“Faizlerin bu denli yüksek olması iş dünyasının kesinlikle kabul ettiği bir durum değil. KOBİ’lerin ve iş dünyasının finansmanı düşük paraya ulaşabilmesi ve hem yatırımda hem de ihracatta başarılı olabilmesi için faizlerin bir an önce düşürülmesi şart. Bu şartlar altında yatırım da ihracatta istenilen seviyeye ulaşamıyor. Bizim her yıl 30-40 milyar dolar ihracatımızı artırmamız gerekirken, 5-6 milyar dolar seviyelerinde kalıyoruz. Çünkü paranın maliyeti yüksek. Dengeleri bozmayacak şekilde faizlerin aşağı çekilmesi şart. 2023 hedeflerine ulaşmak için yapılacak sıçramanın en büyük adımı faiz indirimi olacak.”
“Dünyada ekonomilerinde yaşanan olumsuz hava herkesin malumu. Halen Avrupa toparlanma sürecinden çıkabilmiş değil. Keza gelişmekte olan ülkelerde eski günlerini arıyor. Türkiye bu konjonktürde bir ekonomik olarak büyümesini devam ettiriyor. Yeni yatırımlar ve ihracatın artması, büyümenin devam etmesi için faizlerin düşmesi herkesin ortak görüşü. Ancak testiyi de kırmamak lazım. Doğru karar alınmalı. Faizler yavaş yavaş aşağı çekilmeli. Halen 17-25 Aralık döneminin tahribatlarını yaşıyoruz. Birlik olup ekonomimizi, koyduğumuz hedeflere doğru taşıma zamanı geldi.”
“Bir sanayici olarak faizin yüksek olmasını istemeyiz mutlaka. Ancak yükselmesi durumunda da dövizde yaşanan oynaklık ve iç yatırım oranlarının azalması ekonomiye ve ihracatçıya zarar verecektir. Gelişmekte olan ülkelere baktığınızda bazıları faizi yükseltirken, bazıları da düşürüyor. Her 2 durumda iyi analiz edilmeli ve ona göre karar verilmeli. Merkez Bankası’nın burada uzmanlığına güvenmemiz gerekiyor. Enflasyon hedeflemesinin dışına çıkmamalı. Faiz işine sürdürülebilir bakmalıyız. Anlık sonuç yaratacak kararların değil, uzun vadeli Türkiye ekonomisine fayda sağlayacak kararların alınması gerektiğini düşünüyorum”
“Türkiye’nin şu anda önceliği enflasyon değil yüksek faizi düşürmektir. Çünkü düşük faiz, yüksek büyüme demektir. Tabii ki büyüme olmadan iş kapıları açılmaz, büyüme olmadan tasarruf edilmez. Bugün hem üretici, hem tüketici, hem tacir, büyüme özlemini çekmekte, büyümede belirli bir orana takılıp kalmaktan endişe etmektedir. Vasat büyüme oranlarıyla kaybedecek zamanımız yoktur. Büyüme çıtasını yüzde 4’ün üzerinde yükseltmek mecburiyetindeyiz. Ve işte o büyüme düzeyleri, paranın ayağındaki prangayı çözmekle sağlanır. O pranganın adı da yüksek faizdir. Üstelik enflasyondaki gerileme ile petrol fiyatlarındaki düşüşü de hesaba kattığımızda faizlerin düşürülmemesi için herhangi bir gerekçe kalmamıştır. Artık kaybedecek bir günümüz, bir saatimiz bile yok. Bu nedenle ben, Merkez Bankası’nın ekonomik büyümeden yana tavır alacağına ve faizleri aşağı çekeceğine inanıyorum."