Türk okullarýný kapatan komþuda asimilasyon hayali
ABONE OL

Yunanistan'da faaliyet gösteren DEB Partisinin Genel Baþkaný Asafoðlu, Batý Trakya'da yaþayan Türk nüfusun maruz kaldýðý etnik baský ile Yunan yönetiminin ayrýmcý politikalarýný AA muhabirine anlattý.

Asafoðlu, Batý Trakya'da yaþayan Türk halkýnýn, Yunan makamlarýnca asimilasyon politikalarýna maruz býrakýldýklarýna, uluslararasý anlaþmalarca kendilerine tanýnan pek çok haktan da faydalanamadýklarýna vurgu yaparak, "Yunanistan'ýn bizi emanet aldýðý günden bugüne koca bir asrý geride býraktýk. Bizler Yunanistan için iyi birer vatandaþ olmaya çalýþtýkça Yunanistan bizi ötekileþtirdi ve her daim azýnlýðýmýzý bir 'güven sorunu' olarak gördü." ifadelerini kullandý.

Batý Trakya'daki Türk nüfusunun 1920'li yýllardan bu zamana kadar yarýdan fazla azaldýðýný dile getiren Asafoðlu, Batý Trakya nüfusunun yüzde 65'ini oluþturan Batý Trakya Türk Azýnlýðýnýn bölgedeki nüfus oranýnýn yüzde 30'lara gerilediðini, 1923'te yüzde 84 civarýnda olan bölgedeki toprak sahipliðinin ise yüzde 23 düzeyine kadar indiðini belirtti.

Özellikle bu duruma Yunanistan'ýn ayrýmcý ve asimilasyonu hedefleyen uygulamalarýnýn sebep olduðunu söyleyen Asafoðlu, 1960'lý yýllardan bugüne kadar uzanan tarih çizgisinde Atina yönetiminin söz konusu sorun ile ilgili yapýcý bir tutumdan çok, Türk halklarýnýn haklarýný göz ardý eden bir tutum sergilediðini dile getirdi.

Çiðdem Asafoðlu, þöyle devam etti:

"Bizler 1967 yýlýndan itibaren sahibi olduðumuz vakýf yönetimlerinden uzaklaþtýrýldýk. 1970'lerden itibaren 'Türk' sýfatýnýn kullanýlmasý suç olarak nitelendirildi. 1980'lerde isminde 'Türk' sýfatý olan azýnlýk sivil toplum kuruluþlarý yasa dýþý ilan edildi ve Batý Trakya vakýflarýna yönelik ayrýmcý bir yasa kabul edildi. 1990'larda müftülerin seçimine iliþkin 1920 tarihli yasa feshedilerek, çýkartýlan Cumhurbaþkanlýðý kararnamesiyle 'Tayinli Müftü' uygulamasý baþlatýldý. Ekonomik açýdan bakýldýðýnda insanýmýzýn büyük çoðunluðu sahip olduðu az toprakla çiftçilik yapmaktadýr. Yunanistan'ýn yaþadýðý ekonomik krizden en fazla ürününü deðerinden satamayan azýnlýk insaný etkilenmiþtir. Bunun dýþýnda AB'nin saðladýðý tarýmsal sübvansiyonlardan azýnlýk insaný payýna düþeni hakkaniyetli bir þekilde alamamaktadýr. Bu yüzden bölgemiz hem Yunanistan'ýn hem de AB'nin en fakir bölgesidir."

- OKULLARIN KAPATILMASI

Asafoðlu, Türk Azýnlýðýnýn pek çok alanda ayrýmcýlýða maruz kalmasýna karþýlýk mevcut baský ve problemlerin en çok yaþandýðý alanlardan birinin azýnlýk okullarý konusu olduðunu ifade ederken, Yunanistan hükümetinin, uluslararasý ve ikili anlaþmalardan kaynaklanan yükümlülüklerini uygulamak bir tarafa Türk halkýnýn sahip olduðu haklarý da kullanmasýna mani olduðunu belirtti.

Geçmiþte iki ülke dýþiþleri bakanlýklarý tarafýndan alýnan ortak karar ile Batý Trakya'daki azýnlýk okullarýnda görevlendirilen 35 öðretmeninin sayýsýnýn 16'ya kadar indirildiðini bildiren Asafoðlu, okul sayýsýnýn son 28 yýlda 231'den 90'a düþtüðünü, 2024-2025 eðitim yýlý öncesinde ise 4 okulun daha kapatýlmasýyla bu sayýnýn 86'ya gerilediðini söyledi. Asafoðlu, eðitim konusunda çeþitli bahanelerle atýlan bu adýmlarýn Türk Azýnlýða yönelik asimilasyon projesinin bir adýmý olarak görüldüðünü ifade etti.

Yunanistan'ýn, Türk okullarýný kapatmasýndaki gerekçenin öðrenci sayýsýnýn az olarak gösterilmesi olduðunu dile getiren Asafoðlu, "Öðrenci azlýðý bahanesiyle eðitimi askýya alýnan okullar da yeterli sayýda çocuk olduðunda tekrar açýlmamaktadýr. Yunanistan azýnlýk okullarýnýn bitmesiyle birlikte azýnlýðýn da biteceðini hesaplýyor. Bu sebeple azýnlýk okuluna giden azýnlýk çocuklarýnýn devlet okullarýna gönderilmesi istikametinde politikalar geliþtirmektedir. Böylece hayalini kurduðu asimilasyonun geçekleþeceðine inanmaktadýr." diye konuþtu.

Asafoðlu, bu yýl Batý Trakya'daki 86 azýnlýk okulunun 3 bin 250 öðrenciye eðitim vereceðini ancak söz konusu okullardaki fiziki imkanlarýn yetersizliði nedeniyle ihtiyaca cevap veremediklerini, bu konuda Yunan makamlarýna baþvurduklarýný ancak baþvurularýn çoðunluðunun Yunan yetkililerce kabul edilmediðini, kabul edilenlerle ilgili de herhangi bir adým atýlmadýðýný kaydetti.

Batý Trakya'daki Türk nüfusun bu duruma tepki gösterdiðini belirten Asafoðlu, þunlarý söyledi:

"Halkýmýz pek tabii olarak bu durum karþýsýnda ziyadesiyle kaygýlý ve kýzgýndýr. Çünkü 1923'te Lozan Antlaþmasý ile elde edilmiþ bir hakkýn elinden zorla alýnmasý karþýsýnda azýnlýk insanýnýn kaygý taþýmasý ve kýzgýn olmasý gayet normaldir. Okullarýmýzýn özerk ve özel statüsüne bakýlmaksýzýn, devletin halkýmýzý muhatap almadan, azýnlýk yetkilileri ile istiþare etmeden okullarýmýz üzerinde nüfuz kurmaya çalýþmasý ve dilediði tasarrufu yapmasý kabul edilemez bir tutumdur. Ývedilikle bu tutum terk edilmeli ve azýnlýk muhatap alýnmalýdýr. Halkýn talebi baþta Lozan Antlaþmasý olmak üzere ikili eðitim antlaþmalarýndan doðan haklarýnýn gaspýna bir son verilmesi ve gasbedilen haklarýn iade edilmesidir."

- "BATI TRAKYA'DAKÝ TÜRK HALKLARININ HAKLARINI ARAMAYA DEVAM EDECEÐÝZ"

Batý Trakya'daki Türk nüfusunun haklarýný siyasi zeminde korumak için DEB'in büyük gayret sarf ettiðini, son Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde Yeþiller ile birlikte grup oluþturan Avrupa Hür Ýttifakýnýn (EFA) bir üyesi olduðunu belirten Asafoðlu, Batý Trakya'daki Türk halklarýnýn yaþadýðý sorunlarý Avrupa arenasýnda da dile getirmeyi amaçladýklarýný dile getirdi. Asafoðlu, "Batý Trakya'daki Türk halklarýnýn haklarýný aramaya devam edeceðiz." dedi.

Türkiye'nin de Batý Trakya'daki halklarýn hak mahrumiyeti noktasýnda önemli çabalarý bulunduðuna vurgu yapan Asafoðlu, sözlerini þöyle tamamladý:

"Türkiye'deki Rum Azýnlýðý ile Batý Trakya'daki Türk Azýnlýðý karþýlýklý býrakýlmýþ iki azýnlýk olup kaðýt üzerinde ayný haklara sahiptir. Her iki azýnlýðýn haklarý da denk olmalýdýr. Lozan Antlaþmasý ve iki ülke arasýnda imzalanan ikili antlaþmalar ortadadýr. Son yýllarda Rum Azýnlýðýna tanýnan birçok haktan maalesef Yunanistan'daki Türk Azýnlýðý mahrum edilmiþtir. Ana vatanýmýz Türkiye her fýrsatta maruz kaldýðýmýz haksýzlýklarý dile getirmekte ve her hükümet yetkilisi bir araya geldiði Yunan muhataplarýnýn dikkatini bu konuya çekmektedir. Önemli olan iyi niyettir. Bir çýrpýda çözülmesi mümkün olan sorunlarýn kasýtlý çözümsüzlüðe mahkum edilmesi, zulümdür."