Stratejik sularda tehlikeli takip! İki süper güç yine restleşti
ABONE OL

İki ekonomik süper güç aralarındaki ticaret savaşını sona erdirmenin ilk adımı olarak ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkan Yardımcısı Liu He, Çarşamba günü Beyaz Saray'da düzenlenen törenle ABD-Çin birinci faz ticaret anlaşmasına imza attı.

Çin Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Tayvan Boğazı'ndan geçen bir ABD Donanması gemisinin yakından takip edildiğini duyurdu.

Bakanlık, Washington'u ABD-Çin ilişkilerine ve bölgenin istikrarına zarar vermemek için 'Tek Çin' politikasına uymaya çağırdı.

Perşembe günü, Tayvan Milli Savunma Bakanlığı ABD Deniz Kuvvetleri'nin boğazdan geçeceğini duyurmuştu. ABD Donanmasına bağlı Yedinci Filo, 'USS Shiloh'un "rutin" geçiş' olarak tanımladığı bilgiyi doğruladı.

Geçişe ilişkin açıklama yapan ilişkin açıklama yapan filo sözcüsü Joe Keiley, 'Geminin Tayvan Boğazı'ndan geçişi ABD'nin özgür ve açık bir Hint-Pasifik taahhüdünün gereği. ABD Deniz Kuvvetleri, uluslararası hukukun izin verdiği her yerde uçmaya, yelken açmaya ve faaliyet göstermeye devam edecek.' dedi.

ABD, Pekin'in 'Tayvan'ın kendi toprağı olduğuna' yönelik iddiasını tanımıyor. Bu nedenle boğazı tarafsız bir su olarak görüyor ve gemilerini geçirmeye devam ediyor.

ÇİN: GEREKİRSE GÜÇ KULLANIRIZ

Geçtiğimiz Ulusal savunma ile ilgili yayımlanan bir bildiride, "ABD, Asya-Pasifik bölgesinde askeri ittifaklarını güçlendiriyor. Askeri güvenliği ve bölgesel güvenliği daha da karmaşık hale getiriyor. Çin Halk Ordusu (PLA) Tayvan'ı Çin'den ayırmaya ve ulusal birliği ne pahasına olursa olsun baltalamaya çalışan herkesi kararlı bir şekilde yenecektir." ifadelerine yer verilmişti.

Ordu ABD'nin boğazdan geçişi ve bölgedeki durumu daha da karmaşık hale getirecek adımları nedeniyle güç kullanabileceğini açıklamıştı.

TİCARET SAVAŞI

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, ABD Başkanı Trump'ın Mart 2018'de Çin'den ithal edilen bazı ürünlere yaptığı ilave tarifelerle başlamıştı.

Ticaret savaşı, soya fasulyesinden otomotiv parçalarına, teknoloji şirketlerinden Çin'in teknolojide yerlileşme programı "Made in China 2025" ve kilit öneme sahip teknolojilerin üretilmesinde rol alan nadir elementlerin koz olarak taraflar arasında kullanılmasına kadar genişlemişti.

TAYVAN MESELESİ

Japonya'nın 1895 yılındaki savaşta Çin'i yenilgiye uğratarak el koyduğu Tayvan Adası'ndan, mağlubiyetle ayrıldığı İkinci Dünya Savaşı sonrası çekildi. Savaş sonrası Çin'de, koministlerle milliyetçiler arasında iç savaş başladı. 1949 yılında Mao Zedong öncülüğündeki Çin Kominist Partisi'nin iktidarı almasıyla, Milliyetçi Parti yanlıları kaçarak Tayvan Adası'na sığındı. Kominist Parti yönetimindeki Çin Halk Cumhuriyeti'nden adaya kaçan milliyetçiler 1912 yılında kurulan Çin Cumhuriyeti'nin burada devam ettiğini savunurken, Kominist Parti Tayvan'ı ülkenin özerk bir bölgesi olarak görmeye devam etti.

Ülkede ortaya çıkan iki farklı siyasi otoritenin neden olduğu gerilim ve karmaşa 1971'deki Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla yeni bir boyut kazandı. BM siyasi otorite olarak tanıdığı Çin Cumhuriyeti (Tayvan) yerine siyasi otorite olarak Çin Halk Cumhuriyetini tanıma kararı aldı. Karar sonrası Tayvan, bağımsızlık arayışını dönemsel farklılıklarla sürdürdü. 2005 yılında Çin Ulusal Kongresi'nin yürürlüğe koyduğu 'ayrılma/bölünme karşıtı kanun' (Anti-secession Law) ile Tayvan'a karşı sürdüreceği tutumu açık bir şekilde ortaya koydu.