Haziran ayý baþýnda Dünya Bankasý'nýn Lübnan için hazýrladýðý raporda[1]ülkenin 1850 yýlýndan beri en aðýr ekonomik krizi yaþadýðýný belirten ifadeler yer aldý. Lübnan tarihi açýsýndan bakýldýðýnda 1850 yýlý krizlerin baþlangýç noktasýna iþaret etmesi açýsýndan da dikkat çekici bir özelliðe sahip. 1841 yýlýnda Lübnan topraklarýnda yaþanan büyük iç çatýþma, 1850 yýlýnda farklý bir siyasi yapýnýn doðmasýna zemin hazýrladý ve bölge, tarihinde ilk defa Hýristiyan ve Dürzi olmak üzere iki mezhepli bir idari yapýya sahip oldu. Bu tarihten itibaren devam eden iktidar savaþlarýnýn yaný sýra hegemon güçlerin müdahaleleri nedeniyle ekonomik, siyasi ve kültürel krizler 19. yüzyýl boyunca ve modern Lübnan'da artarak devam etti.
Ýçinde bulunduðumuz dönemde ise Lübnan gerek siyasi kýrýlganlýk gerekse de toparlanamayan ekonomisi sebebiyle karanlýk bir tünele girmiþ durumda. Dünya Bankasý raporuna göre, Lübnan'da 2020 yýlýnda gayrisafi yurtiçi hasýla (GSYÝH) 2018 yýlýna oranla yüzde 20 oranýnda azalarak, 55 milyar dolardan 33 milyar dolara geriledi ve Lübnan lirasý geçtiðimiz yýl yüzde 85 oranýnda deðer kaybetti. Raporda ayrýca, Lübnan ekonomisinin 2021 yýlýnda yüzde 10'a yakýn bir küçülmeyle karþý karþýya kalacaðý kaydedilerek ülkenin dünyada yaþanan en sarsýcý ekonomik krizler arasýnda ilk üçe gireceði vurgusu da yapýldý. Bu istatiksel verilerin topluma yansýmasý ise özellikle Beyrut dýþýndaki þehirlerde neredeyse 24 saat boyunca süren elektrik kesintileri, uzun benzin kuyruklarý, ilaç ve ekipman yetersizliði nedeniyle hastanelerin iþlevsiz kalmasý þeklinde olurken, krizin bazý bakýmlardan iç savaþ döneminden daha zorlu þartlar taþýdýðý ifade ediliyor. Diðer taraftan Merkez Bankasý'nýn tüm döviz rezervlerini tüketmesi ve temel ihtiyaçlara artýk destek saðlayamayacaðýný belirtmesi toplumsal kargaþaya yol açarken, iç piyasadaki tekelcilik halkýn yüzde 50'sinin ihtiyaçlarýný karþýlayamamasýna ve yoksulluða sürüklenmesine sebep oldu.
Lübnan'da yaþanan ekonomik çöküþün son zamanlardaki en görünür yansýmasý müzmin elektrik kesintisi sorunu. Ülkenin ana elektrik üreticisi olan Lübnan Elektrik Kurumunun (EDL) yakýt rezervinin tükenmesi nedeniyle Merkez Bankasýndan avans istemek zorunda kalmasý sorunu çýkmaza sürüklerken, uzmanlar tarafýndan þirketin son on yýlda 34 milyar dolar harcama yapmasýna raðmen tam anlamýyla elektrik saðlamadýðýna dair yapýlan yorumlar, bir diðer müzmin sorun olan yolsuzluk tartýþmalarýnýn yeniden alevlenmesine neden oldu. Bunun yaný sýra Lübnan'ýn enerji arzýnýn yüzde 25'ini karþýlayan Türk Karpowership þirketinin yaþanan ekonomik kriz nedeniyle 1,5 yýldýr ödeme alamamasý, borcun 100 milyon dolarý aþmasý ve Lübnan makamlarýndan kaynaklanan yasal tehdit nedeniyle firmaya ait iki gemiyi çekme kararý almasý saðlýk sektörü baþta olmak üzere temel ihtiyaçlarýn karþýlanmasý için gerekli olan elektrik tedarikinin sekteye uðramasýna yol açtý.
Ülkede Mart ayýndan itibaren derinleþerek devam eden krizi yansýtan bir diðer görüntü ise benzin istasyonlarýnda oluþan uzun kuyruklar oldu. Akaryakýt sübvansiyonunun yakýnda sona ereceði korkularý halihazýrda arz sýkýntýsý olan benzin talebini daha da artýrdý, sürücüler Lübnan'daki benzin istasyonlarýnda uzun kuyruklar oluþturmaya baþladýlar. Günün erken saatlerinden itibaren istasyonlardan benzin almak için yýðýlan kalabalýk gruplar arasýnda zaman zaman çýkan arbede istasyon çevrelerinde silahlý gruplarýn da belirmesine yol açarken, Akkar'daki bir istasyonda bir gencin iki kiþi tarafýndan açýlan ateþ sonucu hayatýný kaybetmesi, gerginliðin ulaþtýðý son nokta oldu. Lübnan'da merkezi noktalarda görev yapan kolluk kuvvetlerinin artýk benzin istasyonlarýnda da görünür olmasý krizin yeni bir veçhesine iþaret ediyor.
Lübnan'ý yaþam þartlarý açýsýndan bu derecede zorlayan koþullar, ülkedeki nüfus dengesini de olumsuz etkiliyor. Ýç savaþýn bittiði 1990 yýlýndan bugüne kadar yaklaþýk 700 bin Lübnanlý topraklarýný terk ederken, özellikle 2019 protestolarýyla birlikte baþlayan çok yönlü krizler, büyük çoðunluðunu doktor, mühendis ve sanatçýlarýn oluþturduðu 67 bin civarýnda Lübnanlýnýn ülkeyi terk etmesine neden oldu. Gýda fiyatlarýnýn yüzde 400, giyim fiyatlarýnýn yüzde 500 arttýðý Lübnan'da daha iyi yaþam koþullarýna sahip olmak için ülkeden çýkan ve bir daha geri dönmeyen Lübnanlýlarýn sayýsý giderek artýyor. Siyasetin demografik dengeler üzerinde þekillendiði ve mezhep temelli parlamenter yapýnýn deðiþmemesi adýna yeni bir nüfus sayýmýnýn dahi yapýlmadýðý Lübnan için nüfus kaybý hem mezhep bloklarýndaki açýklarý ortaya çýkarmasý hem de uzun vadede ülkenin demografik dengesinin deðiþmesine yol açacak olmasý bakýmýndan birçok riski barýndýrýyor.
EKONOMÝK KRÝZÝN SÝYASÝ GÖRÜNÜMÜ
Lübnan'da yaþanan ekonomik krizin sebeplerini hiç þüphesiz politik hesaplar temelinde aramak gerekiyor. Hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri'nin baþarýsýz giriþimleri nedeniyle askýya alýnan görüþmeler, Meclis Baþkaný Nebih Berri'nin aracýlýðýyla yeniden ivme kazanmýþ olsa da Hariri, ülkenin içinde bulunduðu kaotik durumu sözleriyle ifade etmekten daha ileri gidebilmiþ deðil. Öte yandan Hariri'nin elinde ekonomik krizden çýkýþ için Uluslararasý Para Fonu'ndan (IMF) baþka bir çözüm yolu bulunmuyor. Cumhurbaþkaný Miþel Avn'la Mart ayýnda yaptýðý son görüþmenin hemen öncesinde ekonomik reformlar için IMF ile yeniden müzakerelere baþlanmasý gerektiðini vurgulayan Hariri'ye karþýlýk IMF yetkilileri ise önce hükümetin kurulmasý, istikrarlý bir þekilde devam etmesi ve þeffaf politikalar izlemesi gerekliliði üzerinde duruyor. Beyrut patlamasýndan hemen önce IMF ile iplerin kopmuþ olduðu hatýrlandýðýnda taraflar arasýndaki bu kýsýr döngünün nedenleri de belirginlik kazanýyor.
Krizin küresel boyuta taþýnmasý hususunda dikkat çekici çýkýþlardan biri de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'tan geldi. Nasrallah, Lübnan'daki yakýt krizinin Ýran'dan satýn alarak çözülebileceðine dair sözleriyle kendi cephesinde krizi fýrsata çevirmeye çalýþtý. Ýran'ýn diðer bölge ülkeleri ve küresel güçler karþýsýnda elini güçlendirecek bu teklifin karþýlýk görmemesi ise Nasrallah tarafýndan hükümet yetkililerinin bu kararý verecek kadar "cesur" olmadýklarý þeklinde lanse edildi. Ekim protestolarýndan hemen sonra devletin çökmesi durumunda Nasrallah'ýn maaþlarý ödemeye devam edeceklerine dair yaptýðý açýklamalar, pandemi döneminde Bekaa baþta olmak üzere bazý bölgelere sunduðu týbbi malzeme, ambulans ve test yardýmlarý göz önünde bulundurulduðunda, Hizbullah'ýn benzin meselesinde de hem sosyal gücünü hem de dýþ yardýmda Ýran etkisini öne çýkarmaya çalýþtýðý net bir þekilde gözlemlenebilir. Bununla birlikte Hizbullah aktivizminin siyasi arenada daha farklý bir yöntem izlediði açýða çýkýyor. Nasrallah'ýn, müttefiki Avn ve Hariri arasýndaki siyasi týkanýklýða dair sunduðu çözümlerden biri daha önce açýk destek sunduðu Hassan Diyab hükümetinin yeniden göreve gelmesi için yaptýðý teklif. Anayasaya takýlan bu teklifin esasen Avn'ýn Hariri'ye "Yapamýyorsan býrak" tarzýndaki çaðrýsýný da güçlendirdiði anlaþýlýyor. Dolayýsýyla Nasrallah'ýn ekonomiye dair giriþimlerde kullandýðý sert üslubun siyasi arenada yumuþadýðý ve daha alt perdeden seyrettiði söylenebilir.
Krizin etkilediði bir diðer konu ise Refik Hariri davasýný yürüten Lahey'deki Uluslararasý Lübnan Mahkemesi'nin tükenen fonu nedeniyle çalýþmalarýný durduracak olmasý. Mahkeme masraflarýnýn yüzde 49'unu karþýlayan Lübnan'ýn finansal desteðini durdurmasý, 18 Aðustos 2020'de alýnan nihai kararda suçlu bulunan Hizbullah'ýn üst düzey yetkililerinden Selim Ayyaþ'ýn yakalanmasý halinde baþlayacak olan yeniden yargýlanma sürecini de durduracak. Mahkemenin akamete uðrayacak olmasý, kararý hiçbir zaman tanýmayan ve Ayyaþ'ý teslim etmeyen Hizbullah için bir anlam ifade etmiyor. Fakat kriz yalnýzca Hariri davasýnýn deðil, Lübnan halkýnýn, tüm yönleriyle aydýnlatýlmasýný beklediði 4 Aðustos patlamasý için yapýlan uluslararasý soruþturma çaðrýlarýnýn da sonuçsuz kalmasý anlamýna gelecek.
150 yýllýk bir birikimin günümüzdeki bu aðýr yansýmasý, 1850'de olduðu gibi Lübnan'a bir siyasi deðiþim getirir mi? Bu hususta ihtiyatlý yorumlar yapmak gerekiyorsa da Lübnan'ý sarsan ekonomik krizin, kýsa vadede çözüm bulunmadýðý takdirde yakýn gelecekte bir toplumsal patlamaya yol açmasý muhtemel. Zira 2019 protestolarý ve Aðustos patlamasýndan sonra sistemde hiçbir deðiþikliðin yapýlmamýþ olmasý toplumsal öfkenin artmasýna neden oluyor. Bu nedenle Lübnan ekonomisi böyle bir borç daðý altýnda çökerken, siyasetten beklediðini bulamayan Lübnanlýlarýn yeniden sokaðý harekete geçirmekten baþka çareleri kalmýyor.