TÜRSAB’ın Kuşadası’nda gerçekleştirdiği bazı faaliyetler ile ilgili programının bir bölümüne ara vererek Foça Taşköy’e geldiğini belirten Ulusoy, Türkiye’ye gelen ziyaretçilerin sadece güneş, deniz ve kum’u için değil kültür varlıklarını ve doğal ortamında ürettiklerini yerinde görmek ve almak içinde gelmelerinin sağlanmasının önemine dikkat çekti.
TAŞKÖY’E TAM NOT
Hakan Barçın’ın ortaklarıyla kurduğu ve işletmeye açtığı Taşköy tesislerinde üretilen zeytin, zeytinyağı, üzüm pekmezi, şarap ve yerel diğer yiyeceklerin tadımını yapan Ulusoy hem tesislere hem ürünlere tam not verdi. Bu tür tesislerin ve hatta daha büyüklerinin kurulmasının Türkiye’nin tercih edilme oranına büyük etki yapacağını vurgulayan Başaran Ulusoy, TÜRSAB olarak gastronomiye yönelik ürünlerin ön plana çıkmasını istediklerini söyledi.
GASTRONOMİK ÜRÜNLER AÇISINDAN EGE ÇOK ÖNEMLİ
Başaran Ulusoy, “Turiste sunulabilir gastronomik ürünler açısından en önemli yer Ege Bölgesi’dir. Edremit, Ayvalık, Burhaniye, Altınoluk, Kaz Dağları ve Foça korunması, ama kullanılarak korunması gereken yerler. Bir zeytin ağacının bile korunması o kadar önemlidir ki. Dünyada korunan alanların miktarı yüzde 13.8, Türkiye de maalesef bu oran yüzde 3.9 dur. Komşu Suriye, Yunanistan, İtalya sürekli zeytinyağına yöneliyor. Bizde zeytinyağı tüketimi azalıyor. Zeytinin, zeytinyağının çoğaltılması lazım. Bir taraftan da şaraba önem veriyoruz. Yunanistan’ın Zeytin Yolu ilan etmesinden sonra bizde ülkemizi Şarap Yolu olarak ilan ettik. Bu konuda da çok sayıda bilimsel ve tanıtıcı toplantılar yaptık. Hala devam ediyoruz. Üretimi, üreticiyi doğal ve güzel ürünler için teşvik etmeliyiz. Bir Fransız geldiğinde ona kendi ülkesindeki lezzeti aratmamalıyız” diye konuştu.
KURAN-I KERİM’DE BİLE VAR
Ulusoy, “Kuran-ı Kerim’de bile var. Zeytin, nar, hurma, incir en önemli meyveler. İçişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, sektör üreticileri ve biz TÜRSAB olarak bu işin içindeyiz. Ben her sabah ufak bir bardak zeytinyağı içen, aynı zamanda zeytinyağı eksperi de olan biriyim. Bugün de böyle bir yer olduğunu öğrenince güzergahımı değiştirerek buraya geldim. Kültür, kongre turizmi olan yerlerde bile böyle ürünler sunulmalı. Bir kongreye dört- beş bin kişi geliyor. Dolayısıyla Taşköy gibi binlercesi olmalı. Örneğin İtalya’ya gittiğinizde tarihi ve kültürel eserleriyle birlikte size üzüm bağlarını, zeytinyağı ve şarap fabrikalarını, hatta küçük üretim yapılan yerleri de gezdirirler. Bu çok önemli” şeklinde konuştu.
YATIRIMCI TESİSLERİN OLDUĞU YERE GELİR
Foça’ya turizm yatırımcısının gelmekte çekimser davranması hakkında da görüşlerini açıklayan Ulusoy; “Foça ile ilgili olarak dün bakan bey ile de konuştum. Bir zamanlar Türkiye’de parmakla gösterilen bir tesis olan Fransız Tatil Köyü ile ilgili ufak tefek pürüzler var. Bunların aşılmasına çalışılıyor. Foça’ya yatırımcının gelmesi için tesis olması lazım. Bazı tesisler kurulmaya başlansın, diğerleri ardından mutlaka gelecektir. Ama diğer yerler olduğu gibi Foça’da sadece güneşi, denizi, kumuyla değil yerel ürünleriyle de tanınmalı, aranır olmalıdır. Taşköy’de kendi çapında bir marka olmuş durumda. Ancak daha büyümesi lazım. Aynı anda kongrelerin, toplantıların yapılabileceği, daha büyük grupları ağırlayabileceği bir boyuta gelmesi lazım” dedi.
KUŞADASI’NA HİLTON’U GETİRDİK
Kuşadası’na ısrarlar sonucu Hilton’u getirdiklerini belirten Ulusoy, “Dolayısıyla markaların gelebileceği bir yer olduğunu gösterdik. Tutulmaya başladı. Türkiye’nin geleceğinden umutluyum. Çünkü burada gördüğünüz bir turizm hareketi. Gelenlere bakın; giyim kuşamları farklı, dilleri farklı, zevkleri farklı, ama Türkiye’de buluşabiliyorlar” diye konuştu.
GELECEĞİMİZ TURİZMDE
Ulusoy, “Türkiye’nin geleceği Turizm’dedir. Türkiye; turizm yönünden daha da ileriye gidecek, Ege bölgesi de öyle. Yatırımcı yatırımcıyı çekecek. Denizin, kumun yanı sıra; kendine has ürünleriyle, tarihiyle, sanatıyla, kültürüyle, folklorüyle, kongre ve toplantı seçenekleri ve gastronomik ürünleriyle çok daha tercih edilir hale gelecek. Ziyaretler sonucu; bazı insanlar bu bölgeyi yaşam alanı olarak bile seçebiliyor, gelip yerleşiyor” dedi.