýntýya sokuyor ve karþýlýklý silahlanma yarýþýyla dünyadaki nükleer dengeyi bozma ihtimalini gündeme getiriyor. Uluslararasý hukuk açýsýndan bu yarýþý engelleyecek ve kontrol edecek bir mekanizma da mevcut deðil. Taraflar agresif bir þekilde kendi güvenliklerini bahane ederek, ekonomik çýkarlarý açýsýndan bir baský aracý olarak kullanmak maksadýyla nükleer silahlanmalarýný yeni argümanlarla canlandýrma eðiliminde.
 
Kuzey Akým 2 projesinin uygulamaya konmasýyla, projenin ana hamisi görünümünde olan Almanya, AB üyesi Orta Avrupa ülkelerini karþýsýna almýþ durumda. Ukrayna krizinde ve Minsk anlaþmasýnýn ortaya konmasýnda arabulucu bir rol üstlenen Almanya, artýk inandýrýcý bulunmuyor. Ayrýca, Almanya’nýn bu projeyi uygularken müttefiklerinin ve AB’nin güvenlik önceliklerini dikkate almadan hareket etmiþ olmasý da ayrý bir eleþtiri konusu. AB üyesi ülkeleri, AB enerji güvenliði açýsýndan ikna etme rolünü bu sefer Fransa üstlenmiþ durumda. Almanya ise Avrupa’nýn baþýna açtýðý bu belada çoktan ABD’yi karþýsýna almýþ durumda.
 
Enerji alanýnda büyük ölçüde dýþa baðýmlý olan Avrupa’da, bilhassa doðal gaz üretimindeki çeþitli sebeplerle oluþacak yeni kýsýntýlarla, ihtiyacýn karþýlanmasý oldukça zor görünüyor. Orta vadede Avrupa’nýn doðal gaz ihtiyacýnda yýllýk 120 milyar metreküpe varan yeni talep artýþý oluþmasý gündemde. Bu açýðý karþýlamak maksadýyla Polonya, baþta kendi ihtiyacýný karþýlamak maksadýyla tedbirlerini almaya çalýþýyor. Bir yandan ABD ile askeri iþbirliðine giden Polonya, diðer yandan sývý gaz olarak da bilinen LNG ithalatý için ABD ile anlaþtý ve LNG iþleme kapasitesini yýllýk 10 milyar metreküpe çýkararak, hem kendi ihtiyacýnýn karþýlanmasýna uðraþýyor hem de buradan Doðu Avrupa’ya gaz daðýtan bir ülke konumuna yükselmek istiyor. Öte yandan Norveç’ten Polonya’ya ulaþacak ve 2022 sonunda iþletmeye alýnacak 900 km uzunluðunda yeni bir Baltýk boru hattý için Polonya, Norveç’le anlaþmýþ durumda. Bu hattýn tamamlanmasýyla hem Polonya hem de Çekya ve Romanya ve hatta ironik bir þekilde Ukrayna, doðal gaz ihtiyaçlarýný kýsmen buradan karþýlayarak Rusya’ya baðýmlý olmaktan kurtulmuþ olacaklar.
 
Almanya ise Rusya ve ABD arasýndaki kavgada pragmatik bir þekilde hareket ediyor ve bilhassa doðal gaz alanýnda Rusya’yla sýký bir iþbirliði içinde hareket ediyor. Burada eski Baþbakan Schröder’in rolünü unutmamak gerekiyor. Almanya, ayrýca tuhaf bir biçimde, hiç bir þekilde ihtiyacý olmamasýna raðmen, ABD’den sývý gaz ithal edecek bir anlaþma hazýrlýðý içinde ve bu maksatla Kuzey Denizi kýyýsýnda ilk LNG iþleme istasyonunu kurmaya hazýrlanýyor.
 
Görüleceði üzere Kuzey Akým 2 her yönüyle tartýþýlan bir proje. Sadece iktisadi bir proje olarak ifade edilmesine raðmen öyle olmadýðý anlaþýldý. Almanya, bu projenin tamamlanmasýyla, gerek doðal gaz ithal eden ülke olarak, gerekse de transit ülke olarak Avrupa’da önemli bir konuma gelecek. Projenin, politik ve jeostratejik etkileri, hem AB hem de dünya politikasý içinde görünür durumda. En önemlisi hem Avrupa’nýn hem de dünyanýn güvenlik politikalarýna etki ederek, yeni bir nükleer silahlanma yarýþýný baþlatacak kadar büyük bir potansiyele sahip.
 
[Muhterem Dilbirliði Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü'nde çalýþmalarýný sürdürmektedir]