Siz bakmayın siniklerin tavrına. ABD’de seçilecek başkan hepimizin hayatını etkileyecek. O nedenle bu seçimlerin sonucu sadece biz değil, bütün dünya yakından takip ediyor. Peki hangi başkan seçilirse etkisi nasıl olur, gerçekten yeni başkan değişiklik yapabilir mi?
Aslında bu soru ABD siyasetinin en eski sorusudur. Bir kısım yorumcular ‘hiçbir şeyin değişmeyeceğini’ savunurken, bir kısmı ise demokratlarla barışın, cumhuriyetçilerle savaşın geleceğini düşünür. Aslında gerçek bu ikisinin ortasında. Başkanlık sisteminin doğası gereği ABD’de başkana oldukça geniş yetkiler verilmiştir. Bu nedenle başkan belli riskleri göze alırsa bir çok şeyi değiştirebilir. Ancak Temsilciler Meclisi’nin para musluğunu elinde bulundurması, Senato’nun da dış politika ve savunma gibi ‘devlet’ işlerinde etkin olması başkanın imkanlarını sınırlandırır. Ancak bunların da ötesinde tüm bürokratik mekanizmalarıyla ABD devleti bir ‘uçak gemisine’ benzetilerek, politikanın değişmesinin ve manevranın vakit aldığına vurgu yapılır. Bir başka deyişle, iki başkan arasında tarzdan, üsluptan ve muhtemel ittifaklardan kaynaklanan farklar olabilir, ancak büyük strateji kolay değişmez. Buna rağmen, ABD’nin çapı göz önüne alındığında, bu büyüklükte bir mekanizmanın ufak hareketi bile tüm dünyada önemli farklar yaratır.
Romney ABD’yi İsraile yaklaştırır
Obama örneğine bakarsak, Obama’nın George W. Bush’un son iki senesinde uygulamaya koyduğu gerçekçi dış politikayı kendi tarzıyla dönüştürerek uygulamaya çalıştığını görürüz. Bunun en bariz örneği Bush döneminde göreve başlayıp, Obama döneminde de aynı pozisyonda bulunan Savunma eski Bakanı Robert Gates’dir. Dış politikada önemli değişiklikler yapacağını söyleyen, ancak son adaylar tartışmasında bir çok pozisyonundan çark eden Romney de muhtemelen bir çok konuda kendi tarzını katacak ama Obama’nın siyasetini sürdürecektir. Buna rağmen bizim için Romney ile Obama’yı ayıran 3 önemli faktörden söz edebiliriz: İsrail, Arap Baharı ve Türk-Amerikan İlişkileri. Romney İsrail Lobisi’nin tam desteğiyle, Obama ise İsrail Lobisine rağmen kampanya yaptı. Eğer Romney başkan olursa ABD’nin çizgisi İsrail’e bugünkünden daha fazla yakınlaşır, bunun da Türkiye’ye bir çok alanda maliyeti olur. Obama’nın aksine, Arap Baharı konusunda demokratikleşmeden memnun olmayan Romney, bu süreci otokratik yöne sevk etmeye çalışan güçlere daha yakın bir yol izleyebilir. Son olarak 2010 yaz aylarında tarihin en ağır krizini yaşayan Türk-Amerikan ilişkileri Obama ile daha yeni yoluna girmişti, Romney’nin gelmesi bu insicamı bozabilir.
Türkiye için hayırlı olacak
Tüm bunların ötesinde Türkiye için Obama’nın en büyük değeri Erdoğan’la kurdukları kişisel ilişki. Liderler arası ilişkilerin etkisi uluslararası ilişkilerde hep tartışılmıştır. Ancak Washington’da Türkiye karşıtı lobilerin en büyük şikayeti, her şeye rağmen Obama’nın anti-Erdoğan bir noktaya gelmemiş olmasıdır. Buna karşın Obama-Netanyahu ilişkisi ise son derece problemlidir. Obama-Erdoğan arasındaki ilişki 2010 yaz aylarında kopma noktasına gelen ilişkileri kurtaran faktör olarak kayda geçmiştir. Bu kadar badireden sonra kurulan bu zor ilişki, özellikle yine zor bir dönemden geçen Ortadoğu’nun geleceği açısından önemli. Son olarak, Obama döneminde Türkiye-ABD İlişkileri İsrail parantezinden çıkartıldı. Romney’nin gelmesi bu durumu zedeleyebilir. Sadece bunun için bile Obama’nın kalmasının Türkiye için daha hayırlı olacaktır.