ABONE OL
Hüznün ve gözyaşlarının sessiz bir çığlık gibi yağmur olup aktığı bir zaman dilimin de "Sen ilk ve son gerçek aşkımsın...Sen aşktan da çok öte bir duygusun içim de aşk bile sana hissettiklerimin yanın da çok hafif kalır"diyen kadına,kadınlık ruhuna"Onulsa da çıkmaz sinemden aşkın, gönlüme nakş olmuş bir aşı gibisin" diyerekten hitap edebilmenin adıdır ceren.
Zamansız düşen bir yaprağın kanayan çığlığını duyabilecek kadar ince yürekli bir nergiz bakışlı şebnemin adıdır ceren...Hiç yaz görmeyen kışda doğdu denilen aşığın kalbine düşen gamze okunun can acıtıcı yürek yakıcı göz yaşı şebnemin adıdır ceren...
Ceren; Yara demektir...insanın için de açılan kocaman bir yara...Ceren aşktır, sevgidir, ceylan yavrusu demektir.Sabah ki yaprakların üzerindeki çiğ damlası şebnemdir ceren.Resmine baktığım da gecenin siyahını beyazlık dokuyarak gelen yağmur sesinin, öğleyin yağan yağmurun temizlediği taze çam yapraklarının ağırlaştırdığı rüzgar kokusudur.Hayatta kendisinden uzakta gündüz ve gecenin geçemeyeceği bir aşka ne kadar da hasret olduğumuzun adıdır Ceren.Masumiyyetin güzelliğini anlatabilmek akasyaların sakladığı bir sevdanın masalını anlatmak kadar zor olsa gerek.
Ceren...Ceren...Ceren ! Eski saray sultanları gibi yüzü peçe ile örtülü bir güzellik şaheseri gibisiniz.Sizin resminizi ilk gördüğüm an da resimlerinde bir ruhu olduğuna inanmaya başladım..Sanki sadece bana bakıp bana gülümsüyordunuz.Ve bu gülümsemeniz tıpkı ince peçenin altında bir goncanın açılışı kadar güzel olan saray sultanlarını anımsatmıştır.Hiçbir ressamın çizemeyeceği kadar güzel Venüs' ün lavlarının yakıcılığını tebessümünde gizleyip Alp dağlarının zirvelerindeki karları dahi eritebilecek sıcaklığınızın hazzını her an iliklerime kadar hissettiğim tatlı bir hayal dünyasına daldırmaya yetmiş oldunuz.
Sanki günahkar ve aciz ruhum tebessümünüzdeki bir sır denizinde arınmış ve saflaşmıştı.ve kendimi bir rüya aleminde bir perinin karşısında olarak hissetmemi sağladı.Ve bu zamana kadar böylesine güzel bir kadın görmemiştim.Biliyorum çağımız derin duyguların çağı değil büyük aşklar ve büyük aşkların kahramanları sanki hiç yaşamadılar...Evet size baktığımda geçmiş zamanlardan kalan bir karanfil kokulu sevgili düşledim.Saçlarının ışıltısın da binlerce nevbahar kokusu gizli olan bir kadın...Güzelliği göz kamaştıran bir yüz, kaşlar sanki kudret kaleminin elmas uçlu kalemi ile çizilmiş..Hele hele gözlerinizin emsalsiz çekiciliği taptaze bir yaprağın özündeki sudan renk almış gibi hiçbir insanın bakmaya doyamayacağı öyle bir güzellik ve öyle bir peri kızısınız ki..Sizin resminize her bakışımda inanın tatlı bir baş dönmesi ile sersemletmiş serseme çevirmiş oldunuz beni..Resimlerinde bir ruhu olduğuna inandım.Resminizden hissedebildiğim kadarıyla dilberliğiniz kadar ince ruhunuz zarafetiniz kibarlığınız eski zamanın saray dilberlerini anımsatan müstesna bir güzelliğin müstesna bir cazibesi oldunuz benim için.ve bana ait olan o son bakışlarınız benim gözlerimde de tıpkı sizin gibi ebedi bir iz olarak kaldı ve kalacak.Şair ne güzel der " Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, kelimelerin kifayetsiz olduğunu bu derde düşmeden önce.."
Güller perisine benzeyen yüzünüz ruhunun inceliklerini her an yaşamak isteyen bir eser gibi benimde yüreğimde kanayan bir iz bıraktı efendim...Parlayan yıldızlar gibi göz kamaştırıcı güzelliğiniz, süt rengindeki ak kuğular kadar saf ve temiz ifadeniz, güzelliğini ruhunun üzerine bir şal gibi örtmüş cazibeniz gerçek sevgi ve gerçek aşk'ı bulmak isteyen ruhumun da cazibe merkezi oldu. Size ilk baktığım da o gözlerinizin emsalsiz derinliğin de karşılaştığım o ilk an, iyiliklerin ve güzelliklerin peri kızının dualarıma amin demek için geldiğini düşündüm. Mucizelere inandığım için mucizelerin gerçekleşmeye başladığına inandım. Düşüncelerimin hayatımı değiştireceğine inandığım için hayatım değişmeye başladı.Gerçek sevgi ve aşkı bulacağıma inandığım için aşk da var olmak benim kısmetim olsun dedim. Sizin ile ilk karşılaştığım da yüreğim de sizi hissettiğimde sanki yüzlerce yılın bilgeliğini böyle bir güzelliği anlama ve algılama noktasında çözmeye çalışan bir filozof gibi hissettim.İnanın bana efendim! Hiçbir kadının bakışı, gülüşü zihnimde sizin bulduğunuz yolun zerresini bile bulamadı. Meğersem güneş de, ay da yıldızlar da sizin ruhunuzun derinliklerinde saklı olan bir sır imiş.Ve devleşen bir aşk bir tek sizin sihrinizde saklı kalan hazine imiş.Asaletinize, bakışınıza, kirpiğinizin gölgesine bir krallık değil binlerce krallık feda olsun.Nefes almak bile sizin teninizin kokusuna karışınca , sizin terinizde sırılsıklam olunca güzel...Ve bense sizi ifade etmeye çalışırken dahi ne kadar aciz ve eksik kaldığımı daha iyi anlıyor ve affınıza sığınıyorum. Yaşlıların gözlerine bakarken, hep onların gördüğü benim göremediğim geçmiş zamanlardan kalma ışıltıları ararım. Nostaljiyi yudumlarım. Ve o eski aşkların ölümsüz kahramanlarını görmeye çalışırım."Rüzgar gibi geçti"filminin ölümsüz aşk karelerini görmeye çalışırım ve beraber yaşlanmayı isteyeceğim o gerçek aşkımın hasretini çekerim. Hani görmüşsünüzdür karşıdan karşıya geçerken yaşlanmış kadınına bir bebek hassasiyeti ile bakıp elini sımsıkı tutan adam olmak, işte ben o eli tutacağım aşkı hep aradım...Ve siz hiçbir çiçeğin hiçbir motifin hiçbir çizginin hiçbir resmin hiçbir müziğin söylenmemiş şarkıların anlatamayacağı kadar güzel olan siz..Sonsuzluğun söylenmemiş en gizemli notası, kar tanesi gibi süt rengindeki ak kuğular kadar saf ve temiz kirlenmemiş düş gibisiniz. Bazen öyle çaresiz kalırsınız ki onun yerine hiçbir şeyi hiçbir kimseyi koyamassınız..Sizin bakışlarınız ruhuma öyle bir sihrin kemendini attı ki...Öylesine büyülendim ki....Öylesine çaresizim ki...ve itiraf ediyorum "
Sizin yerinize koyacak hiçbir şeyim yok. Suda ki nergis, daldaki gül goncası ve seher vakti çiçek yaprakları üzerini kuşatan elmas çiğ damlasına benzeyen o güzelim yüzünüz şu aciz yaralı yüreği de ruhumda açan baharların yağmurdan sonra kokan toprak gibi cazibenizdeki sihre esir etti.ve yine anladım ki hayatımdaki en muhteşem an sizin ile göz göze geldiğim an olmuştur. Sadece gönlüme değil lutfettiniz zerrelerime dahi girdiniz.ve gönül kapınızın tokmağına baş koymuş ve sizi tarif etmek de dahi acze düşmüş adamın başını döndürdünüz.
Ruhum bir gün ahiretin sessiz tanıklığın da bile siz zarafet efendisinin teninin kokusuna karışan aldığı negesleri düşünecek..Bu alem de her ne varsa sadece sizin gözlerinizde bir katre alev gibi seyre dalınca güzelmiş diye iç geçirecek.Çünkü siz güller perisi güller sultanısınız.Aradan geçen onca zamandan sonra hayalen ve ruhen size ulaşacağım ve size "Gözlerinize bakamasam da gözlerinizden süzüldüğümü hissedebilmek ne büyük bir talihlilik..Siz benim gönlüm de hiç sönmeyen bir ateş olarak yanmaktasınız.Benim için gözyaşları döktüğünüzü söylüyorsunuz.O gözyaşlarınız benim de gönlüm de benimnde gözlerim de ebedi bir iz olarak kaldı ve kalacak canım ruhum efendim biricik sultanım."ve bunları hissedeceksiniz.
Evet! Ayağı zincirli yüreği zincirli bir haldeyim.Şimdiye dek hiçbir kimsenin bakışı gülüşü zihnimde sizin bulduğunuz yolun zerresini bile bulamamıştır.Hüznün ve gözyaşlarının sessiz bir çığlık gibi yağmu en olup aktığı bir zaman diliminde ıslak bakışlarında yakalamıştım yangın sevdayı.Yüreğimin en günahsız tarafı ile vurgun yemiş ve vurgun olmuştum.Tek ve değişmez kraliçem siz olmuştunuz.Devleşen bir aşk bir tek siz de bir tek sizdeyken güzeldi.Bu , ne tesir edici bir sevdaydı ki sizinle yaşadığım her anın geçmişine döndúğüm de o heyecanın ateşten bir sağanak gibi zerrelerimme kadar etkilediğini şu an dahi iliklerime kadar hissedebilmekteyim.Ve sizsiz kaldığım.o ilk an dan şu zamana kadar yüreğimin üşümesini durduramıyorum..Tıpkı şefkatsiz betonlar da üşür gibi...
Canım ruhum sultanım biricik efendim benim: Zamanın öğütücü çarkları altında erimiş olsanız da, saçlarınız kar taneleri gibi beyazlamış olsa da, beliniz kamburlaşmış gözleriniz göremeyecek olsa da, yaşlılığın tesiri ile hafızanız tükenmiş ve size sonsuz bir aşkla bağlı olan şu aciz yüreğin adını unutmuş bile olsanız, yine de ismini so nefesimde söyleyeceğim ve kanatlı beyaz atların üzerinde cennete birlikte uçacağım kadınım da yine sizsiniz.
Birimiz batı da birimiz doğu da birimiz kuzey de birimiz güney de birimiz dünya da birimiz ahirette de olsa bir hem manen hem kalben hem.de ruhen bir ve beraberiz.
Ve siz mahşer meydanın da çığlıklarımı yüreğime sessizlik diye gömüp adını çığlık çığlık haykırarak arayacağım ilk ve son vazgeçilmez gözyaşı damlam aşkım...Can suyum... Cerenimsiniz.....Bu dünya da olmasa bile bir başka dünyanın baharın da buluşmak duası ile elveda...