Kuzey Makedonya Türklerinin tarihi üzerine çalışmalar yapan EKAY Vakfı Başkanı ve Yeni Balkan Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Mürteza Sulooca, AA muhabirine, yerel yönetim ve kamu kurumlarında Türklere ayrılan kadrolara daha büyük etnik grup olan Makedon ve Arnavutların yerleştirilmesini değerlendirdi.
Sulooca, yaklaşık 20 yıllık aranın ardından 2021'de yapılan nüfus sayımlarında Kuzey Makedonya nüfusunun yaklaşık yüzde 4'ünün Türk olduğunun tespit edildiği belirterek, her kurumda yasalar çerçevesinde farklı etnik gruplardan çalışacak kişi sayısının belli olmasına karşın Türklerin kendilerine ayrılan istihdam hakkından farklı nedenlerle yararlanamadığını söyledi.
Makedonların ve Arnavutların "Türk olduklarını" beyan ederek Türkler için açılan ilanlara başvurduğunu belirten Sulooca, ""İşe alımlarda iki büyük sıkıntı çıkıyor. Birincisi, Türklerin yerine Makedon ve Arnavutlar Türk olduklarına dair beyanat yaparak rahatlıkla Türklerin yerine işe girebiliyor. İkincisi, Türkler için en düşük maaşlı ve vasıfsız pozisyonlar için iş ilanı veriliyor." dedi.
Sulooca, 2021 Nüfus Sayımı verilerine göre Kuzey Makedonya'da 1 milyon 836 bin 713 kişinin yaşadığını kaydederek, bunun 1 milyon 73 bin 299'unun Makedon, 446 bin 245'inin Arnavut, 70 bin 961'inin Türk (yüzde 3,86), 46 bin 433'ünün Roman, 23 bin 847'sinin Sırp, 16 bin 42'sinin Boşnak, 8 bin 714'ünün Ulah, 3 bin 504'ünün ise Bulgar olduğunun tespit edildiğini aktardı.
Makedon ve Arnavutların, Türkler için açılan kadrolara yerleşmek için Türk olduklarını söylemelerinin, Türklerin gerçek nüfusunu tespit etmeyi zorlaştırdığına dikkati çeken Sulooca, nüfus oranına göre istihdamı sağlayacak mekanizmaların "iyi niyete dayalı" olmasının konuyu istismara açık hale getirdiğini ifade etti.
Sulooca, Kuzey Makedonya'da 2021 verilerine göre 1346 kamu kurumu bulunduğunu ve bu kurumlarda 132 bin 88 kişi çalıştığını aktararak, tüm kamu çalışanlarının yalnızca 2 bin 203'ünün Türk olduğunu ve 2020'de yüzde 2,2 olan Türk istihdam oranının 2021'de yüzde 1,95'e düştüğünü bildirdi.
Kötü niyetli kişilerin kanunlardaki açıklardan yararlanmak için çeşitli yöntemler kullandığını dile getiren Sulooca, "Kişinin mensubu olduğu milleti belli eden resmi bir belge olmadığı için beyanatla Türkler için açılan kadroya başvuruyorlar ve yerleştiriliyorlar. Bir de Türkler için açılan ilanlara Makedon veya Arnavutların yerleştirilmesi için 'Başvuru yapılmadı' deniliyor." diye konuştu.
Mürteza Sulooca, eğitim dili Türkçe olan okullarda da Türklerin yerine farklı milletlerden kişilerin kadroya alındığına işaret ederek, Doğu Makedonya'nın Radoviç kasabasında görev yapan Türk İngilizce öğretmeninin yerine geçen yıl Makedon bir kişinin Türkçe biliyor gibi gösterilerek işe alındığını anlattı.
Şikayetler üzerine Kuzey Makedonya Ayrımcılığı Önleme ve Ayrımcılıktan Koruma Komisyonunun iş ilanını yenilediğini ancak işe aynı kişinin alındığını belirten Sulooca, söz konusu haksız uygulamalar mevzuat çerçevesinde yapıldığı için sürece müdahil olmanın çok zor olduğuna vurgu yaptı.
Makedonya'da yasalar çerçevesinde farklı dillerin kullanımı, temsil gibi bazı hakların tanımlanması için yerelde veya genelde yüzde 20'lik baraj uygulandığını anımsatan Sulooca, şöyle devam etti:
"Nüfus oranına göre ülkede Makedoncanın yanı sıra Arnavutça da resmi dil kabul ediliyor. Yerel çapta ise Türkler, Sırplar, Romanlar, Boşnaklar gibi milletlerin çoğunluk olduğu yerlerde dillerin buna göre tayin edilmesi gerekiyor. Türkçe birçok yerde resmi dil olmasına rağmen uygulamada kullanılmıyor. Bazı belediyelerde iki, bazılarındaysa üçüncü dil olması gereken Türkçeyi kabul etmemekte ısrar edenler var. Türkler son sayımına göre Vasilevo Belediyesi'nde yüzde 20'nin üzerinde nüfusa sahip oldukları için dilleri resmi olması gerekse de Belediye Başkanı ve ona bağlı birimler bunu uygulamamakta ısrar ediyor."
Türklerin Kuzey Makedonya'nın farklı bölgelerine yayılmış dağınık nüfusa sahip olmasının bazı dezavantajları olduğunu ve Türk köylerinin ulaşım ve altyapı sıkıntılarına çözüm getirilmediğini kaydeden Sulooca, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bölgede son yıllarda Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) çalışmaları neticesinde yenilenmeyen köy okulu neredeyse kalmadı. Buna rağmen hala bazı yerlerde suya ulaşımla ilgili sıkıntı çeken köyler ve köy okulları var. Ayrımcılığı Önleme Komisyonuna gerekli başvurular yapıldı. Çözülüp çözülemeyeceğini göreceğiz. Altyapı ile ilgili sıkıntılar oradaki ekonomik ve sosyal hayatı zora sokuyor. Bunun neticesinde insanlar ana vatan Türkiye'ye veya köylerden şehirlere göç etmek zorunda kalıyor. Alışıla gelen işlerden farklı işler yapmak veya göç ederek yeni hayat kurmak insanımızı maddi ve manevi açıdan zora sokuyor."