11 Nisan 2025

Rusya'nın Arktik politikası: Eriyen buzullar, yeni kaynaklar

Arktik bölgesine ilgi git gide artıyor. ABD’nin bölgeye yönelik planlarının ardından Rusya’nın bölgede artan hâkimiyeti ise dengeleri değiştiriyor. Rusya’nın Arktik’teki ekonomik ve askerî hegemonyasına gelin birlikte bakalım.

Küresel ısınmanın zararlı etkileri her gün hayatımıza daha fazla etki ederken bir yandan da Arktik bölgesini küresel güçlerin savaş arenası hâline getirdi. Buzulların erimesi ile ortaya çıkan petrol ve madenler, Kuzey Deniz Yolu’nun artan ticarî önemi bütün dikkatleri bölgeye çekti. Coğrafi büyüklüğü, tarihî bağları ve mevcut kapasiteleri sayesinde Rusya, Arktik’te doğal bir lider konumuna geldi. Bu anlamda sıcak gündem olarak ABD politikalarını sıkça konuşuyor olsak da karşı kutupta yer alan Rusya bazı politik değişikliklere gidiyor. Rusya’nın bölgedeki rolü ise ekonomik kalkınma ve ulusal güvenlik kaygılarıyla şekillenmekte. Gelin, şimdi Rusya’nın yeni politikalarını mercek altına alalım…

Jeopolitik ve stratejik önemi ile Arktik

Arktik Okyanusu kıyısının %53'üne sahip olmasıyla bölgedeki en büyük ülke olan Rusya, Arktik'te yaşayan nüfusun yaklaşık yarısına da ev sahipliği yapmaktadır. Arktik kıyı şeridindeki varlığı ile de ayrıca diğer güçler karşısında bölgede jeopolitik, güvenlik ve ekonomik alanlarda daha kritik bir öneme sahip.

Rusya'nın çıkarları üç temel eksende değerlendirilebilir:

  • Enerji ve maden rezervlerinin kullanımı,
  • Kuzey Deniz Yolu üzerindeki mutlak kontrol,
  • Askerî üstünlük ve savunma derinliği.

Rusya Federasyonu'nun Arktik bölgesi, yaklaşık 5 milyon km²’lik bir alanı kaplamaktadır ve Barents Denizi, Karadeniz, Laptev Denizi, Doğu Sibirya Denizi ve Chukchi Denizi kıyıları boyunca Bering Boğazı’na kadar uzanır. Kıyı şeridi yaklaşık 24.140 km uzunluğundadır ve bu, Arktik toplam kıyı şeridinin yarısından fazlasını ve Rusya'nın toplam kıyılarının (37.653 km) yaklaşık üçte ikisini oluşturmaktadır. Bu geniş coğrafya, Rusya’nın bölgedeki enerji kaynakları üzerinde doğal bir hak oluşturuyor.  ABD Jeolojik Araştırması’na göre, dünya petrol ve doğalgazının %22'si Arktik'te bulunabilir ve Rusya'nın keşfedilmemiş petrol rezervlerinin 67-142 milyar tona eş değer olduğu tahmin edilmektedir. Var olan bu kaynakların araştırma ve gün yüzüne çıkarılması için devlet destekli projeler yapılmakta, bu durum teknolojik altyapı ve stratejik iş birliklerinin yolunu açmaktadır.

Enerji, kaynaklar ve projeler

Rusya Yamal LNG Projesi ile sıvılaştırılmış doğalgaz üretiminde önemli bir rol oynuyor. Zira Yakutistan'ın Arktik bölgesinde kalay, altın ve elmas madenciliği projeleri yürütülüyor. Çukotka'da dünyanın enerjiyle çalışacak olan Baimskaya Projesi’nin hayata geçmesi bekleniyor. Bunların yanı sıra Komi Cumhuriyeti'nde ise Rus ve Çinli şirketlerin ortaklığıyla büyük bir titanyum yatağının (Pizhemskoye) geliştirilmesi planlıyor. Ayrıca Kyuchus yakınlarında nükleer enerjiyle çalışacak yeni bir altın madeni projesi de gündemde. Bölgenin sert doğasına uygun özel buz kıran gemileri ve sondaj makineleri ile Rusya geleceğin enerji kaynak rezervini de önemli ölçüde elinde bulunduruyor.

Kuzey Deniz Yolu, Avrupa ve Asya arasında potansiyel olarak Süveyş Kanalı'na göre daha kısa bir ticaret güzergâhı sunuyor. Bu durum zaman ve yakıt maliyeti bakımından küresel ticaret için önem taşımaktadır. Mesafeyi yaklaşık %40'a kadar kısaltan bu rota, seyahat süresini de önemli ölçüde (10-15 gün kadar) azaltarak yakıt ve personel maliyetlerinde ciddi tasarruf potansiyeli yaratıyor. Ayrıca Kuzey Deniz Yolu'nda Süveyş Kanalı gibi geçiş ücreti bulunmuyor ve korsan saldırısı riski de oldukça düşük görülüyor. Rota, yılın büyük bir bölümünde buzla kaplı olduğu için ancak buzul sınıfı gemilerin geçmesine olanak sağlıyor. Ayrıca rota boyunca oluşan çevresel endişeler rota üzerindeki yoğunluğu etkileyen önemli bir unsur.

Geleceğe dair planlar

Her şeye rağmen Kuzey Deniz Yolu'nun kullanımı her geçen gün artıyor. 2024 yılında bu rotadan taşınan kargo hacmi 37.9 milyon ton ile rekor seviyeye ulaşmıştı. Transit kargo (Avrupa-Asya arası) hacmi de 2023'te 2.1 milyon ton ile rekor kırmış ve bu taşımacılığın %95'inden fazlası Çin ile gerçekleşmişti. 2035 yılına kadar Rusya, kargo hacmini 130 milyon tona çıkarmayı hedefliyor. Rusya’nın uygulayabileceği yaptırımlar ise uluslararası gerginliği artırabilecek önemli bir etken olarak görülüyor. Rusya’nın Arktik’teki hâkimiyeti, yüzyıllardır devam eden sıcak denizlere inme politikasını rafa kaldırabilir. Bununla birlikte Rusya’nın mevcut kaynaklarını uluslararası pazara aktarma konusunda ülkenin kendisine de büyük bir avantaj sağlayabilir.

Rusya, Arktik'teki askerî altyapısını da önemli ölçüde geliştirmektedir. Ülke, Arktik kıyısı boyunca Sovyet döneminden kalma askerî üsleri yeniden açmakta ve yenilerini inşa etmektedir. Franz Josef Land, Kotelny Adası ve Wrangel Adası gibi stratejik noktalarda yeni askerî tesisler bulunmaktadır. Novaya Zemlya, Alexandra Land ve Kotelny Adası'ndaki hava üsleri modernize edilmekte ve pistleri uzun menzilli bombardıman uçakları da dâhil olmak üzere çeşitli askerî ve sivil uçakları kabul edebilecek şekilde genişletilmektedir. Kuzey Filosu, Rus donanmasının Arktik'teki ana gücüdür ve Barents Denizi'ndeki Kola Körfezi'nde yer alan Severomorsk'ta bulunmaktadır. Bu filo, yaklaşık 35 denizaltı (nükleer balistik füze denizaltıları dâhil), altı füze kruvazörü ve çok sayıda yüzey gemisini içermektedir. Kuzey Filosu, Rusya'nın toplam deniz gücünün yaklaşık üçte ikisini oluşturmaktadır.

Rusya'nın Arktik'e yaklaşımı, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında bazı benzerlikler ve farklılıklar göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Arktik'i ulusal güvenlik ve stratejik rekabet açısından önemli bir bölge olarak görmekte ve NATO müttefikleriyle iş birliğini derinleştirmeye odaklanmaktadır. Çin ise "Kutup İpek Yolu" girişimiyle Arktik'te ekonomik ve bilimsel varlığını artırmaya çalışmakta ve bu konuda Rusya ile iş birliği yapmaktadır. Kanada, Kuzeybatı Geçidi üzerindeki egemenliğini vurgulamakta ve Arktik'in sürdürülebilir kalkınmasına odaklanmaktadır. Norveç, Arktik'i NATO içinde bir güvenlik önceliği olarak görmekte ve Rusya'nın askerî faaliyetlerini yakından izlemektedir. ABD ve NATO, Rusya'nın Arktik'teki askerî faaliyetlerine karşı daha temkinli ve caydırıcı bir yaklaşım benimserken, Çin ekonomik ve ticari çıkarlara odaklanmaktadır.

Rus donanma doktrininin evrimi

Rus donanma doktrini ülkenin askerî stratejisinin önemli bir parçasıdır. Ülkenin bütün deniz donanma kaynaklarının yönetimi, araştırılması ve geliştirmesini yöneten operasyonel ve stratejik bir öneme sahiptir. Sovyet döneminde doktrin düşman güçlere karşı nükleer ve savunma temelli bir politika izlemiştir. Post-Sovyet dönemde ise ekonomik krizler nedeni ile daha kısıtlı bir bütçe ile kendini geliştirmeye devam etmiştir. 2000’li yıllardan itibaren özellikle Putin’in liderliğinde donanmayı modernize etme yeni nesil gemiler, nükleer denizaltılar, ileri teknoloji silahlar geliştirmeye başlamıştır.

Doktrin, özellikle NATO ve ABD'nin askerî üstünlüğüne karşı asimetrik savunma ve saldırı yöntemlerini içermekte; bu da düşmanın karşı strateji geliştirmesini güçleştirmeyi hedeflemektedir. Arktik bölgedeki askerî varlıkların güçlendirilmesi, donanmanın modernizasyonuyla doğrudan ilişkilidir. Arktik’teki üsler (örneğin, Murmansk ve Severomorsk) donanmanın lojistik ve operasyonel kapasitesini artırmaktadır. Temmuz 2022'de güncellenen doktrin, ABD ve NATO'nun Arktik'teki denizcilik faaliyetlerini Rusya için önemli bir güvenlik tehdidi olarak tanımlayarak Kuzey Deniz Yolu’nu iç suları olarak tanımlamaktadır.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...