Halkbank’a şantaj aceleye gelmiş
ABONE OL

Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’nı içine sindiremeyen ABD’nin Halkbank’a açtığı haksız davada ilginç bir detay ortaya çıktı. Konuyla ilgili Twitter hesabından paylaşım yapan Bloomberg muhabiri Christian Berthelsen ilginç bir noktaya dikkat çekerek iddianamede tarih ve mühür olmadığını, mahkeme kayıtlarının ne zamana ait olduğunun belli olmadığını duyurdu. Berthelsen “Dün DOJ/SDNY tarafından kamuya duyurulan Halkbank iddianamesinin tarihi bulunmamakta ve dosyalanmış olduğunu gösteren bir damga yoktur. Mahkeme siciline dosyalama veya izinsiz girme, ne zaman yapılıp yapılmadığı hakkında soru sorma dahil değildir” dedi.

6 AYRI SUÇLAMA

New York Güney Bölgesi Başsavcılığı, önceki gün Hakan Atilla davasında ileri sürülen iddiaları raftan indirerek Halkbank’a haksız bir dava açmıştı. Konuyla ilgili önceki gün açıklama yapan Halkbank, “Söz konusu iddialara ilişkin Bankamız masumiyetini ortaya koyan bağımsız inceleme sonuçlarının, kanıtları ile birlikte ABD Adalet Bakanlığı ile paylaşılmasına rağmen iddianame hazırlanarak dava açılması manidardır” açıklaması yapmıştı. Başkan Recep Tayyip Erdoğan da “Maalesef hukuk dışı, çirkin bir adım attılar” diyerek tepkisini dile getirmişti. Halkbank’a açılan davada bankaya ‘ABD’yi dolandırmaya teşebbüs’, ‘ABD’nin İran yaptırımlarını delme’, ‘banka dolandırma’, ‘banka dolandırmaya teşebbüs’, ‘para aklama’ ve ‘para aklamaya teşebbüs’ gibi 6 suçlama isnat ediliyor.

GÜL: ZAMANLAMASI MANiDAR

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül Halkbank’la ilgili yargı sürecini ‘Siyasi bir şantaj’ olarak değerlendirdi. Gül gazetecilerin sorusu üzerine şunları söyledi: “Halkbank’la ilgili açılan dava hukuki olmaktan ziyade, siyasi olduğu açıktır. Zamanlaması itibariyle de tam da Türkiye’ye yaptırımların konuşulduğu süreçte olması manidardır. Türkiye’nin yaptığı Barış Pınarı Harekatı’nın tam akabinde yapılması bunun siyasi emellere dayandığını açıkça göstermektedir” dedi. Siyasi bir şantaj meselesi olarak değerlendirilebilir. Daha önce de hukuka aykırı delillerle oluşturulan Atilla davasını hep birlikte izledik. Bunun benzerinin tekrar yürürlüğe konması ile ilgili bir süreçtir, asla hukuki dayanağı yoktur. ‘Size yaptırım yapacağız’ derken hukuka bu şekilde siyasal bir yaklaşıma dayanak oluşturulması asla kabul edilebilir değil. Bu hukuk adına demokrasi adına insan hakları adına kabul edilebilecek bir tutum değil. Dolayısıyla kabulü mümkün olmayan bir tutum” dedi.